Televizyon izleyenlerin çoğu, Muerto Kanyonu virüsünün, çok büyük ekolojik sahadaki oyunculardan yalnızca biri olduğunu artık biliyor. Her türlü ölüm çığırtkanı bu sahada tuhaf ortaçağ habercileri gibi beliriyor. Son zamanlarda kışkırtılan bu virüsler isimlerini, bilimsel geleneğin ısrarıyla, ilk kez ortaya çıktıkları şehirlerden alıyorlar: Junin, Machupo, Sabya, Guranito, Hanann, Ebola, Marburg, Lassa, Rift Vadisi, SARS ve en son Coronavirüs.
“Yeni kuşak virüsler” ifadesini ilk kez 1989’da Rockefeller Üniversitesinden virüs bilimci (virolog) Stephen Morse kullandı. Morse bu ifadeyi seçmekle, korku duyulan Andromeda türü gibi, genetik değişikliğe uğramış yeni türleri değil, “bir toplumda birdenbire ve hızla ortaya çıkan” mevcut, hatta çok eski virüsleri kastediyordu. Gerçekten de şimdilerde manşetleri dolduran virüslerin çoğu eski kâbusların kahramanlarıdır: Grip, kuduz, Hepatit A, B, C, D, Dang Humması ve yedi üyeli Herpes ailesi. Kanlı Ateş ya da Ebola ve Marburg gibi diğer virüsler, egzotik ve yabancı görünür. Ancak Morse’un uykularını kaçıran virüsler, “henüz teşhis edilmemiş olanlardır” (Bu arada, virüslerin sayısının yıldızlar kadar çok olduğunu ve bilim adamlarının şimdiye kadar yalnızca 5.000’ini tanımladıklarını belirtelim).
Virüslerin, kendi yaşam ortamlarından çıkıp insanları öldürme yönündeki giderek artan arzuları, Morse’un “virüs trafiği” olarak adlandırdığı, hayvan topluluklarında doğal olarak var olan hastalıkların insana transferinin bir sonucudur.
Ortaya çıkan başka bir virüs de, Afrika’nın Rift Vadisi’nin adıyla anılır. Virüs, 1970’lere dek, Avrupa’dan getirilen hayvanlarda görülen, koyun, keçi ve sığırlarda düşüklere ve ölü doğumlara neden olan basit bir enfeksiyondu. Aedes pseudoscutellaris sivrisineğinin taşıdığı hastalık, büyük yağmurlardan sonra Afrika’nın otlaklarına yayılır. Hayvan sürülerine bir kez yerleştikten sonra başka sivrisinekler virüsü diğer dört ayaklı kurbanlara taşır. Avrupa’dan getirilen hayvanlar Afrika’nın uygun yerlerini işgal edene ve Mısır’da Assuan Barajı inşa edilene dek, bu eski virüs Afrika’nın insan ve hayvan topluluklarıyla fazla bir soruna yol açmadan uyum içinde yaşamış gibidir. 1977’de, teknolojik bir abide olan barajın inşasından altı yıl sonra, Nil Vadisi’ni kasıp kavuran salgın, 800 bin hektar genişliğinde bir bölgede insanları ve hayvanları yere serdi. Suyun cezbettiği çobanlar ve sürüleri, virüs için bereketli topraklardı. Ayrıca barajın durgun ve sığ suları, Aedes için ideal bir üreme yeriydi. Virüs, çobanların ve rüzgârın yardımıyla Mısır’a ulaştığında, ekolojik bir katliam meydana geldi. 200 bin kişi ciddi şekilde hastalandı, 600 kişi ateş ve karaciğer iflası nedeniyle öldü. Birçok insan gözlerini ve aklını yitirdi. Hayvan sürülerinin yok oluşu kutsal kitaplardaki boyutlardaydı ve Mısırlılar o yıl et yiyemedi. ABD’de virüsü taşımaya çok uygun otuz kadar yerli sivrisinek türü vardır. Virüsü ABD’ye taşımak için bütün gereken, hasta hayvanların ithali ve uyuklayan bir gümrükçüdür. Böylece, Rift Vadisi bir gün Ebola kadar ünlü olabilir.
