COVID-19 Kapitalizmin sonunu getirir mi?

Koronavirus Öne Çıkanlar
COVID-19 Kapitalizmin sonunu getirir mi?

Bu kriz, tetikleyen şey kadar kapitalizmin zayıflığı ve ekonomik sistemimizin başarısızlığının sonucudur. Tetiklemek ile çöküşe sebep olmak arasında fark vardır… ABD’li ekonomist Dr. Richard Wolf ile yapılan bir söyleşinin özetlenmiş çevirisini sunuyoruz. Wolf, Amerikan sağlık sisteminin krize feci yakalandığını söylüyor: Virüsten önce de dünyada benzeri görülmemiş sağlık krizlerimiz vardı. 100 yıldan sonra ilk defa ortalama yaşam süresi kısaldı, 500.000 kişi doz aşımından öldü.

Soru: Nasılsınız, New York nasıl?

Yanıt: Virüsün en kötü etkilediği şehir, çünkü kalabalik. Ülke krize hazırlıksız yakalandı, hükümet gecikti. Ülke korkuyor. İşsizlik arttı. Pandemi travmasının üzerine feci bir ekonomik kriz.


Amerikan sağlık sistemi pandemiyle nasıl başa çıkıyor?

Sağlık sistemi son yıllarda küçüldü çünkü kar odaklı bir sistemle çalıştı. Hastaneler kar güden kuruluşlar haline geldi. Son 30 yılda hem kentte hem kasabalarda hastaneler kapattık. Biliyorsunuz hala ulusal bir sağlık sistemi olmayan nadir ülkelerdeniz. Kişi başı sağlık harcaması en yüksek olan ülkeyiz. Virüsten önce de dünyada benzeri görülmemiş sağlık krizlerimiz vardı. 100 yıldan sonra ilk defa ortalama yaşam süresi kısaldı, 500.000 kişi doz aşımından öldü. COVİD-19’a kötü yakalandık.

Neoliberal ekonomistler devlet müdahalesini yanlış buluyor, Obamacare gibi devlet teşviklerinin sağlık alanında özel yatırımı kestiğini söylüyor. İtalya, İspanya, Fransa gibi ulusal sağlık sistemleri var, ama virüsle başa çıkamadılar diyorlar.

Onlar da başarısız olmus olabilir. Ama en fazla COVİD ölümü, vaka sayisi ABD’de. Testler az. Ulusal sistem bir garanti değil ama daha iyi bir yaklaşımdır. Pandemiler hep vardır. Hazırlıklı olmamanın bahanesi yok. Kar odaklı şirketlere ilaç üretme ve depolama konusunda izin verilen her ülke aralarda çıkacağını bildiğimiz salgınlara hazırlıksız yakalanır.

‘Tıp Endüstri Kompleksi’ nedir, COVİD ile ilişkisini nedir?

Askeri Endüstri Kompleksinden esinlenilmiş bu kavram, endüstrilerin kolektif bir şekilde başka sektörlerle gruplaşmaları demek. Tıpta bu dört endüstriden oluşuyor: Hastaneler, doktorlar, sigorta şirketleri ve ilaç ile tıbbi malzeme üreticileri. Örneğin belli sayıdan fazla doktor eğitilmiyor ki talebe göre az geliyor, o nedenle ABD’de çok daha fazla para kazanıyorlar. Bu ilaç ve hastaneler için de geçerlidir. ABD’de sağlık hizmeti benzerlerinden %50- 100 daha fazladır. Amerikan GSYİH’nin yaklaşık %18-19’u sağlığa harcanmaktadır. Bu dünyadaki en yükseğidir. Ama sağliğimiz herkesten kötü.

Doktorlardan bahsettiniz. ABD’deki doktorlar “ben 8 yıl eğitim aldım, psikolojik olarak zorlandım, ABD’de kazandığım bu miktar parayı ve fazlasını hak ediyorum, benden daha iyi çalışan varsa o da milyarder olmayı hak eder” derler mi?

Şaşırmıyorum çok para kazanan kişilerin neden böyle para kazandıklarını açıklayan ve kendilerinin zengin olmasının dünya için daha iyi olduğuna dair bir ideoloji geliştirmelerini şaşırtıcı bulmuyorum.

Ama insanların 8 yıllık bir eğitim gerektiren bir iş yapmalarını istiyorsanız bu eğitimin parasını sosyal olarak faydalı birşey olduğu için karşılayın. Bir hekim eğitmek sosyal bir karardır. Başka bir alana girmektense bu alana girmeyi 8 yılını başka bir alandansa bu alanı seçen seçen bireyin kendisiyle ilişkisi yoktur. Harika bir müzisyen, etkili bir öğretmen, aktör veya ressam vb. olmak da 5-8 yıl sürebilir. Ama onlara ya çok para veriyoruz ya da hiç vermiyoruz. Paranız ile yaptığınız iş arasında bir ilişki yoktur. Mesela ABD’nin en zengini, Amazon’un sahibi Bezos. 100 binlerce kişi saatine $10 kazanarak depolarında çalışıyor. İşi yapan onlar. Ama Bezos’un 150 milyar doları var.

Bunu açıklayabilmek için çok garip bir sebep uydurmanız lazım. Firavun da zenginliğinin sebebi sorulduğunda sebep gösteremeyince Tanrı’nın onu Firavun olarak seçtiğini söylemiş. Bu delice açıklama bence emek odaklı modern kültürünkinden daha dürüst: Saati 10 dolara çalışan işçi düzgün bir yaşam yaşayamıyor ki işvereni (çoğu ülkenin parasından fazla olan) 150 milyar dolar kazanabilsin diye.

