Gripten 20 kat daha öldürücü ve daha bulaşıcı

Koronavirus
Gripten 20 kat daha öldürücü ve daha bulaşıcı

Dünya Sağlık Örgütü’nün, diğer salgınlarla mücadele için daha düşük bütçeler talep ederken yeni koronavirüsle mücadele için 675 milyon dolar gibi daha yüksek bir bütçe talep etmesi ve Covid-19’un ölüm oranı düşük olmasına rağmen daha çok insanı enfekte edebilmesi, devam eden salgının boyutunu ortaya koyuyor. H1N1 salgını sırasında 55 milyar dolar verimlilik ve SARS sırasında ise 40 milyar dolar kaybetmişti. Covid-19’un neden olduğu maliyet ise daha şimdiden trilyon dolarla ifade ediliyor.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktıktan sonra tüm dünyaya yayılarak binlerce can alan yeni koronavirüs (Covid-19) için akıllarda birçok soru var. Bunlardan biri de bu salgının diğer salgınlardan farkının ne olduğu... Sağlık görevlileri ve sıradan vatandaşlar, önceliklerini kamuya yönelik genel riske göre belirlerken talep edilen ekonomik fonlar, salgının boyutunu değerlendirmek açısından oldukça önemli.

Yeni koronavirüs için öncelikleri listeleyen Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Sağlık Acil Durumları Programı teknik lideri Maria Van Kerkhove, insandan insana bulaşmanın önlenmesi ve hastalığın erken teşhisi ve izolasyonu üzerinde durarak DSÖ’nün hastane düzeyinde optimize edilmiş bakım standardı sağlamak için ortaklarıyla birlikte çalışmasının önemine vurgu yapıyor. Mevcut bakım standardının bireysel vakaların ciddiyetine bağlı olduğunu, ancak en kötü vakaların oksijen tedavisi, mekanik ventilasyon ve medikal amaçlı drone kullanımı (resüsitasyon) gibi hastane tabanlı, optimize edilmiş tedaviler gerektirdiğini de ekliyor. Bu da bütçe ihtiyacı demek.


Bu fonları belirlerken birçok risk tartıya konuyor. Ne kadar bulaşıcı olduğuna karşın ölüm oranı ile bir bölgeyi karantina altına almaya karşın olası sosyoekonomik sonuçları bir araya getiren karmaşık bir hesaplama yapılıyor.

Ebola’dan daha tehlikeli

Bu kapsamda, Dünya Sağlık Örgütü, Şubat’tan Nisan’a kadar bir süreyi kapsayan süreçte koronavirüsle mücadele için 675 milyon dolarlık bir kaynak talebinde bulunuyor. Pandemi ilan edileli henüz bir ay bile olmamışken talep edilen bu rakam, Orta Afrika’daki Ebola salgınıyla mücadele etmek için uluslararası ortaklardan Ağustos 2018’den bu yana talep edilen rakamın oldukça üzerinde. Zira o salgın için önce 83 milyon dolar ve ardından 40 milyon dolar daha talep edilmiş, o tarihler arasında toplamda 148 milyon dolar toplanmıştı.

Covid-19 için talep edilen 675 milyon dolar, Ebola’nın ortaya çıktığı 2014’ten bu yana toplanan rakama yakın bir değer. Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni koronavirüsü Ebola’dan daha tehlikeli gördüğü açıkça ortada.

Hangi virüs daha ölümcül?

Ölüm oranlarının basit bir karşılaştırması bile en kötü bulaşıcı hastalığın hangisi olduğu hakkında bir karar vermekte güçlük yaratabiliyor. Örneğin, grip -mevsimsel veya H1N1 fark etmeksizin- milyonlarca insanı enfekte edebiliyor, ancak vakalarının nispeten düşük bir kısmını, yaklaşık % 0,1’ini öldürüyor.

