‘Gençlerde değişimin anahtarı oluyoruz’

Öne Çıkanlar Toplum
‘Gençlerde değişimin anahtarı oluyoruz’

Girişimcilik alanında aslında fikir çok önemli değil. Önemli olan o fikri hayata geçirecek ekip, yani önemli olan insan. Eğer bir gencin potansiyeli varsa; doğru hikayeyle karşılaşıp, o hikayeyi dinleyip ilham aldıktan sonra, doğru network’e sahip olursa hayatının herhangi bir noktasında girişimci olabilir. Biz buna inanıyoruz.

Girişimcilik Vakfı (Girvak), gençlerin girişimcilik dünyasına erkenden atılmalarını sağlamak amacıyla 2014 yılının nisan ayında Türkiye’nin önde gelen girişimcileri tarafından hayata geçirildi. Girvak Genel Müdürü Mehru Aygül ile Girişimcilik Vakfı’nın öyküsünü ve Türkiye’de girişimcilik kültürünü konuştuk.

Girvak olarak neler yapıyorsunuz? Nasıl kuruldu Girvak?


Amacımız Türkiye’de girişimcilik kültürünü geliştirmek. 17-24 yaşları arasındaki gençlerle çalışıyoruz.  Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmayı, üniversite gençlerine ilham vermeyi ve gençlerin kendi yollarından giderek iz bırakmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Vakfın kuruluş öyküsü Sina Afra’ya dayanıyor. Kendisi bir girişimci. Markofoni’nin kurucusu. 2013’te Markafoni’yi sattıktan sonra kendi girişimcilik hikayesinden yola çıkarak gençlere “yol gösterici olmak” istediğine karar veriyor. Yanına Ümit Boyner, Faruk Eczacıbaşı, Erol Bilecik gibi isimleri de alarak Girvak’ı kuruyorlar. 25 kişi ile yola çıkıyorlar. Bugün ise sayı 45.  Kendi alanında uzman iş insanlarından, yatırımcı ve girişimcilerden oluşan 45 mütevelli üye. Büyük ailelerin ikinci kuşak çocukları, örneğin Murat Özyeğin, Emre Zorlu da var; Google gibi şirketler de…

Yabancı yatırımcılar da var. Amerika’nın en önemli sosyal girişimcilerinden Wendy Kopp mesela mütevelli heyetimizde. Almanya’nın ve Avrupa’nın en büyük yatırımcılarından Klaus Hommels yine mütevelli heyet üyemiz.

Neler yapıyor Girvak?

Biz Türkiye’nin girişimcilikle kalkınacağına inanıyoruz. Girişimcilik alanında aslında fikir çok önemli değil. Önemli olan o fikri hayata geçirecek ekip, yani önemli olan insan. Eğer bir gencin potansiyeli varsa; doğru hikayeyle karşılaşıp, o hikayeyi dinleyip ilham aldıktan sonra, doğru network’e sahip olursa hayatının herhangi bir noktasında girişimci olabilir. Biz buna inanıyoruz.

Dolayısıyla  insana yatırım yapıyoruz. Fellow programında 17-24 yaş arası üniversite öğrencilerine açık bir programımız var. Programın yarısı kadın, yarısı erkeklerden oluşuyor. Üniversite, bölüm ve şehirden bağımsız. Yani istediğin bütün üniversitelerden başvurabilirsin.

Bu yıl 113 bin kişi başvurdu. Altı aşamalı seçim sistemimiz beş ay sürüyor. Her aşamasında bir eleme var ve her aşamayı ekosistemle birlikte yapıyoruz. Sadece biz elemiyoruz veya biz değerlendirmiyoruz çocukları.

Bugüne kadar Türkiye’deki tüm şehirlerden 64 farklı üniversiteden fellow’umuz oldu. Tıp, sanat, mühendislik ve daha pek çok bölümde okuyan da var. Fikir sormuyoruz programa seçerken. Potansiyellerine bakıyoruz. Seçtiğimiz gençlere de aslında ilham veriyoruz. İki ayda bir, bir girişimcinin hikayesini dinliyorlar. Etkinlik günü de öğlen yemeğini bizim mütevelli heyetimizle, sponsorumuz olan şirketlerin CEO’larıyla, network’ümüzle ve girişimcilerle yiyorlar. 18-19 yaşındaki bir genç için bu inanılmaz bir deneyim. Bunun başka bir şekilde elde edebilmesi mümkün değil. Türkiye’de gerçekleşen bütün girişimcilik etkinliklerine katılıyorlar. Dünyada birkaç tane çok önemli konferansa ücretsiz olarak katılıyorlar. Ayda 500 TL 12 ay boyunca burs alıyorlar. Bunlar bizim verdiklerimiz. Aslında en önemli şey, kendileri gibi düşünen gençlerle bir arada olma şansı elde ediyorlar. Bizim verdiklerimiz ve onların da yapması gereken birtakım görevler var. Bizden aldıklarını, bu şansa sahip olamayanlara  geri vermek zorundalar. Burada öğrendiklerini blog’umuzda yazıyorlar. Okullarında ilham vermek için girişimcilik etkinliği yapıyorlar. İki sene boyunca mutlaka bir tane sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyorlar. İki ayda bir yaptığımız ilham toplantılarının bir tanesini kaçırabilirler. İkinci kaçırdıkları ilk programda atılıyorlar. Girmesi ve kalması zor bir program aslında.

