Oturmak sigara kadar zararlı

Öne Çıkanlar Sağlık
Oturmak sigara kadar zararlı

Hareketsiz ve durağan bir yaşam biçimi şimdilerde sigara içmekle aynı kefeye oturtuluyor ve bunun kalp hastalıkları ve kanserle de bağlantısı olduğu ileri sürülüyor. Ancak bu tehlikelerden nasıl korunabileceğimizi çocuklardan ve günümüzün avcı toplayıcı topluluklarından öğrenebiliriz.

Doğru oturmanın ilkelerini hepimiz üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Kambur durmamak, bacak bacak üstüne atmamak, kalçamızı iskemlenin arkasına dayamak ve ayaklarımızı yere basmak gerekiyor. Gelgelelim, tüm bu kuralları gerektiği gibi yerine getirsek bile, uzun süre oturmak bedene ciddi bir zarar verebiliyor. Uzmanlar uzun süre oturmanın insanlara hareketsiz bir yaşamdan olabildiğince kaçınmalarını öneriyorlar.

1953 yılında yayımlanan klasik bir araştırmada, dünyanın her yanından 480 kültürün benimsediği 100 farklı oturma biçimi tanımlanıyordu. Bu oturma biçimleri arasında en yaygın olanlar bacak bacak üstüne atarak oturma, diz çökme ve çömelme idi. Bunlar günümüzün Batılı toplumlarında bile küçük çocuklar tarafından en çok yeğlenen oturma biçimleri. Ne var ki, Batılı toplumların genelde çocuklarını erken yaşlarda iskemlede oturmaya alıştırdıkları ve yeni yeni yürümeye başlayan çocuklarını çocuk arabalarında kayışlarla bağlayıp, okulda sıralarında oturmaya zorladıkları görülüyor.


Oysa, nasıl oturmamız gerektiği konusunda dünya üzerindeki son avcı toplayıcı topluluk olan Hadza’lar ve benzeri geleneksel toplumları örnek alabiliriz.

Batılı toplumlardaki iskemlede oturma tutkusunun en önemli sorunlarından biri, oturmayı son derece rahat ve durağan kılmasından kaynaklanıyor. Tanzanya’da yaşayan avcı-toplayıcı Hadza’ları ele alalım. Bu insanlar günün yaklaşık 9 saatini oturarak geçiriyorlar. Ancak otururken çömeliyor ve yere otururken bedenlerini çeşitli pozisyonlara sokuyorlar. Faaliyet oranını ölçen aygıtlar bu oturma biçimlerinin kasları büyük ölçüde çalıştırdığını ortaya koyuyor. Yüksek arkalıkları ve kolçaklarıyla iskemlelerin destekleyici yapıları kasların bu tür bir çaba harcamalarını önlüyor- ve belki de bu yüzden insanlar iskemlede oturmaya bayılıyorlar.

İskemlede oturmanın beraberinde getirdiği bir başka sorun da, omurgaya zarar vermesi. Ayaktayken sırtımız doğal olarak S biçiminde bir kıvrım oluşturur. Ancak otururken insanların birçoğu omurgalarını eğerek onun C biçiminde bir kıvrım oluşturmasına neden olurlar. Bu da omurlar arasındaki disklerin sıkışmasına ve sırt ağrılarına yol açabilir.

Bu durumda en iyi oturma biçimi ne olabilir? Bettany-Saltikov diz çökmenin, ya da eyer taburede oturmanın -tıpkı çömelme gibi- omurganın daha sağlıklı bir konumda tutulmasına olanak tanıdığına dikkat çekiyor. Straker masa başı çalışanların daha üretken ve biraz daha hareketli olabilmeleri için iş yerlerinin daha farklı biçimlerde tasarlanması, söz gelimi çalışma masasının altına pedal yerleştirmek ya da yürüyen masalardan yararlanmak gibi birtakım yeni çözümlerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ancak bu yeni çözümler üretilinceye dek, masa başı işlerde çalışanların sık sık ayağa kalkmayı ve bacaklarını uzatmayı unutmamaları gerektiğinin de altını çiziyor.

Rita Urgan

Kaynak