Diyabetin tedavisini köpekler sayesinde buldular

Öne Çıkanlar Sağlık
Diyabetin tedavisini köpekler sayesinde buldular

99 yıl önce diyabetin tedavisi bulunmuştu. Frederick Banting ve Charles Best’in ilginç bilimsel yolculukları...

“Diyabet… Pankreasımızın yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.”

Bu tanımı yüz yıl önce görmüş olsaydınız, tedavisi olmayan ölümcül bir hastalıkla ilgili bir yazı okuyor olurdunuz. Ancak günümüzde bu ifadelerin sonuna şunu ekleyebiliyoruz: “…tedavisi olan bir hastalıktır.”


Son ifadeyi, temel olarak Frederick Banting ve Charles Best isimli iki bilim insanına borçluyuz. Onların yüz yılı aşkın bir süre önce yaptıkları çalışmalar sayesinde diyabet, tedavisi olmadığı için milyonlarca insanı canından eden ölümcül bir hastalık olmaktan çıktı. Onların sayesinde milyonlarca diyabet hastası, erken ve acı verici ölümlerle yüzleşmek yerine uzun, sağlıklı yaşamlar yaşayabiliyor bugün. Diyabet hastaları onlara çok şey borçlu.

Diyabetin ne olduğunu bilmeyenler için kısaca nasıl bir hastalık olduğunu açıklayalım: Diyabet hastası bir insan, kan şekeri seviyelerinin çok yüksek olmasından mustariptir. Semptomları; aşırı susuzluk, halsizlik ve yorgunluk hissi, hızlı ve istemsiz kilo kaybı, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma hissi, bulanık görme, yaraların geç iyileşmesi, ciltte kuruluk ve kaşıntı olarak sıralanabilir. Ve bir diyabet hastası tedavi edilmezse böbrek yetmezliğinden felce, kalp krizinden sinir hasarlarına kadar birçok ölümcül sağlık sorunuyla karşılaşabilir.

Kahramanları tanıyalım

Şimdi tekrar tedavinin bulunuşuna dönelim ve bilim kahramanlarını tanıyalım; 1891, Ontario (Kanada) doğumlu Frederick Banting, 1912’de Toronto Üniversitesi’ne bağlı Victoria College’da tıp eğitimi görmeye başlamış, 1915’te orduya katıldıktan bir yıl sonra mezun olmuştu. 1919’a gelindiğinde ise savaş sırasındaki kahramanlıktan dolayı Askeri Haç ile ödüllendirilmişti.

Savaştan sonra Banting, Kanada’ya döndü ve ortopedik tıp konusunda uzmanlaştı. 1919’dan 1920’ye Toronto’daki Hasta Çocuklar Hastanesi’nde cerrah olarak çalıştı. 1921’e gelindiğinde ise Toronto Üniversitesi’nde farmakoloji dersleri vermeye başladı. Banting’in diyabete ilgisi de işte bu zamanlarda başladı.

O sıralarda diyabetin pankreasta yapılan insülin adı verilen bir hormon eksikliğinden kaynaklandığı biliniyordu. İnsülin hormonunun şeker metabolizmasını kontrol ettiği düşünülüyor, insülin eksikliğinin, kandaki şekerin artmasına neden olduğuna inanılıyordu.

Ancak tedaviye giden yolun kritik adımı olan pankreastan insülin çıkarma işlemi, o güne kadar başarıyla yapılamamıştı. Çünkü pankreasın kendi sindirim enzimi olan tripsin, saf insülini çıkarılmadan önce parçalıyordu. Banting, organın kendi sindirim enzimi tarafından yok edilmeden önce insülini pankreastan çıkarmanın bir yolunu bulmak zorunda olduğunu biliyordu.

Banting, pankreas kanalını kapatan ve tripsin salgılayan hücrelerin kötüleştiğini, ancak pankreastaki hücrelerin üretiminden ve salımından sorumlu hücrelerin bozulduğunu tespit eden Rus-Amerikalı bilim insanı Moses Barron’un 1920 tarihli denemesini okudu. Bu deneme, Banting’in, pankreas kanalı kapatılırsa ve tripsin salgılayan hücreler ölürse, insülinin pankreastan çıkarılabileceğini ve daha sonra şeker hastalarına verilebileceğine yönelik teorisinin yolunu açacaktı.