SARS, MERS ve Covid-19 gibi koronavirüsler ise insanlık için daha büyük bir tehdit oluşturuyor. Örneğin SARS’a yakalananların yaklaşık %10’u ölüyor. Ancak yaklaşık 8.000 doğrulanmış vaka söz konusuydu. Yani ölen insan sayısı: 800 civarında seyrediyor.

Covid-19, gripten 20 kat daha ölümcül

Dünya Sağlık Örgütü’nün %3 ile %4 arasında ölüm oranı verdiği Covid-19 ise neden olduğu ölüm sayısında SARS’ı çoktan geride bıraktı. Başka bir deyişle, ölüm oranı SARS’a göre daha düşük olmasına rağmen daha çok insanın ölümüne neden oldu.

Ve sanılanın aksine yeni koronavirüs, gripten 20 kat daha ölümcül. Bazı bilim insanları, yeni virüsün hızlı bir şekilde yok olacağını düşünüyor. Ancak 2012’den beri Ortadoğu’da endemik olarak kalan MERS için de aynı şey söylenmesine rağmen salgın halen devam ediyor. Üstelik Covid-19 endemi kategorisinden çıkarak pandemi mertebesine ulaştı, yani küresel bir salgınla karşı karşıyayız ve tehlike çok daha büyük.

Yani, endişe şu ki yeni koronavirüs (Covid-19) SARS’ın aksine milyonlarca insana ulaşırsa, büyük bir yıkımla karşılaşabiliriz. Bu endişeyi büyütense, grip aşısından farklı olarak yeni koronavirüs için spesifik bir tedavi olmaması gerçeği. Dünyanın dört bir yanında ilaç çalışmaları devam ederken aşının bir yıldan önce bulunacağı düşüncesi “iyimserlik” olarak nitelendiriliyor.

En etkili çözüm karantina ama…

Yeni koronavirüsün ne kadar yayılacağı konusunda net bir şey söylemek için de henüz erken. İşte tam da bu nedenle karantina ve enfekte olmuş kişilerin hareketlerini kısıtlama gibi önlemleri konuşuyoruz. Grip gibi koronavirüsün de yakın temas ve kısa mesafelerle yayıldığı göz önüne alındığında sosyal mesafe bir dereceye kadar mantıklı ama kesin çözüm değil. Burada eski tip katı karantina yöntemlerinin, salgınları kontrol etmenin en etkili yollarından biri olduğu da uzmanlar tarafından savunuluyor.

Karantina etkili bir çözüm yolu, ancak karar vericilerin çeşitli maliyet ve bütçe hesapları yapmasına da neden oluyor. Araştırmalar, ilk aşamada hastane karantinaları gibi kısıtlı karantinaların maliyet açısından daha etkin olabileceğini gösteriyor. Ancak evde karantina, sosyal mesafe ve seyahat kısıtlamaları, düşük ve orta gelirli ülkeler için bile ticareti kesintiye uğratan yüksek bir maliyete denk geliyor. Bu sebeple Avrupa’nın büyük ekonomileri, bütçelerini bunun için zorlayabilirken Türkiye gibi daha düşük bütçeye sahip ülkeler, karantina konusunda çekinceli davranıyor.

Önceki salgınlardan elimizde bazı veriler var. Wall Street Journal’a göre Çin, 2009’daki H1N1 salgını sırasında 55 milyar dolar verimlilik ve SARS sırasında ise 40 milyar dolar kaybetmişti. Covid-19’un neden olduğu maliyet ise daha şimdiden trilyon dolarla ifade ediliyor.

Batuhan Sarıcan / [email protected]


Kaynakça:

https://www.nationalgeographic.com/science/2020/02/graphic-coronavirus-compares-flu-ebola-other-major-outbreaks/

https://www.statista.com/chart/2853/the-worlds-financial-response-to-ebola/

https://www.who.int/news-room/detail/05-02-2020-us-675-million-needed-for-new-coronavirus-preparedness-and-response-global-plan

https://www.who.int/emergencies/diseases/ebola/drc-2019/funding

 

*Bu yazı HBT Dergi 211. sayıda yayınlanmıştır.