COVID-19 pandemisinden bugüne bir yıl geçti: Bu süreçte biz neler yaptık?

Koronavirus Öne Çıkanlar
COVID-19 pandemisinden bugüne bir yıl geçti: Bu süreçte biz neler yaptık?

Dünya hazırlıksız yakalanmıştı. Bir çok temel alanda, çok önemli eksiklerimiz olduğunu fark ettik. Virüsün tanısı, tedavisi ve hatta korunma yollarında virüse karşı mücadelede yeterli olmadığımız anlaşıldı. Ne tanı koyabiliyorduk, ne etkin tedavi edebiliyorduk, maske kullanma konusunda dahi yeterli bir uzlaşı yoktu.

Tanı: Tanı yöntemleri, klasik bildiklerimizin daha da geliştirilmesiyle ilerledi. Bugün PCR yöntemiyle %80 duyarlılık dolayında tanı koyabiliyoruz. Antijen testleri gelişti ama ancak PCR ayarında yardımcı olabiliyor. Bugün hala, ucuz, kolay uygulanabilen, istediğimiz gibi ideal bir tanı testi ihtiyacımız var.

Tedavi: Etkin ilaç yoktu. Bu nedenle başka hastalıklar için kullanılmakta olan pek çok ilaç, yeniden konumlandırılarak denemeler yapıldı. Bu ilaçlar içinde en çok tartışılan hidroksiklorokin oldu. Çok tartışıldı ama nihayetinde, kullanımına karşı tüm dünyada bir uzlaşı oluştu. Sağlık Bakanlığı hala öneriyor mu, inanın bilmiyorum, hekimlere sorsanız bilmiyorlar olabilirler, çünkü bakanlığın ilk başta yüksek bir enerjiyle oluşturduğu ve hekimlerin harfiyen uygulamaya çalıştığı tedavi protokolleri bir zaman sonra etkisini ve inandırıcılığını yitirdi.


Benzer şekilde başlangıçta kullanılan bir HIV ilacı olan lopinavir/ritonavir ve bir antibiyotik olan azitromisin artık COVID-19 için kovulan ilaçlar oldu.

Dünyanın üzerinde mutabık olduğu en önemli ilaç, bir kortikosteroid olan dekzametazon oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ucuz ve kolay ulaşılabilir olduğu için düşük ve orta gelirli ülkeler dahil tüm ülkelere gönül rahatlığıyla bu ilacı öneriyor. Ancak hastalığın ikinci evresi olan ikinci hafta ve sonrasında kullanılması gerektiğini belirtelim.

Antiviral ajanlardandan, daha önce Ebola için kullanılan remdesivir erken dönemde kullanılırsa etkili. Ama pahalı bir ilaç, dünyanın pek çok ülkesinde kullanılması bu nedenle oldukça zor görünüyor. Ayrıca intravenöz (damardan) uygulanıyor.

Bir başka önemli ilaç, oksijen gereksinim olursa ve hastanede yatan hastalarda uygulanabilecek interlökin engelleyeceği ilaçlar. Bunlar arasında tocilizumab öne çıktı.

Halen, ucuz, kolay uygulanabilen, mümkünse ağızdan alınabilen ve ulaşımı kolay olan bir ilacımız henüz yok.

Maskeler: Maskeler çok tartışıldı. Kapalı, kalabalık ortamlar ve yakın temas ile bulaştığı açık. Bu gibi ortamlarda maske kullanımı kesin gerekli ama arabanızda tek başınıza giderken, veya sakin bir yolda tek başınıza veya aile üyelerinizle yürürken gerekli değil. Geniş bir odada, uygun sosyal mesafeyle çalışırken veya sohbet ederken de gerekli değil.

Maskeyi doğru takmak önemli, yoksa üst üste iki maske takmanın anlamı yok. Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi'nde yapılan bir çalışmada gösterildi.

Aşıların Önemi: Pandeminin sönümlenmesi ve tıpkı influenza gibi sıradan bir hastalık kategorisine girmesi için toplumun %70’inin bağışık olması gerekiyor.

2020 yılının sonuna gelindiğinde, henüz aşılar uygulanmadan hemen önce sağlık çalışanlarının bile sadece %15-20’sinin bağışık hale geldiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, toplumda bu bağışıklığın aşılardan önce en fazla %20 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Toplumun ne kadarının aşılandığını biliyoruz. Türkiye’de aşılanma oranı %10 olarak ifade ediliyor. Demek ki, en iyi ihtimalle şu anda %30’a ulaştık ve çok yolumuz var.

Aşılar sayesinde toplum bağışıklamasını beklerken, bu arada hızlı yayılan varyant virüsler ortaya çıktı. Varyant virüslerin çok daha ölümcül olduğu kabul görmüş değil ama hızlı yayıldığı kabul ediliyor. Varyant virüslerin aşıların etkisi altında olması iyi haberler arasında.

Pandemide neler eksikti?

İnsanların ve toplumların sağlığı bir bütündür. Sadece teknik bir sorun olarak değil, sınıfsal yansımaları, psikolojik etkileri de hesaba katarak bakmak gerekir. Şu anda tüm dünya, çok ciddi ekonomik, sosyal, psikolojik sorunlarla boğuşuyor. En çok yoksullar etkilendiler. Toplumsal yaşamın sürdürülmesi için destek ve yardım isteyen milyonlar olduğu açık. Pandemi yönetiminde ise, tüm dünyada, verilerin saydam bir şekilde paylaşımı, bilimsel verilerin hazırlanmasına destek, bilimsel çalışmaların desteklenmesi konularında sorunlar yaşandı. Bunlar ülkemizde de yaşandı, yaşanıyor.

Hekimlerin daha özenli olması gerekiyor

Türkiye’de bu süreçte,

1- Gerekmeyen antibiyotikler, gerekmeyen ve uzun antikoagülanlar, gerekmeyen ve yüksek dozda steroidler kullanıldı.
2- Gerekmeyen bilgisayarlı tomografiler çekildi. Bilgisayarlı tomografide zatürre görüntüsü olunca hemen antibiyotik başlandı, oysa hemen her hastada zaten akciğerde tutulum olmuştu.
3- Gerekmeyen testler istendi ve bu testlerle hastalar yönlendirildi.

Bu konuda elbette birinci elden önlem geliştirilecek yer Sağlık Bakanlığı'dır ama Türk Tabipleri Birliği’nin de, hekimlerin bilimsel ve mesleksel bilinçlerine seslenerek ve bu yönlerini geliştirerek çalışmalar yapabilirler.

Prof. Dr. Önder Ergönül
Koç Üniversitesi İş bankası Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi Direktörü
Koç Üni., Tıp Fakültesi ve Amerikan Hastanesi

Bu yazı HBT'nin 260. sayısında yayınlanmıştır.