1921 baharında Banting, Toronto Üniversitesi’nde fizyoloji profesörü ve Tıp Dekanı olan J.J. R. Macleod’yu ziyaret etti. Diyabeti tedavi etmek için pankreastan bir iç salgı çıkarmayı öneriyordu. Glikoz metabolizması konusunda uzman olan Macleod’un şüpheleri vardı, çünkü fikir daha önce denenmiş ama başarısız olmuştu. Üstelik Banting’in endokrinoloji alanında bir geçmişi de yoktu.

Uzun süren tartışmadan sonra Macleod, Banting’e laboratuvar sağlayarak on adet köpek üzerinde deney yapmasının önünü açtı. Tam da bu noktada devreye diğer kahramanımız giriyor: Tüm şüphelerine rağmen Macleod, fizyoloji ve biyokimya lisans derecesini henüz bitirmiş bir araştırma görevlisi olan Charles Best’i, Banting’in asistanı olarak atamıştı.

Peki ama Charles Best kimdi? 1899, Maine (ABD) doğumlu Best, Toronto Üniversitesi’nde fizyoloji ve biyokimya eğitimi almış, o da Banting gibi orduya katılmış ve savaşın ardından 1921’de mezun olmuştu.

Görsel altı: Frederick Banting (sağda) ve Charles Best (solda), tedaviyi buldukları okulun çatısında çektirdikleri ikonik fotoğrafta, pankreas özütünün kan şekeri seviyelerini kontrol edebileceğini göstermeye yardımcı olan köpeklerden biriyle poz veriyor. (Foto: Toronto Üniversitesi Arşivi)

Tedaviyi köpekler sayesinde buldular

Yolları kesişen bu iki isim birlikte çalışmaya başladı. İki yetenek bir araya gelince tünelin ucundaki ışık da erkenden görünecekti. Banting ve Best, deneylerine Mayıs 1921’de iki köpek deney grubu kullanarak başladı. İlkinde pankreası çıkarıp diyabetik hale getirdiler. Diğer deney grubunda ise bezlerin ekzokrin kapasitesini kaldırmak için pankreas kanallarını bağlayarak atrofiye yol açtılar ve ardından diyabetik köpekleri tedavi etmek için salgıları topladılar. Köpekler olumlu cevap vermişti: Best ve Banting, insülini, test köpeklerinin pankreaslarından ayırmada kısa sürede başarılı olmuştu. Pankreasları alınmış köpeklere insülin enjekte ettikten sonra, yapay olarak indüklenen diyabetten mustarip köpeklerin hızla iyileştiğini gözlemlemişlerdi.

Hayvan insülini, insanlar üzerinde kullanım için güvenli olduğundan ineklerde bulunan daha büyük pankreaslardan insülin almaya başladılar. Ardından insülin çözeltisini rafine etmeyle ilgili problemlerle karşılaştılar. Çözüm yine Macleod’dan gelecekti. Alberta Üniversitesi’nden biyokimya profesörü James Collip’i, bir ilaç olarak yararlı olacak kadar saf pankreatik enzimlerin ekstresini üretmek için, bir başka deyişle insülini saflaştırılması için ekibin çalışmalarına dahil etmişti.

1921-22 yıllarında Toronto Üniversitesi laboratuvarında hummalı bir çalışma yürütüldü; Frederick Banting, Charles Best, James J.R. Macleod ve J.B. Collip, etkili bir anti-diyabetik ajan içeren pankreas özütleri üretmeyi başarmıştı. Banting ve Best, diyabetten ölmeye yakın ilk hastaları 14 yaşındaki Leonard Thompson’a, ekip çalışmasının eseri olan saflaştırılmış insülini verdi: Thompson sağlığına kavuşmuştu.

Söz konusu ekstreleri Toronto’daki diğer diyabetik hastalar üzerinde de başarıyla test ettiler; insülin olarak adlandırdılar ve sayısız hastayı tedavi etme, dünya çapında hayatları kurtarma ve bir zamanlar ölümcül olan diyabet hastalığının tedavisinde devrim yaratma konusundaki gelişime öncülük ettiler. İlk olarak genç Thompson, ardından hastanedeki diğer diyabetik hastalar üzerinde başarılı olan yöntem, hızla tüm dünyaya yayılacaktı.

