Dünyada özgün tek aşı yöntemi Nesrin Özören ve arkadaşlarına ait

Koronavirus Öne Çıkanlar
Dünyada özgün tek aşı yöntemi Nesrin Özören ve arkadaşlarına ait

Prof. Dr. Nesrin Özören ve arkadaşları kendi geliştirdikleri ve dünyada patentledikleri aşılama yöntemini, şimdi yeni korona virüsüne karşı kullanmak için kolları sıvadılar. Başarırlarsa, dünyada tek örnek olacaklar.. Özören sorularımızı yanıtlıyor.

Orhan Bursalı: Korona aşısı üzerine çalışmalarınız üç aya yakın zamandır sürüyor, siz hangi yöntemle aşı üzerine çalışıyorsunuz?

Nesrin Özören: Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü takımı olarak dünyada hiç kimsenin daha önce denememiş olduğu bir aşılama yöntemini Korona virüsüne karşı uygulama niyetindeyiz. Doğal bağışıklık yanıtı sırasında vücudumuzda tetiklenen savunma ve uyarı sistemi içinde yer alan merkezi çoklu protein yapıyı, kendi amaçlarımız doğrultusunda bir antijen taşıyıcısı olarak patentledik. ASC proteininin hücre içinde oluşturduğu mikro-küreciklere (2-10 mikrometre çapında) rekombinant DNA teknikleri kullanarak, istediğimiz virüs veya patojene karşı, veya tümör belirtecine karşı bir aşı geliştirme teknolojisine imza attık.


Bu buluşumuzu Türkiye dışında dört uluslararası bölgede (Japonya, ABD, Çin ve Avrupa Patent Ofisi) tescilledik ve koruma altına aldık. Daha önce TÜ- BİTAK 1003 Aşı Çağrısı kapsamında 2015-2019 yılları arasında yaptığımız başarılı bir çalışmada kuş gribi virüsüne (H5N1) karşı, aynı teknoloji ile kuş gribi aşı prototipi deneylerinin pre-klinik (hayvan deneyleri) çalışmalarını yapmıştık.

Aynı projenin ikinci bir teması farede gelişmiş ve OVA-belirteci olan tümörlerin aynı OVA protein parçasını taşıyan ASC zerrecikleri ile tümörleri yok etme deneylerimizdi. Burada da karın içine verilen OVA-ASC mikro-küreciklerinin faredeki tümörlerin %50-70 arasını yok etmeye faydalı olduğunu göstermiştik. Bu bulgulardan yola çıkarak ASC- zerreciklerine dayalı kanser immün tedavi yöntemi olarak yeni patent başvurusu yaptık.

Kaç kişi aşı üzerinde çalışıyorsunuz? Çalışmalarınızda şunlar şunlar da olsaydı keşke dediğiniz zorluklarınız var mı, yeterince desteklendiğinizi sanıyor musunuz?

“ASC Zerrecik Teknolojisi ile SARS-CoV-2 Aşısı Üretimi” adındaki projemizde AKiL takımından 7 kişi, proje ortağım Dr. Öğr. Üyesi Tolga Sütlü’nün grubundan 4 kişi ve diğer proje ortağım İTÜ- MBG öğretim üyesi Prof. Dr. Gizem Dinler Doğanay’ın grubundan 4 kişi – toplam 15 kişi sonsuz bir heves ve yaratıcılıkla, korona aşısı için çalışıyoruz. Üç ayda çok yol kat ettik. Klonlama ve hücre deneyleri son derece olumlu ilerliyor. Şu anda SPIKE proteininin 3 bölgesini ayrı ayrı ASC zerrecikleri ile kaynaştırdık. Saflaştırma çalışmalarımızın optimizasyonu sonrasında farede aşılama deneylerine başlamış olacağız, belki de bu yazı yayınlandığında başlamış olacağız.

Bütçe sınırlı, devlet desteği şart

Açıkçası, 12 aylık bir proje için 1.8 milyon TL gibi bir bütçe istemiştik. Bu da 300 000 $ civarı bir rakam. Aslında Amerikan hükümeti bir şirketle anlaşıp, aşı için 1 milyar dolar ayırabiliyor. Bizim projemiz sadece laboratuvar deneyleri ve hayvan deneyleri için, pre-klinik dediğimiz aşama. Daha önce aşı üzerinde çalıştığımız için yola yeni çıkmış değiliz, neredeyse 10 yıldır bir birikim var.