Sizin programınıza katılan gençlerin biraz başarılarından örnekler verir misiniz?

Bugüne kadar 52 startup kuruldu. Bunun yaklaşık 35 tanesi hayatlarına devam ediyor. 15 tanesi yatırım aldı. 15’ten iki tanesi ikinci tur yatırımını aldı. Bir tanesi de exit etti, şirketini sattı. Hepsi birer teknoloji şirketi oldu. Bazısı Ar-Ge tabanlı teknoloji şirketi. Bazısı bir uygulama ama mutlaka teknolojiyi kullanıyor. Birkaç örnek verecek olursam… Evreka, Çöp arabalarıyla konteynerlerin konuştuğu bir sistemi var. Otsimo, otizmli  çocuklar  için eğitimi demokratikleştiriyor. İki tane e-spor girişimimiz var: Flank ve Gamerarane.

Udentify, Mağazalar için kamera bazlı dönüşüm oranı optimizasyonu. Fellow Programı bizim ana programımız. Bunu yapmaya her zaman devam edeceğiz ama hem bu programın bize öğrettiklerinden yola çıkarak hem de diğer ortaklarımızla yaptığımız başka programlarımız da var. Fellow programı dışında üç ana alanda çalışıyoruz.

Diğer ortaklarınız kimler?

İş Bankası ana sponsorumuz. Boeing, Allianz, Google, Ünlü & Co., TSKB de var. Bunlarla birlikte programlar düzenliyoruz; ya birlikte proje yapıyoruz ya kurum içi girişimcilik yapıyoruz. Mesela gençler ve eğitim alanında Google ile birlikte Android Akademi isimli bir program yapıyoruz. Bu sene ikincisine başlayacağız. Orada da amacımız kamusal problemlere çözüm olacak yeni Android yazılımı startup’larını desteklemek. Daha önce akıllı şehirler, vatandaş katılımı ve engelli erişilebilirliğiyle ilgili  yapmıştık. 15 takım arasından üç startup seçtik. İki tanesi hayatına devam ediyor. Biri elektrikli araçlarla elektrikli şarj ünitesi sahiplerini buluşturan bir pazar yeri ve ödeme sistemi. Uygulama üzerinden şarj ünitesini rezerve edebiliyorsunuz, parasını ödeyebiliyorsunuz. Diğeri ise binaların enerji verimliliğini ölçen ve bunun kurum içerisinde yönetilmesini sağlayan Sensgreen isimli bir uygulama. Elektrikli araçlarla ilgili olan startup’ımız Bluedot, San Francisco’ya açıldı. Benzer bir programı Boeing ile de yapıyoruz. Orada da amacımız havacılık alanında yeni startup’ları bulmak. Onun da üçüncü senesi bu sene. Eylül’de Demo Day’ini yapacağız.

Başvurular nasıl oluyor?

Bizim bütün iletişimimiz aslında online şekilde gerçekleşiyor. Dijital medya kullanıyoruz ağırlıklı olarak. Tamamen sosyal medya üzerinden yapıyoruz. Her programımıza ortalama takım başvurusuysa 200-250 takım, bireysel başvuruysa 1000-1500 başvuru oluyor.

Mülteci programınız da var sanırım. Orada neler yapılıyor?

Bunlar mülteci gençlere yönelik programlar. Şanlıurfa-İstanbul ve Gaziantep-İstanbul olmak üzere iki program yaptık. Gaziantep-İstanbul’dan üç tanesi şirketleşti. Şanlıurfa-İstanbul katılımcılarından da iki tanesi şirketleşti. Bir tanesi fatura kesiyor hatta. Araba taksit sistemleri yapan da var,  bir yere  bağlı olmadan  (freelance) çalışanlar için pazar yeri kuran, Montesori eğitim sisteminin eğitimi veren de. O tarafı da büyüteceğiz. Orada daha büyük bir program yapacağız önümüzdeki sene.

Filantropi konusunda da çalışmalarınız var değil mi?