Görsel altı: Diyabetin tedavisi Frederick Banting ile Charles Best’e atfedilse de James J.R. Macleod ve J.B. Collip de bu tedavinin bulunmasında önemli roller oynayacaktı.

Milyonlarca insanın hayatını kurtardılar

Din, dil, ırk ayırt etmeden milyonlarca insanın hayatını kurtarmaktan daha büyük bir ödül olmasa da devrim yaratan bu çalışma için Nobel kaçınılmaz oldu. 1923’te Banting ve Macleod birlikte Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’ne layık görüldü. Tabii burada bir yanlışlık vardı. En büyük başarı Banting’le birlikte Charles Best ve hatta James Collip’e aitken Banting, Nobel’i Macleod ile paylaşmıştı.

Banting daha sonra bundan duyduğu rahatsızlığı da şu şekilde dile getirecekti: “Ödülü, kaynak sağlamaktan başka bir şey yapmamış olan Macleod ile paylaşmış olmaktan dolayı mutsuzum.” Banting, ödül parasını Best’le; durumun farkında olan Macleod da Collip’le paylaştı… Parasal açıdan adalet yerini bulsa da Nobel komitesi, adaletsizliklerine bir yenisini daha eklemişti.

Tedavi mümkün!

1923 yılında Banting, Ontario Eyaleti Yasama Meclisi tarafından onaylanan yasayla Banting ve Best Tıbbi Araştırmalar Dairesi başkanlığına seçildi. Sonraki çalışmalarında silikozis (kuvars tozu hastalığı) ve kanser üzerine odaklandı. Best ise 1925’te tıp doktorasını verdikten dört yıl sonra Toronto Üniversitesi’nde fizyoloji profesörü olarak Macleod’un yerini aldı.

Banting, kariyerinin farklı dönemlerinde oldukça farklı hastalıklar için çalışmıştı. Sözgelimi 1938’de yüksek irtifa uçuşu yapan pilotların karşılaştığı fizyolojik sorunları araştırmak üzere Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne girse de 21 Şubat 1941’de bir uçak kazasının sebep olduğu yaralar yüzünden ölecekti.

Banting’in ölümünün ardından Best, Banting ve Best Tıbbi Araştırmalar Dairesi’nin başına geçti. Kariyerinin çoğunu karbonhidrat metabolizmasını araştırmak için harcadı, 1965’te emekli oldu ve birlikte büyük başarı yakaladıkları meslektaşından 37 yıl sonra hayatını kaybetti.

Banting ve Best, hayatları boyunca sayısız ödül, fahri onur ve dereceler alsa da onları en çok milyonlarca hayat kurtardıkları diyabet çalışmalarıyla hatırlıyoruz bugün. Şiddetli diyabet, hastalara reçete edilen düşük kalorili, glikoz içermeyen diyet demekti ve bu da açlıktan ya da hastalığın neden olduğu diğer komplikasyonlar nedeniyle ölüm anlamına geliyordu. Ta ki yukarıda ismini andığımız bilim kahramanlarının tedaviyi keşfetmesine kadar. Onların sayesinde diyabet, “tedavi edilebilir hastalık” mertebesine ulaşarak korkulu rüya olmaktan çıkmıştı.

27 Temmuz 1921 tarihi, diyabet hastaları için yeniden doğum demek. Kanadalı cerrah Frederick Banting ve o zamanlarda tıp öğrencisi olan Charles Best, insülin hormonunu ilk kez başarılı bir şekilde izole etmişti. Tabii onlar kadar olmasa da bu başarıda kilit rol üstlenen Prof. James J.R. Macleod ve biyokimyacı J.B. Collip de bugün diyabet hastalarının unutmaması gereken isimler arasında yer alıyor.

Batuhan Sarıcan / [email protected]

Kaynak:

https://fee.org/articles/frederick-banting-and-charles-best-the-scientists-who-created-the-first-effective-treatment-for-diabetes/

https://www.canada.ca/en/parks-canada/search.html?q=insulin+discovery

https://www.umassmed.edu/dcoe/diabetes-education/patient-resources/banting-and-best-discover-insulin/