Beden yeterince protein almazsa ne olur?

Öne Çıkanlar Sağlık
Beden yeterince protein almazsa ne olur?

İştah aşırı derecede açılabilir, ama protein eksikliğinin yarattığı olumsuz etkilerin su yüzüne çıkması yıllar alabilir.

Protein, kilo verme ve beslenme uzmanları arasında ateşli tartışmalara yol açan bir konu. Yakın zamanda yapılan araştırmaların bir bölümü bu makro besinin düzenli bir biçimde tüketilmesinin kişide tokluk duygusu yaratabileceğine ve bunun daha uzun süreli olabileceğine işaret ediyor. Bununla birlikte, uzmanlar bir insanın sağlıklı kalabilmesi için tam olarak ne kadar protein tüketmesi gerektiği konusunda henüz bir görüş birliğine varmış değil.

Ancak uzmanların tümü sağlıklı kalabilmek için insan bedeninin protein kaynağı olan besinlerin içerdikleri amino asitlere gereksinim duyduğu görüşünde birleşiyor.


İnsan bedeninin yiyeceklerle aldığı proteinlerden yararlanma biçimlerini araştıran Emory Üniversitesi tıp uzmanlarından Dr. Harold Franch, kalp çeperinden, kol ve bacak kemiklerini örten kaslara, çeşitli hücresel yapıların oluşmasında protein amino asitlerinin tuğla ve harç işlevi gördüklerine dikkat çekiyor.

Yitim iskelet kaslarından başlar

Franch, yeterince protein tüketilmediğinde bedendeki birtakım yapıların, gereksindiği amino asitleri alabilmek için parçalanmaya başlayacağını belirtiyor.

Sistem, kendi kendini yok etme sürecini gelişigüzel bir biçimde yerine getirmiyor. Protein alımının sağlıklı yaşlanma üzerindeki etkilerini araştıran Purdue Üniversitesi beslenme bilimi uzmanlarından Wayne Campbell, “Bedeniniz bir seçim yapmak zorunda kaldığında, kalbin ve kimi başka organların gereksindikleri amino asitleri iskelet kaslarından almaya başlar” diyor.

Campbell, iskelet kası kütlesindeki bu yitime yaş ilerledikçe herkeste tanık olunduğunu belirtiyor. Yaşlılığa bağlı kas yitimi (sarkopeni) olarak bilinen bu durum genellikle 40’lı yaşlarda ya da 50’li yaşların başlarında ortaya çıkıyor ve yaşamın sonuna dek durmaksızın sürüyor. Campbell, “Bu durum fiziksel güçsüzlüğe, dengeleme ve nesneleri kaldırma konusunda güçlüklere ve zamanla da bedenin giderek daha kırılganlaşıp elden ayaktan kesilmesine neden oluyor” diyor.

Sinsi etkiler 

Bedenin proteinden yoksun bırakılması durumunda yaşlılığa bağlı iskelet kası yitiminin daha da hızlanabileceğine dikkat çeken Campbell, “Ancak bu durum kas yitiminin önüne geçmek için bol miktarda protein tüketmek gerektiği anlamına gelmiyor. Yeterli miktarda protein tüketmek ve bedeni çalıştırmak yaşa bağlı hücresel parçalanma sürecini yavaşlatabilen amino asit gereksinimini karşılıyor” diye de ekliyor.

Protein ile yaşlılık arasındaki karşılıklı etkileşimi  Campbell ile birlikte araştıran Teksas Üniversitesi tıp uzmanlarından Douglas Paddon-Jones da sağlıklı kişilerde çok az protein tüketmenin sinsi birtakım etkileri olduğuna dikkat çekerek, “Birçok şeyin hızla ters gitmeye başlayacağı yönünde bir görüş olsa bile, bir olasılıkla ilk anda herhangi bir terslik yaşanmayabilir” diyor.

Paddon-Jones, proteinden yoksun kalan bir bedeni dört bir yanını kanatlı karıncaların sardığı bir eve benzetmenin konuyu daha iyi kavramamıza yardımcı olabileceğine inanıyor. Evin temelleri sağlam bir biçimde atılmışsa, karıncaların verdiği zararların birtakım sorunlara yol açmasının daha uzun bir süre alabileceğini belirten Paddon-Jones, benzer biçimde, genç ve zinde olduğunuzda yetersiz protein alımının etkilerinin ortaya çıkmasının da çok daha uzun bir zaman alabileceğine dikkat çekiyor. Ancak bu etkiler ortaya çıktığında insanların çok daha özenli davranmak zorunda olduklarını dile getiriyor.

“Bu durumda bir zedelenme ya da hastalık söz konusu olduğunda bağışıklık sisteminizin bu tür olumsuzluklara tepki verme yeteneğinin azaldığına tanık olursunuz. Düşebilirsiniz ve kendinizi toparlama gücünden yoksun olduğunuzu fark edersiniz, ya da hastalandığınızda haftalarca yatağa çakılmak zorunda kalabilirsiniz” diyor.

Kişi kendine tanı koyamaz

Dışarıdan çok iyi görünen ancak her yanını karıncaların sarmış olduğu ev gibi, proteinden yoksun kalan bedenin de yıllar içinde giderek güçten düşeceğine, bu güçten düşmenin tam olarak nasıl yaşanacağının kişiye ve kişinin karşılaştığı olumsuzlukların türüne bağlı olarak farklılıklar göstereceğine dikkat çeken Paddon-Jones, “Bu durum birtakım uyarıcı belirtilere dikkat etmekle giderilebilecek denli basit bir durum değildir” diyor.

Franch da bu görüşe katılıyor ve protein eksikliği konusunda kişinin kendi kendine tanı koymasının hiç de kolay olmayacağının altını çiziyor.

Ancak uzmanlar kişinin bu gibi durumlardan herhangi biriyle karşılaşma olasılığının düşük olabileceği müjdesini de veriyorlar. Hemen hemen her türde hayvansal besinin -et, yumurta, tavuk, balık, süt ürünleri- bedenin gereksindiği amino asitler açısından eksiksiz birer kaynak oluşturduğuna parmak basan Paddon-Jones, bu besinlerle beslendiğiniz sürece kaygı duymanızı gerektirecek bir durum olmadığını belirtiyor.

Uzman görüşü alın

Veganlar ve hayvansal besinleri tüketmeyen başka topluluklar bile gereksindikleri amino asitlerin tümünü bitkisel kökenli besinlerden alabiliyorlar. Campbell, soya fasulyesi, fındık fıstık ve bezelyenin temel amino asitleri içeren son derece zengin besin kaynakları olduklarına dikkat çekiyor.

Campbell, o türde kısıtlayıcı bir beslenme düzenine uymak zorundaysanız, 65 yaşın üzerinde iseniz, bebek bekliyor ya da emziriyorsanız, hastalıkla boğuşuyor ya da kendinizi fiziksel açıdan güçsüz hissediyorsanız-protein tüketimi konusunda doktorunuza ya da beslenme uzmanınıza danışmanızı öneriyor ve “Gereksinim duyduğunuz tüm besinleri aldığınızdan emin olabilmeniz için gerçekte bir uzmanın size yol göstermesi gerekir” diye de ekliyor.

Rita Urgan

Kaynak: http://time.com/4374959/protein-health-benefits-nutrition/