Pandemi sürüyor. Uzun COVID belasını miras bıraktı

Koronavirus Öne Çıkanlar
Pandemi sürüyor. Uzun COVID belasını miras bıraktı

Pandeminin üçüncü yılını doldurduğu şu günlerde, COVID-19 dünyada en önemli sağlık sorunu olarak gündemdeki yerini koruyor. Çin’de günlük vaka sayısının bir milyona ulaşması bunun en somut kanıtı.

Bazı ülkeler “COVID ile yaşama” stratejisini benimsemiş durumda. Bu arada sağlık kurumları COVID’in yanı sıra başka virüslerin yarattığı salgınlarla da baş etmek zorunda. Maymun çiçeği (artık mçiçeği olarak isimlendiriliyor) vakalarının beklenmedik bir anda büyük bir hızla yayılması üzerine Temmuz ayında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) en yüksek düzeyde küresel sağlık acil durumu ilan etti. Uganda, Ebola salgınını kontrol altına almak için karantina tedbirlerine geri döndü.

Dünyada binlerce insan uzamış COVID’ın yol açtığı sağlık sorunlarıyla boğuşurken, araştırmacılar hastalığın ne olduğunu tam olarak bilmedikleri gibi nasıl tedavi edileceği de belirsizliğini koruyor.


Kilit sorulardan biri şu: Kimler risk altında? Araştırmalar bu konuda ancak birkaç soruyu yanıtlayabiliyor. Kadınların uzamış COVID’e yakalanma riski erkeklerden biraz daha fazla. Ayrıca hastalığa yakalananlarda hastalığın ilk haftasında beşten fazla semptom görülüyorsa, uzamış COVID riski daha yüksek. Uzamış COVID’in bu kadar kafa karışıklığına neden olmasının bir nedeni de hastalığın birden fazla vücut sistemini tutması. Yorgunluk, koku kaybı, unutkanlık, pıhtı atması, hatta deprem oluyormuş duygusu uyandıran iç sarsıntılar en sık duyulan şikayetler. Bu konudaki belirsizlikler tedavi yöntemlerini de zorlaştırıyor.

Uzamış COVID şikayetlerine çözüm arayan doktorlar çoğunlukla benzer şikayetlere yol açan başka hastalıklardan destek alıyor.

Pandemiyi omikronun soyundan gelenler devam ettirecek

2022’de omikron koronavirüsün tüm diğer varyantları üzerinde egemen oldu. Omikron varyantını hedef alan aşılar bazı ülkelerde yapılmaya başlandı. Bu aşıların omikron varyantı üzerinde eski aşılara göre daha fazla koruma sağlayacağı düşünülüyordu. Ancak ilk veriler ilave yararın çok az olduğunu gösteriyor. Bugün aşı envanterine nazal aşılar da dahil olmaya başladı. Nazal aşıların virüsü vücuda girdiği noktada yok etmesi bekleniyor. Eylül ayında Çin ve Hindistan vücuda burun veya ağızdan verilen iğnesiz aşılara onay verdi. Başka ülkelerde de benzer aşılar şu anda deneme aşamasında.

COVID aşıları bağışıklık araştırmalarını hızlandırdı

Aşı teknolojileri inovasyonların hızını artırdı. Bu aşı, vücuda “enfeksiyon” ve “dikkatli ol” sinyalleri göndermekle işe başlar. Bağışıklık konusundaki bilgimiz arttıkça, aşılar üzerinden bu sinyalleri gönderme kapasitemiz de gelişir.Yeni bir aşıyı tasarlamak çok uzun bir süreç, büyük yatırımlar gerektirir ve çok sayıda gönüllüye ihtiyaç duyulur. Bütün bu süreçler pandemi döneminde çok hızlandı ve yeni gelişmelere ivme kazandırdı. Şimdi yeni bir yaklaşım COVID- 19 ve grip için multivalan (multivalent- birden fazla antikor türü içeren) aşılar geliştirmek. Bu gerçekleşirse, sık sık aşı olma ihtiyacı ortadan kalkacak.

Sıfır COVID olası bir strateji değil

İlk başlarda Çin’de sıfır COVID stratejisi başarılı bir şekilde uygulandı. Ancak zaman ilerledikçe Çin’in sert karantina politikaları ekonomilerini zorladı, vatandaşlarını bunalıma soktu. Böylece faydadan çok zarara neden oldu. Hükümet, resmi olarak stratejilerinden tamamen vazgeçmediyse de kuralları gevşetti.

Çin’den sonra 2020 yılında Yeni Zelanda, Avustralya, Singapur ve Tayvan da benzer politikaları güttüler. Amaç aşı çıkıncaya kadar zaman kazanmaktı. Şimdi bu ülkeler de COVID ile yaşama stratejisine geçtiler.

Çok kalabalık bir nüfusa sahip olan Çin, ne yazık ki virüs ile yaşama tarzına pek hazırlıklı değil. 80 yaşının üzerindeki nüfusun %66’sı tam aşılı ve yalnızca %40’ı hatırlatma dozlarını olmuş. Kendi ürettikleri aşıların da mRNA aşıları kadar etkili olmadığı bildiriliyor. Yabancı haber kaynaklarının son günlerde bildirdiğine göre Çin’de günlük vakalar yaklaşık bir milyona, ölümler ise 5.000’e ulaşmış durumda.

Pandeminin 3. yılında yeni yaklaşımlar

Dünya pandeminin üçüncü yılına giriyor. İzlanda “sürü bağışıklığı” stratejisine geçerken, Çin sıfır COVID yaklaşımını gevşetiyor. Aşılar COVID’e bağlı ölümleri düşürmeye devam ederken, çok sayıda ülke 2022 yılında koronavirüsün yayılmasını kontrol etmek için alınan tedbirlerin hemen hemen hepsini kaldırdı. Ne var ki virüs dünyada insanları hasta etmeye devam ediyor. İzlanda Şubat ayının sonlarına doğru sıfır COVID stratejisini bırakarak “sürü bağışıklığına” geçti. Günler sonra ülkede her bir milyon kişi başına düşen COVID’li sayısı 8154 vakaya ulaştı. Bu, bir ay öncesine göre iki katına ulaşmış durumda. Birleşik Krallık’ta yeni plan “COVID ile birlikte yaşam” üzerine kurulu. Öyle ki Nisan ayından sonra COVID testi pozitif çıkanlar bile izolasyon kurallarına uymak zorunda değil. ABD ve pek çok ülkede tüm yıl boyunca COVID önlemleri uygulanmadı.Çin yıl boyunca sıfır COVID stratejisine devam etti. Bu, Aralık ayına kadar devam etti. Protestolar başlayınca bazı kurallar gevşetildi.

Reyhan Oksay

Kaynak