Koronavirüsle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar

Koronavirus Öne Çıkanlar
Koronavirüsle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar

Yeni koronavirüs dünyanın dört bir yanında insanları enfekte etmeye devam ederken, bilgi akışı virüsten daha hızlı. Bu bilgi saldırısında gerçeği kurgudan ayırt etmek giderek güçleşiyor. Öyle ki böylesine ölümcül bir virüs salgınında söylentiler, kulaktan dolma bilgiler ve dedikodular hastalıktan çok daha büyük tehlike yaratıyor.

Öncelikle COVID-19’un SARS-CoV-2 olarak isimlendirilen virüsün yol açtığı bir solunum yolu hastalığı olduğunu bilelim.

1.söylence: Yüz maskeleri sizi virüsten korur


Standart ameliyat maskeleri sizi COVİD-19’dan korumaz. Çünkü bunlar viral parçacıkları önlemek için tasarlanmamıştır ve yüzü tamamen kapatmaz. Bu maskelerin tek faydası enfekte olan hastaların ağızlarından havaya karışabilecek damlacıkların yayılmasını önlemektir. “N95 respiratörleri” olarak bilinen daha gelişmiş maskelerin en büyü yararı, hastanelerde sağlık çalışanlarının kendilerine virüsün bulaşmasını önlemesi. N95 maskelerinin yüzü tümüyle kapatacak şekilde kullanılması için kullanıcıların kısa bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Ayrıca her kullanımdan sonra maskenin hasar görmediğinden emin olmak için dikkatlice kontrol edilmesi de önemli.

2. söylence: Koronavirusün bulaşma olasılığı gripten daha az

Kesinlikle doğru değil. Virüsün ne kadar kolay yayıldığı konusunda bir tahminde bulunmak için bilim insanları “temel üreme sayısını” hesapladılar. Bu sayı enfekte olmuş bir hastadan kaç kişinin virüs kapacağını öngörür. COVID-19 için bu sayı 2.2’dir. Bu da tek bir hastanın ortalama olarak 2.2 kişiyi hasta edebileceği anlamına gelir. Oysa aynı sayı influenza için 1.3’tür.

3. söylence: Virüs, yaygın soğuk algınlığının mutasyon geçirmiş halidir

Tümüyle yanlış. Koronavirüs, çok farklı hastalıkları içeren çok geniş bir virüs ailesidir. SARS-CoV-2, diğer koronavirüslerle benzerlikler taşır. Bu koronavirüslerin dördü (229E, NL63, OC43 ve HKU1) yaygın soğuk algınlığına yol açar. SARS ve bu dört koronavirüsün yüzeylerinde dikenimsi uzantılar bulunur ve bunları, konakçı hücreleri enfekte etmekte kullanırlar. Ancak, bu dört koronavirüs konakçı olarak yalnızca insanlardan yararlanırken, SARS-CoV-2’ın genetik malzemesinin %90’ı, yarasaları enfekte eden koronavirüslerin genetik malzemesinin aynısıdır. Bu da virüsün yarasalardan çıktığını ve insanlara sıçradığını gösterir.

Kanıtlar virüsün insanları enfekte etmeden önce aracı bir hayvandan geçtiğini gösteriyor. Benzer şekilde SARS virüsü yarasalardan misk kedisine, oradan da insanlara geçmişti. MERS ise insanlardan önce develeri enfekte etmişti.

4. söylence: Virüs bir ihtimalle laboratuvarda üretilmiştir     

Virüsün insan eliyle üretildiğine ilişkin hiçbir bilgiye sahip değiliz. SARS-CoV-2 son yıllardaki salgınları tetikleyen diğer 2 koronavirüse (SARS-CoV ve MERS-CoV) yakından benziyor. Bu üçünün de yarasalardan kaynaklandığı düşünülüyor. Özetle SARS-CoV-2,  hayvandan insana sıçrayan diğer koronavirüslerin özellikleriyle örtüşüyor.

5. söylence: COVID-19’a yakalanmak ölüm fermanı anlamına gelir

Doğru değil. 18 Şubat tarihinde Çin Hastalık Önleme ve Koruma Merkezi’nin yayımladığı bir çalışmaya göre koronavirüsün enfekte ettiği COVID-19 hastalarının  %81’ı hastalığı hafif semptomlarla atlatırlar. Yaklaşık %13’ü hastalığı şiddetli biçimde yaşar. Bu da hastanın soluk almakta zorlanması, oksijen desteğine ihtiyaç duyması anlamına gelir. %4.7’si kritik vakalardır. Soluk alamazlar, çoklu organ yetmezliğine girerler veya septik şok yaşarlar. Bugüne dek yayımlanan veriler virüsün öldürme yüzdesinin 3.4 olduğunu gösteriyor. Yaşlı ve altta yatan kronik sağlık sorunları olanlar daha fazla risk altındadırlar. Paniğe kapılmak için bir neden olmasa da insanlar kendilerini ve diğerlerini korumak için önlem almak zorundadır.

