Neden bilim? – Celal Şengör: Merak beni bilime yönlendirdi

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Neden bilim? – Celal Şengör: Merak beni bilime yönlendirdi

Bilim, insanoğlunun çevresini ve kendisini anlayabilmek için ürettiği güvenilir tek uğraştır. Bertrand Russell’ın dediği gibi ‘insanlığın bildiği ve bilim tarafından bulunmamış hiçbir şey yoktur.’

İçinden geçmekte olduğumuz sıkıntılı pandeminin belki bir faydası topluma bilimin önemini hatırlatması olmuştur.

Kilise ve camileri yıldırımın gazabından korumak, Benjamin Franklin paratoneri icat edene kadar mümkün değildi. Paratoner icat edildikten sonra, yıllarca kiliseler bu icattan yararlanmayı reddetmiş, var saydıkları tanrının kiliseleri koruyacağını sanmışlardı. Sonunda o kadar çok kilise çan kulelerine yıldırım düşmesi yüzünden tahrip olmuştu ki, Venedik’teki St. Mark bazilikasını, tepesindeki Cebrail heykeli değil de, 1766’da (papazların tüm direncine rağmen) oraya yerleştirilen bir paratonerin koruduğu görülünce, tüm kiliseler çan kulelerine paratoner takılmasını kabul etmişlerdi. Binaları yıldırıma karşı Benjamin Franklin’in icadının dualardan çok daha fazla koruduğu nihayet anlaşılabilmişti.


Refah ve emniyeti bilime borçluyuz

Bugün insanlığın büyük ölçüde refah ve emniyet içine yaşamasını bilime borçluyuz. Refah ve emniyetin olmadığı yerlerde toplumu bilim dışı inanç ve adetlerin yönlendirdiğini görüyoruz. Ancak bilimin ‘amacı’ toplumu memnun etmek veya korumak değildir. Bilim doğayı ve onun bir parçası olan insan toplumunu ve insan bireyini anlamaya çalışır. Bunun da tek dürtüsü meraktır. Merakın sağladığı bilgi ve anlayış, kaçınılmaz olarak toplumu da refah ve emniyete götürür —yeter ki toplum bilimi aptalca inançlar, gelenekler, töreler vs. adına reddetmesin.

Bir toplumun her üyesi bilim insanı olamaz. Ancak toplumlar her üyesi bilimi anlamadıkça refah ve emniyete kavuşamazlar. Dolayısıyla, bilimi bir şekilde toplumun her üyesine anlatacak vasıtalara gerek vardır. Bu vasıtaların en önemlisi popüler bilim yayıncılığıdır: Hem basılı, hem de sözlü/görüntülü olarak.

Önce CBT sonra HBT

Ülkemizde bu görevi üstlenmiş en önemli yayın kuruluşu olan Herkese Bilim Teknoloji, bundan 35 yıl önce Cumhuriyet gazetesinin bir eki olarak Orhan Bursalı ve Reşit Canbeyli tarafından Bilim Teknik adı altında yayın hayatına başlamıştı. Türkiye’de bilimin yayılmasına ve anlaşılmasına çok büyük bir katkı yapan bu eki Cumhuriyet gazetesi uzun zaman çıkardıktan sonra nedense terketti. Ancak Orhan Bursalı ve arkadaşlarının gerçekten insanüstü gayretleri sonucunda, dergi, Herkese Bilim Teknoloji adı altında bağımsız bir yayın olarak yaşamına (üstelik hacmini de arttırarak), ülkemizdeki son 20 yılda devlet desteği ile gelişen bilim karşıtı atmosfere rağmen, devam etti.

Orhan Bursalı beni 1997 sonunda o zamanki Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinde bir köşe açmaya davet etti. Zümrütten Akisler başlıklı köşemde 15 yıl kadar muhtelif konularda yazılar yazdım ve bunların hepsi sonra kitaplaştırıldı. Beni Türk kamuoyuna Orhan Bursalı, jeoloji dışındaki Türk bilim dünyasına da Kemâl Gürüz tanıtmıştır.

Merak beni bilime yönlendirdi

Beni bilime sevkeden şey de tamamen merakım olmuştur. Okula başlamadan annemin aldığı bir dinozor kitabı ve ilkokulda okuduğum, Jules Verne’nin Arzın Merkezine Seyahat adlı romanı benim jeolojik konulara merak sarmama neden oldu. Evimize sık sık gelen, dedemin yakın arkadaşı tarihçi Bahaeddin Gürfırat da bana çok büyük bir kitap ve okuma sevgisi vermişti.

Bunlar bilhassa hem Işık Lisesi ortaokulunda hem de Robert Kolej’de son derece kaliteli beş öğretmenden(*)( aldığım destekle birleşince benim yaşamımı bilime adamam çok doğal bir sonuç olmuştur.

Bilimi Türkiye’de yapmakta karar kılmamın en önemli iki âmili ise ülkemizin iki büyük bilim insanı olan İhsan Ketin (Jeoloji) ve Sırrı Erinç’tir (Coğrafya). Herkese Bilim Teknoloji’yi kutlamak ve ona uzun ömürler dilemek için kaleme aldığım bu kısa yazımı okuyucularımıza şunu söyleyerek bitirmek istiyorum: 66 yıllık yaşamımı çok mutlu geçirmemin en önemli nedeni çok küçük yaşta bilime sarılıp, bilimsel düşünmeyi öğrenmem olmuştur.

Mutluluğumu üç şeye blorçluyum: Bilim, klasik müzik ve aklı başında insanlardan oluşan ailem.

A.M. Celal Şengör

(*) Artık hiçbiri hayatta olmayan, ancak benim için anıları kutsal olan bu öğretmenlerim şunlardır: Işık Ortaokulunda Nuriye Güneyi (Tabiat Bilgisi), Yusuf Ziya Efe (Matematik); Robert Kolej’de Tarık İnözü (Coğrafya), Münir Aysu (Türkçe Edebiyat), James Lovett (İngilizce Edebiyat), Joseph Biersteker (Matematik).