Küresel ısınma: Önce bizim değişmemiz gerekiyor

Gezegenimiz Öne Çıkanlar
Küresel ısınma: Önce bizim değişmemiz gerekiyor

Küresel ısınmayı 1,5⁰C ile sınırlandırma sürecinin en zorlu ve de en çetrefilli aşaması insanın davranışlarını, faaliyetlerini ve alışkanlıklarını değiştirmesidir, çünkü insanların kendi güçsüzlükleriyle yüzleşmelerini gerektiriyor.

Enerji üretimi, ulaşım, sanayi, inşaat ve tarım gibi konulardan söz ettiğimizde sonuçta hep kendimizle ilgili eylemlerden söz etmiş oluruz. Herhangi bir gün elektrikli bir aygıttan yararlanıyor, bir binanın içinde zaman geçiriyor, sıcak su kullanıyor, bir taşıta binerek bir yerlere yolculuk ediyor, bir şeyler yiyor, ya da satın alıyorsanız küresel ısınmaya katkıda bulunuyorsunuz demektir.

Bu alışkanlıklarınızı değiştirmek, bugünden başlayarak, ciddi birtakım özverilerde bulunmanız anlamına geliyor: daha az araba kullanmak, daha az uçağa binmek, daha az miktarda et tüketmek, daha az sayıda çocuk sahibi olmak gibi.


Leeds Üniversitesi iklim fiziği uzmanlarından Piers Forster, şimdiden bir şeylerin değişmeye başladığını, ancak bu değişimin yeterince hızlı olmadığını belirtiyor. Elektrikli araba satışları giderek artıyor. Et tüketimini azaltanların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Duke Üniversitesi iklimbilim uzmanlarından ve IPCC başyazarlarından Drew Shindell, “İklim konusunda çok kötü bir üne sahip olan ABD bile giderek uyanıyor. Bu ülkenin insanları arasında iklim konusundaki farkındalık giderek artıyor” diyor.

IPCC raporunda tam da bu duruma dikkat çekiliyor ve günümüzde bile eksikliği duyulan şeyin siyasal irade olduğu belirtiliyor. University College London’dan Sürdürülebilir Kaynaklar Enstitüsü’nden Michael Grubb, “Bugüne dek eşi benzeri görülmemiş bir dönüşümden söz ediyoruz ve bu dönüşüm sürecinde siyasete yön veren kişilerin önayak olmalarını umuyoruz” diyor.

Demokratik bir düzende bunu başarmak olası mıdır? Britanya parlamentosunun Yeşil Partili tek üyesi Caroline Lucas, “Bu süreçte kitlesel çapta bir eyleme gerek duyulacağı açıkça ortada. İnsanlar çevre dostu seçeneklerin yaşamı ve çevreyi daha nitelikli kıldığının ayırdına vardıkları sürece, politikacıları eyleme geçirmeleri de çok daha kolay olacaktır” diye ekliyor.

Öyle ya da böyle, çok büyük çaplı bir değişimin yaşanması bekleniyor. Bu değişimin hangi yönde yaşanacağını insanlar belirleyecekler. IPCC yazarı ve Leeds Üniversitesi iklim bilimcilerinden James Ford, “Küresel ölçekte daha önce hiç tanık olmadığımız türde bir değişim yaşanacak ve bu süreç son derece zorlu bir süreç olacak” diyor.

Forster daha da ileriye giderek, “Bunu başarmak kesinlikle olanaksız, ama denemek zorundayız. 1.5⁰C sınırının üzerine çıksak da, bu fazladan ısınmada yapacağımız en ufak bir kesinti bile dünyayı daha yaşanabilir kılacaktır. Hedefi azıcık aşacak olsak bile, biraz çaba harcayarak bu süreci geriye döndürebiliriz. Elimizde böyle bir olanak var. Üstelik bu olanaktan yararlanacak olursak yalnızca iklim değişikliği sorununa çözüm getirmekle kalmayıp, aynı zamanda üzerinde yaşadığımız gezegeni de çok daha nitelikli bir yere dönüştürebiliriz.

Rita Urgan

Kaynak