Böyle uç noktalardaki eşitsizlikler kapitalizmin korkunç bir zayıflığıdır, hiçbir sebep bunları haklı çıkaramaz.

Belki bu kişi başkalarının alamayacağı büyük, zor kararlar alabiliyor, kendine güvenli, ya da uzmanlığı daha fazla, o nedenle hayvanlar aleminde olduğu gibi bizim sosyal sistemimizde de hiyerarşi olmalı diyenlere ne dersiniz?

Hayvanlar alemi benzetmeniz hoş. Ters evrim gibi. Hayvanlardan ilham alacak kadar düştük demek. Milyarder diye biri iyi kararlar vermek, akıllı olmayabilir, bugünkü ABD başkanı bunu sürekli kanıtlıyor. Zenginlerin daha fazla iş yaptığı argümanı hep sahtedir. Burslarla gittiğim elit üniversitelerde, Harvard, Stanford, Yale’de birlikte okuduğum kişiler sınıfın en akıllısı olduklarından değil, paraları olduğundan oradaydılar.

Ekonomiye ve COVID-19’un etkilerine dönersek; devletler yardım paketleri açıklıyor, yatırım ve üretimin sağlık sektörüne yönlendirilmesi için kanunlar çıkarıyorlar. Almanya’da KOBİ’lere destekler, bazı ülkelerde evrensel temel gelir uygulamaları oldu, İspanya’da, ABD’de her vatandaşa 1200 $ verildi. Sizce bunlar yeterli mi?

Çoğu yetersiz ve gecikilmiş yardımlar bunlar. En azından ABD’de, para maalesef hep işverenlere veriliyor, yani kötü kararları ile ekononomik çöküşümüzü getiren aynı kişilere - demek ki geçmişten hiç ders alamamışız. Bugünkü kriz, kapitalizmin 21. yy’daki 3. çöküşüdür.

2000 baharında teknoloji şirketlerinin krizi, 2008- 2009’da mortgage krizi, şimdi de Korona krizi. İlginçtir ki kapitalizmi savunmak isteyenler, krizleri onlari başlatan şeylere göre isimlendiriyorlar. Sanki kapitalizm masummuş, dışarıdan kaynakli bir çöküşün kurbanıymış gibi.

Teknoloji şirketleri kar etmeyen ama hisseleri irrasyonel şekilde değerli kuruluşlardı. Fazla yuksek degerli hisse yeni bir sorun değil. 3 asırlık. Aynısı 1720’de İngiltere’de lale fiyatlarında oldu. 2009’da da aynısı oldu: insanlar kredi çekti, ev aldı, borçlarını ödeyemedi. Kapitalizm bunu ilk kez yaşamıyor. Hem bu ilk virüs de değil. 1918’de, ülke daha küçükken İspanyol Gribini yaşadık, 700 bin kişi öldü.

Bu kriz, tetikleyen şey kadar kapitalizmin zayıflığı ve ekonomik sistemimizin başarısızlığının sonucudur. Tetiklemek ile çöküşe sebep olmak arasında fark vardır. Sağlıklı bedenler virüse genelde dayanabiliyor. Ama bakarsanız bedeni daha baştan sağlıksız olanların genelde hayatını kaybettiğini görüyoruz. Daha sağlıklı olsalar belki hayatta kalmak için biraz daha şansları olabilirdi. Bu ekonomik sistemler için de geçerlidir.

2000 yılının baharındaki teknoloji firmaları krizinde Fed ekonomiye para basıp faiz oranlarını düşürdü. Bu da 2008’e kadar insanların düşük faizden faydalanıp parası yetmeyenlerin de kredi ile ev satın alması ile sonuçlandı. Sistem de bu kredilerin üzerine kurulu bir kredi sistemi kurdu ama geri ödemeler olmayınca sistem çöktü. 2008- 2009’dan sonra ekonomiye bir sürü para sürüldü.

Şimdi de aynısını hatta fazlası yapılıyor. Faizler yine düşürüldü, şirketlere büyük finansal paketler veriliyor.

Son 10 yılda küçük, büyük, orta ölçekli tüm şirketler ne zaman ekonomik problem yaşasa, sorunu hep neredeyse faizsiz kredi almakla çözdü. Tüm şirketler yaptı bunu.

Virüs vurduğunda ise Amerikan kapitalizmi tarihindeki en inanılmaz boyuttaki şirket borçlanmasına girmiş olduğu için tabii bir sürü insan ise gitmeyip evlerinde hayatlarını kurtarmak zorunda kalınca bu inanılmaz miktardaki borcu geri ödemenin bir yolu kalmamış oldu. Amerika’da 2000’deki ‘.com’ krizini çözmek için atılan kapitalist adımlar, 2008-9’daki krizi doğurdu, 2008-9’daki krizi çözmek için atılan adımlar ise -belli ki gerekli dersler alınmamış- bugünkü krizi getirdi.

Yine ABD nüfusunun en azınlığına yani işverenlere paralar veriliyor, yine korkunç sonuçlar olacak, ama giderek arttığı için daha büyük bir ekonomik kriz olacak. (Devamı haftaya..)

Lara Meltem Bilikmen

Kaynak


Bu yazı HBT'nin 220. sayısında yayınlanmıştır.