Derin bir nefes bizi nasıl sakinleştiriyor?

Öne Çıkanlar
Derin bir nefes bizi nasıl sakinleştiriyor?

Heyecanlandığımızda, sinirlendiğimizde ya da içinden çıkamadığımız veya adını koyamadığımız bir duygu yaşadığımızda yanımızda hep o arkadaşımızın sesini duyarız: “Derin bir nefes al, sonra cevap ver”. Peki, ama nedir derin nefes almayı bu kadar özel kılan?

Evet, hepimizi sakinleştiremediği doğru ancak hiç de etkisi olmadığını söyleyemeyiz. Üstelik çoğumuz sadece günlük streslerimizle başa çıkmada derin nefes almayı kullanırken anksiyete bozukluğuna sahip kişiler için hızlı soluk alıp vermek olayları çok daha kötü hale getirebiliyor.

Bilim insanları da hepimizin ihtiyacı olan sakinliği bizlere bir miktar da olsa sağlayabilen derin nefesin, beyinde etki ettiği sinir yolunu bularak yeni bir keşfe imza attılar.


Yapılan deneylerde farelerin beyinlerindeki milyonlarca hücreden sadece 350 tanesinin bağlantısı sonucu ortaya çıkan sinir yolunun nefes alma ve yüksek seviyeli beyin işlevleri arasındaki bağlantıyı kontrol ettiği ve farelerin huzursuzluk derecesini belirlediği bulundu. Bu hücreler farelerin beyinlerinden çıkarıldığında aşırı derecede sakin olan fareler gelecekte anksiyete, stres ve panik atak hastaları için üretilecek yeni tedaviler için ilham kaynağı olabilir.

Derin nefes her zaman sakinleştirmiyor

Nefes almak insanların yaşaması için gerekli olan oksijenin alınmasını ve metabolizma sonucu oluşan karbondioksitin atılmasını sağlar. Bilinçsiz ve istem dışı kontrol edilen bu sistem duygulara da etki eder. Sözgelimi derin nefes almak insanları sakinleştirirken huzursuzluk anında alınan hızlı ve kesik kesik nefesler stresin artmasına yol açar.

Araştırmacılar önceden beri nefes alış verişini düzenleyen kontrol noktalarını bilseler bile bugüne kadar kişinin duygusal durumu ve nefes alış verişini kontrol eden sistem arasındaki ilişkiyi doğrudan gösteremiyorlardı.

Yıllarca süren uzun araştırmalar sonucu Stanford Üniversitesi’nden Dr. Mark Krasnow ve ekibi beyin sapındaki solunumla ilişkili bölge olan pre-Bötzinger kompleksini inceledi ve genetik mühendisliği ile araştırmaya konu olan sinir yolundan yoksun fareler ürettiler.

Sonuç olarak pre-Bötzinger kompleksi içerisindeki bir grup nöronun uyarılabilirlik, dikkat ve stres ile ilişkili olduğunu buldular.

Ayrıca bu nöronların CDH-9 (cadherin- 9) ve DBX1 (developing brain homeobox protein 1) adlı 2 protein ürettiğini ve bu proteinlerin Cdh9 ve Dbx1 adlı genler tarafından kodlandığını tespit ettiler.

Yeni tedaviler yolda

Bu genler deney farelerinde etkisiz hale getirilince 350 nöron da etkisiz hale getiriliyor ve fareler sakinleşiyordu.

Bugün için derin nefes almak bu nöronlara etki ederek insanları sakinleştirmenin en güvenli yolu olsa da ileride bu genleri hedef alan yeni tedaviler üretilebilir ve nefesini kontrol edemeyen panik hastalarında bu ilaçlar kullanılabilir.

Ayrıca uzmanlar ani bebek ölümü sendromunun altında yatan nedenlerden biri olarak bebeklerin beyinlerinde oksijen eksikliğini hisseden alıcıların gelişmediğini ve beynin bebeği uyandıracak uyarıyı veremediği için maalesef bebeklerin ölüyor olabileceğini söylüyorlar. Erken doğan bebekler ve genetik olarak yatkın bebekler yüksek risk grubundalar. Genetik olarak yüksek riskli bebekler de beyindeki nefes alış verişini kontrol eden merkezler uyarılarak tedavi edilebilirler.

Kaynak