6. söylence: Evcil hayvanlar yeni koronavirüsü yayabilir

Dünya sağlık Örgütü’nün bildirdiğine göre koronavirüsün kedi ve köpekler gibi evcil hayvanları enfekte ettiğine ilişkin kesin bir kanıtın bile olmadığı bir durumda, bu hayvanların hastalığı yayması mümkün olamaz. Örgütün tek uyarısı evcil hayvanları okşadıktan sonra ellerin sabunla yıkanması. Böylece yaygın bakteriyel enfeksiyondan (E.coli ve Salmonella gibi) korunmuş olabiliriz. 28 Şubat tarihli bir habere göre Hong Kong’da bir evcil köpekte yapılan testte yeni koronavirüsle ilgili “zayıf pozitif” sonuç alınmış. Yalnızca hayvanın gerçekten konronavirüs tarafından mı enfekte olduğu, yoksa ağzı veya burnuyla kontamine bir yüzeye mi dokunmuş olduğu sorusu kesin olarak yanıtlanamıyor. Karantinaya alınan hayvanda herhangi bir hastalık belirtisi görülmüyor.

7. söylence: Çocuklar koronavirüse yakalanmıyor

Çocuklar da COVID-19’a yakalanabilir. Ancak ilk istatistiklere göre çocukların virüs tarafından enfekte olma olasılığı yaşlılardan daha düşük. 26 Şubat tarihinde İtalya’da 400 COVID-19 vakası saptandı. Bunların yalnızca 5’i çocuktu. Çinlilerin Hubei eyaletinde yürüttükleri bir araştırmada tespit edilen 44.000 vakanın yalnızca %2.2’si çocuktu. Ancak bunun tam tersi çocukların normal influenzaya yakalanma riski yetişkinlerden daha yüksektir. Ancak uzmanlar çok sayıda çocuğun hiçbir belirti vermedikleri halde enfekte olabildiklerini ve hastalığı yayabilecekleri yönünde uyarılarda bulunuyor.

8. söylence: Koronavirüse yakalandığınız ‘anlarsınız’

Hayır, anlamazsınız. COVID-19 çok farklı belirtiler verir. Soğuk algınlığı veya grip gibi solunum yolu hastalıklarına benzer rahatsızlıklar yaratır. COVID-19’un genel semptomları ateş, öksürük, soluk alma zorluğudur. Nadiren baş dönmesi, bulantı, kusma ve burun akıntısı da görülür. Ciddi vakalarda hastalık zatürree benzeri akciğer hastalığına yol açar. İlk aşamalarda enfeksiyon hiç belirti vermeyebilir.

9. söylence: Koronavirüs gripten daha az öldürücüdür

Şu ana kadar koronavirüsün gripten daha öldürücü olduğu görülüyor. Ancak virüsün öldürücü olma etkisi (mortalite oranı) konusunda bir takım belirsizlikler mevcut. Mevsimsel gribin mortalite yüzdesi yaklaşık % 0.1’dir. WHO’nun 3 Mart tarihinde bildirdiğine göre koronavirüsün mortalite oranı %3.4. Bu oran bölge, kişinin yaşı gibi faktörlere bağlı olarak değişebiliyor. Ve bu rakamlar sürekli olarak evriliyor ve hiçbir zaman o anki gerçek rakamı yansıtmıyor

10. söylence: Çin’den gelen paketler güvenli değil

WHO’ya göre Çin’den gelen mektup ve paketler güvenilir. Önceki araştırmalar koronavirüsün mektup ve paket gibi nesnelerin üzerinde çok uzun sağ kalmadığını gösteriyor. MERS-CoV ve SARS-CoV virüsleri üzerinde yapılan araştırmalar virüsün yüzeylerde yaşam şansının çok düşük olduğunu gösteriyordu.6 Şubat tarihli The Journal of Hospital Infection dergisinde yer alam makaleye göre bu virüsler metal, cam ve plastik yüzeylerde 9 gün sağ kalabiliyor. Ancak paketlerin yüzeyleri virüslerin yaşaması için elverişli değil. Bir virüsün hayatta kalması için spesifik çevresel koşullar gerekiyor. Bu koşullar sıcaklık ile nem ile ilgili faktörleri ve morötesi ışınlardan yoksunluğu içerir. Amerikan hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin bildirdiğine göre şu ana kadar Çin’den gönderilen ürünlerin hiçbirinin üzerinde virüsün tespit edilmemiş. Virüsün yalnızca solunumla havaya karışan damlacıklardan bulaştığı sanılıyor.

11. söylence: Çin lokantalarında yemek yerseniz virüs bulaşır

Doğru değil. Bu mantıktan yola çıkarsanız İtalyan, Kore, Japon ve İran lokantalarından da uzak durmalısınız.

Derleyen: Reyhan Oksay

Kaynak