Enseyi karartmaya gerek yok, ancak diyelim fare deneylerinde harika sonuçlar elde ettik. Bir sonraki aşamada insan fazı çalışmaları için GMP koşullarında (yüksek güvenlikli laboratuvar) ve büyük ölçekli üretim (200 lt hücre kültür ortamı) tesisleri gerekiyor. Bunlar ülkemizde belirli ilaç şirketlerinde mevcut, onlarla ortaklık gerekiyor. Burada devletin arabulucu olması gerekiyor.

Hayvan deneyleri iyi giden projeleri TÜSEB destekleyecek, TÜBİTAK- TÜ- SEB arasında bu konuda resmi antlaşma imzalandı. Büyük ölçekte üretim adımını da atlattıktan sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’dan (TİTCK) FAZ I için onay almak şart. Burada da tecrübemiz çok kısıtlı.

Ülkemizi uluslararası şirketler Faz III için bir cennet gibi kullanılırken, Faz I’e pek tenezzül edilmemiş - yani yerli milli yeni moleküller peşinde kimse koşmamış. Biz bu zorlu süreçleri göğüslemeye hazırız, yeter ki devlet – özel sektör, TİTCK yolumuzu aydınlatsın. 2021’de “başkaları aşı yaptı- sizi dükkanı kapatıyoruz” denecek olursa, tüm bu çabalar heba olur. Vecihi Hürkuş veya Nuri Demirağ’ın yaşadıklarını bizler tekrar yaşamak istemiyoruz.

“Geç olsun sağlam olsun, bizim olsun”

Büyük olanaklarla aşı ve ilaç çalışmaları yapan ABD, Avrupa ve Çin’deki çalışmalarla kendinizi ve Türkiye’deki çalışmaları kıyaslar mısınız.

Kendi projeme bakınca, şu anda DSÖ’nün yayınladığı listede bizim teknolojimiz ile yarışacak yenilikçi ve “first-in-man” bir teknoloji göremiyorum. Ülkemizdeki diğer projeler dünyada devam edenlerle eş değer. Şu anda büyük şirket olmanın pek bir faydası yok, gördüğünüz gibi hızlandırılmış ve de “challenge” deneylerini atlayan şirketler bile Ekim ayından önce insana uygulamaya gelemiyor. Faz çalışmalarının da bazıları o kadar toz pembe sonuç vermiyor.

Açıkçası Korona hepimizi start çizgisinde eşitledi ve bu maratonda önce sprint yapanlar kazanacak diye bir beklenti yoktur. Geç olsun sağlam olsun, bizim olsun, ama çalışsın- işte bizler bu tür aşı geliştirmenin peşindeyiz.

Sonunda Sağlık Bakanlığı gene ucuz diye yurt dışı bağlantılı büyük şirketlerden de alabilir aşıları, bizim aşılarımız daha pahalı olacaktır, ithalat ve çeşitli arttırılmış vergilerden dolayı. Ama altımızdaki halıyı çekerlerse de, bizler boynumuzun borcunu ödemiş olacağız.

Türkiye’de şu anda tamamen yeni teknolojiyi bizim grubumuz uyguluyor, bu büyük bir avantaj ve risk aynı zamanda. Diğer bir avantaj ise yorulma bilmeyen gencecik moleküler biyolog akademisyen yol arkadaşlarım.

Türkiye’de zorluklar

Ülkemizde bilimsel çalışmaların zorlukları neler, ihtiyacınız olan malzemeleri vb zamanında elde edebiliyor musunuz?

Ülkemizde yukarıda bahsettiğim bazı sorunlar dışında, malzemelerimizin tedarik süresi 2-6 aya çıktı 2016’dan beri. TÜBİTAK başkanımıza ben ve diğer hocalar merkezi depo fikrini önerdik. Burası kâr amacı olmayan projelere hızlı hizmet verecek. Proje numaranızı vereceksiniz - bir sonraki gün malzeme elinizde olacak... Tabii bunlar diyelim ki 100 laboratuvarın en sık kullandığı malzemeler olabilir, özel malzemeler için yeni sipariş de geçilir, ancak gelen bu enzim, antikor, mutant meyve sineği veya transgenik fare Gümrük’te alıkonmasın, kira ödenmesin - yani özel bir koridordan hızla ulaşabilsin araştırmacıya!

Kısaca,

• süper fikirleriniz olsa, proje geçirmeniz zor,

• parayı alsanız- malzemeyi, öğrenciyi bulmanız zor,

• bunları buldunuz- tutarlı şekilde milyonluk aletleri çalıştırmanız zor (teknisyen kadroları hiç yok),

• proje sonuçları harika çıksa- yayınlamanız zor!

Ancak imkânsız değil. Biz bunları yapıyoruz ve yakında harika yeni bir makalemiz çıkacak.


*Bu söyleşi HBT'nin 224. sayısında yayınlanmıştır.