Geri vermek-filantropi toplumumuz için çok önemli. Çünkü dünyada filantropi yapanlar, düzenli bağışçılar, toplum için taş altına elini koyanların hepsi sanayicilerden girişimcilere dönmeye başladı. Türkiye’de ise sistematik bir şeyler olarak bağış  yapan kişi sayısı çok az. Bu sayının girişimciler arasında çoğalması önemli. Bu yüzden onlara da ilham vermek istiyoruz. Bunun için, bir partnerimiz var: Founder’s Pledge. FP’nin amacı girişimcilerin şirketlerini sattıktan sonra elde ettikleri  kârın belirli bir oranını (yüzde 2 gibi) bir sivil toplum kuruluşuna bağışlaması için  yönlendirmek. Girişimciler etik bir sözleşme imzalıyor. Türkiye’den dokuz girişimci imzaladı.

Çok dikkatimi çekiyor. Üniversiteler mezuniyet törenlerinde bir konuşmacı çağırırken son dönemde bunlar genelde girişimciler oluyor. Bunun belirli bir sebebi var mı?

Artık okuduğun bölümde sadece okuyarak bir yere yere gelmen, başarılı olman çok mümkün değil. Mutlaka yanına bir şey daha katman lazım ve aslında bunun en güzel örneklerinden biri girişimcilik; çünkü girişimcilik aslında bir meslek değil. Hayata bir bakış açısı, yaşam biçimi. Dünyanın sorunlarına nasıl baktığın, dünyanın sorunlarını nasıl gördüğünle alakalı. Dolayısıyla da girişimci kafası dediğimiz şey çok ilham verici. Bir girişimcinin nasıl düşündüğü, hayatla ilgili o sıralarda kendi paylaşabileceği deneyimleri inanılmaz kuvvetli. Bence o yüzden.

Dünyayla kıyasladığımızda Türkiye’de girişimciliğin serüveni, tarihi gelişimi, çok yeni. Hızlı ilerliyor mu yoksa bir yerde başarısız olup tıkanıyor mu?

Dünyada şöyle bir oran var. Bir yatırımcı girişime yatırım yaparken şunu düşünür; 10 tane girişime yatırım yapacağım, bunun dokuzu batacak ama o bir tanesi 10 taneyi çıkaracak. Dolayısıyla dünyadaki girişimciler için de geçerli. Zaten bütün girişimlerin başarılı olması mümkün değil. Türkiye için de benzer şeyleri söylemek mümkün.

Girişimcilerin genel olarak karşılaştığı sorunlar neler?

Aslında Türkiye’de girişimci olmaya karar verirseniz gidebileceğiniz bir yol var. Fena da olmayan bir yol. 25 yaş altındaysanız, 25 yaş altı şirket kurma desteğiyle şirketinizi kurabilirsiniz.  Sonra TÜBİTAK fonlarına başvurabilirsiniz. Ürünü çıkarmak için devletin verdiği bir sürü fon var. Onlara başvurabilirsiniz.

Örneğin TÜBİTAK 1512 diye bir fon var. Bu yeni fikir sermaye fonu herkes genelde onu alıyor.

Yakın coğrafya ve Avrupa’daki birçok ülkeye bakıldığında Türkiye, devlet destekleri bakımından iyi durumda. Uygulamada tabii ki öğrenecek şeylerimiz var.

Yeni projeleriniz var mı?

Bizim yeni bir projemiz başlayacak. Bolu’nun girişimci bir kent olması için 5-10 yıllık bir programa başlıyoruz. Bolulu bağışçımız var: Haldun Taşman, Amerika’da yaşıyor. Amerika’da pek çok girişim kurup satmış ve elde ettiği geliri Bolu’ya geri vermek için inanılmaz yatırımlar yapıyor. Annesi ve babası için birer fon yarattı. Annesi için yarattıkları fon genç kızların eğitimine ve genç öğretmenlerin eğitimini destekliyor.  Babaları adına yaptıkları fon da girişimciliği destekleyen bir fon. Önce Bolu’nun daha girişimci bir kent olması için ilham vereceğiz. Sonra girişimcilik programları yapacağız.

Liselerde herkese açık ilham toplantıları yapacağız. İstanbul ve Ankara’dan girişimcileri götüreceğiz. Bir tane online girişimcilik yarışması yapacağız. Bolu’nun sorunlarının çözülmesi adına belirlediğimiz birkaç tane soru var.

Dünyada bu tarz uygulamaların başarılı örnekleri var mı?

Amerika’da Kansas’ta var. Çok iyi bir örnek orası. Amerika’da Kauffman Foundation diye bir vakıf bulunuyor. Onlar girişimcilik üzerine çalışıyorlar.

Özlem Yüzak