Mu varyantı, 3. doz kararı, maskelerin koruyuculuğu..

Koronavirus Öne Çıkanlar
Mu varyantı, 3. doz kararı, maskelerin koruyuculuğu..

Dikkate alınması gereken yeni bir varyant: Mu

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Dikkate Alınması Gereken Varyantlar” listesine koronavirüsün yeni bir varyantını daha ilave etti. B.1.621 olarak da bilinen Mu varyantı Ocak 2021’de ilk kez Kolombiya’da tespit edildi. Bugün 39 ülkede daha görüldüğü bildiriliyor. DSÖ, bu varyantın aşıların oluşturduğu bağışıklıktan kaçabileceği uyarısında bulunuyor.

Şu anda dünyadaki COVID vakalarının %0.1’ini oluşturan bu varyant, Kolombiya’da vakaların %39’unu ve Ekvador’da ise %13’ünü oluşturuyor. DSÖ, Mu varyantın ne gibi bir tehdit oluşturduğunun –daha bulaşıcı veya ölümcül- henüz bilinmediğine dikkat çekerek, delta varyantı kadar tehlikeli olabileceği olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor. (Kaynak)


Birleşik Krallık’ta 3. doz kararı

UK’de bağışıklık sistemleri ciddi biçimde zayıflamış kişiler için 3. doz koronavirüs aşısı onayı çıktı. Bu öneri 12 yaşından büyük, lösemi, ileri HIV ve organ nakli yapılmış kişileri kapsıyor. Sağlık otoriteleri genel popülasyona da 3. dozun yapılmasının gerekip gerekmediğini henüz tartışıyor. Ancak 3. dozun yapılması kararının alınacağına kesin gözüyle bakılıyor.

2 doz aşı uzun COVID riskini %50 azaltıyor

İki doz koronavirüs aşısı olmak, yeni bir araştırmaya göre uzun COVID olasılığını %50 düşürüyor. King’s College London’dan bilim insanları 2 milyon kişinin sağlık verilerini inceledi ve iki doz aşı olan kişilerin hastaneye yatırılma olasılığının %73 daha düşük olduğunu tespit etti. Bu kişilerin hastalığı ağır geçirme olasılığı da %31 daha düşük.(Kaynak)

Cerrahi maskelerin koruyucuğu kesin olarak kanıtlandı

Bangladeş’te yapılan çok geniş kapsamlı bir çalışmada cerrahi maskelerin SARS-CoV-2’nin yayılmasını kesin olarak engellediği anlaşıldı.

Yüksek kaliteli, altın standartlara harfiyen uyulan bu randomize kontrollu klinik deneme, “Maskeler COVID- 19’un yayılmasını etkili bir şekilde önlüyor mu?” sorusuna kesin bir yanıt oluşturuyor.

Brown Üniversitesi’nden acil tıp uzmanı Prof. Megan Ranney bu çalışmayı şöyle değerlendiriyor: “Bu çok önemli bir çalışma. Maskelere karşı olan insanlar, randomize kontrollü deneyler olmadıkça maskenin koruyuculuğuna inanmıyorlardı. Bu deney hepsini susturacak.” (Kaynak)

COVID tedavisinde umut veren yeni bir yaklaşım

Aşılar dünyayı pandemi sonrası “normal”e hazırlıyor olsa da, SARS-CoV-2’nin sürekli olarak mutasyon geçirmesi, etkili ilaçların geliştirilmesini gerekli kılıyor. Nature Microbiology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, Weizmann Bilim Enstitüsü, Pasteur Enstitüsü ve ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden bilim insanlarının işbirliği ile geliştirilen yeni bir tedavi yaklaşımı açıklanıyor. Bu tedavinin hedefinde virüsün dış yüzeyindeki spike proteinler değil, insan hücrelerinin üzerindeki proteinler yer alıyor. Virüs bu proteinleri kullanarak hücreye giriyor.

Bugüne dek potansiyel tedavi yöntemlerinin hedefinde hep SARS-CoV-2’nin spike proteinleri vardı. Ne var ki bu proteinler sürekli mutasyon geçirdiklerinden tedavinin etkinliği hep yetersiz kalıyordu. Bilim insanları şimdi insan hücrelerinde virüsün giriş kapısı gibi kullandığı mutasyona uğramayan ACE2 reseptörlerini “tıkayarak” virüsün içeri girmesini engellemeye çalışıyorlar. Bu yaklaşımın en büyük avantajı, yeni virüs varyantlarına karşı da etkili olması. Bilim insanlarının geliştirdiği küçük protein molekülleri, ACE2’ye bağlanarak virüsün saldırılarını geçersiz hale getiriyor. (Kaynak)

Reyhan Oksay