Dr. William Close, Ebola adlı kitabında, öğretmenin ölmeden önce “öğütülmüş kahveye benzer koyu renkli bir safra kustuğunu” yazar. Ardından ölenler, ölüyü yıkayanlar ya da hastaneyi ziyaret edenlerdi ve hastane kısa sürede kusmuk ve kanla dolu bir dehşet evine dönüştü. Afrikalılar kötü ruhlardan şüphelenirken, Belçikalı rahibeler hastalığın san humma olduğunu düşündüler ve mucize ilaçlarının işe yaramamasına hayret ettiler. Avrupalılar hastalığı kapan hemşirelerden birini uçakla, kokuşmuş kulübelerin, bozuk yolların ve sefaletin şehri Kinşasa’ya götürdüler. Virüs istese, buradan dünyanın her yerine kolayca ulaşabilirdi. Kari Johnson olay yerine geldiğinde, salgın doruk noktasına ulaşmıştı. “Durumun kötü olduğunu ve yeni bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık,” diye anlattı Prestoria. “Virüsün, grip gibi havadaki zerreciklerle bulaşıp bulaşmadığını bilmiyorduk. Ebola havadan bulaşabilseydi, dünya bugün tamamen farklı bir yer olurdu.”
Salgın başladığı gibi ansızın sona erdi. Bilim adamları Ebola’nın yağmur ormanlarında nerede saklandığını ya da neden istediği zaman ortaya çıktığını hâlâ bilmiyorlar. Son on dokuz yılda Ebola, Zaire ile Sudan’da iki kez daha göründü ve bir kez de Washington DC dışındaki bir maymun evinde ortaya çıktı. Ebola Reston adı verilen tür, yalnızca maymunlar için tehlikeliydi ve kökeni Filipinler’di. Bununla birlikte Reston virüsü özel bir genetik değişikliğe uğramıştı: Havayla bulaşabiliyordu. Ebola, kanın dışında daha etkili ulaşım araçları bulmaya kararlı bir mikroba benziyor.
Karada Olur da Denizde Olmaz mı?
Ölü yunuslarla fokların da denizlerdeki virüs değiş tokuşu hakkında anlatacakları vardır. 1987 ile 1991 yıllan arasında Avrupa denizlerinde bu memelilerin binlercesi öldü. Sibirya’daki kitlesel fok ölümünü Kuzey Denizi’ndeki ve Akdeniz’deki yeni ölümler izledi. Bilim adamları sonunda insan kızamığına ve köpek virüsüne çok benzeyen dört yeni virüs teşhis ettiler. Gerçekten de Sibirya salgını, hastalıktan ölen köpeklerin Baykal Gölü’ne atılmasından kaynaklanmış olabilir. Ama virüslerin hepsi bir şekilde yardım görmüş gibidir. Ölü hayvanların çoğunun karaciğerlerinde aşırı miktarda PCB gibi kirleticiler vardı ve bu da onların bağışıklık sistemlerinin çökmesine neden olmuştu. Birçok virüse yardımcı olan sıcak hava da denizlerin çoğunu ısıttı. Virüsleri ve bakterileri besleyen dev yosun oluşumları memelilerin ölümünde bir rol oynamış olabilir. Sonuçta, denizlerdeki virüs trafiğinin de karadaki kadar yoğun hale geldiği kesin.
Güncel Salgın: Corona Virüs
İlk olarak Çin'in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde 12 Aralık 2019'da tespit edilen corona virüsünde ölü sayısı yükselmeye devam ediyor. Pangolin isimli hayvanın virüsü yaydığı iddia edildi. Aşı tedavisi için çalışmalar devam ederken ise Tayland’ta yeni tip corona virüs (2019-nCoV) gelişen hastalara, gripte ve HIV’de uygulanan ilaçların karışımıyla tedavi verilmesi sonunda bu hastalar iyileştiler. Son dakika bilgilere göre ise, İran merkezli Mehr Haber Ajansı'na göre ülkede yeni tip corona virüs saptanan iki kişi, hastanede hayatını kaybetti. İşte, corona virüsünde yaşanan son gelişmeler...
Çin’in başlıca idari birimlerinin yanı sıra 24 ülkeye yayılan virüs karşısında yerel düzeylerdeki tedbirler de sıkılaştırıldı. Başkent Pekin ile ülkenin sanayi ve finans merkezi Şanghay’da insan ve araç hareketliliği sıkı kontrollere tabi tutulurken, maske takma zorunluluğu getirilmesi gibi önlemlere başvuruluyor.
Corona virüsü hayvanlar arasında yaygın olarak bulunan kalabalık bir virüs ailesidir. Ender hallerde, bilim insanları tarafından zoonoz olarak adlandırılan durum ile, yani hayvandan insana bulaşma şeklinde geçebilir.
Gelecek Hafta “Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Belirtileri ve Çeşitleri” ile devam edeceğiz.
Prof. Dr. H. Kadircan Keskinbora / Bahçeşehir Ü. Tıp F. Öğretim Üyesi
Kaynaklar: http://tiny.cc/i71tlz
*Bu yazı HBT'nin 212. sayısında yayınlanmıştır.
Mikroskopik yaramazlar (1) : İnsanların en azılı düşmanı veya doğa’nın yanıtsal cezası
Mikroskopik yaramazlar (3): Korona virüs belirtileri ve çeşitleri