Kentler, virüsle birlikte yaşam için yeniden düzenlenmeli

Orhan Bursalı
Kentler, virüsle birlikte yaşam için yeniden düzenlenmeli

Aşı bulunmazsa... Bu ciddi bir olasılıktır. Evet, dünyanın dört bir yanında aşı geliştirmek için büyük çalışmalar sürüyor. Çok azı için “klinik deney” izni verildi. Safhaları var, 1,2,3.. Binlerce insanda testi yapılacak, etkinliği ve güvenirliği kanıtlanacak. Çinli bilimciler virüs aktivasyona azaltılmış klasik aşı üretiminde ilerliyor, hayvan deneylerinde aşı ile bağışıklık sağladıklarını açıkladılar, klinik aşamaya geçecekler...

Korona virüs ailesi için şimdiye kadar bir aşı geliştirilemedi.

Geçmişte aşı geliştirme sürelerine baktığınızda, hazırlanan bir zaman çizelgesi bize kötü haber veriyor: En erken 2029, en geç 2036. Eğer ciddi bir aşı adayı geliştirilebilirse. En az 4 yıl!


100’ü aşkın aşı çalışması, işlerinden 1-3 tanesinin başarıya ulaşacağı umudunu şüphesiz ki veriyor. Umarım sayıları 200’e çıkar! Çünkü çok farklı mekanizmalara sahip, farklı yöntemlerle geliştirilmiş aşıların elde olmasını önemli görüyor bilimciler.

Aşılar kime gider

Tartışılan bir konudur. Diyelim ABD’de bulundu veya Çin’de, Avrupa’da.. Milyarlarca insana aşı üretmek ve yetiştirmek başlı başına bir sorundur, adeta olanaksız gibi gözükür. Küresel dünya ilişkileri, bulunursa, aşının herkesin ulaşabileceği bir ucuzlukta olmasını gerektiriyor. Hatta bedava!

Bulan ülkenin tabii ki kendi öncelikleri olur.

En önemlisi, aşıda patent hakkının olmaması.

Bu, dünyanın dört bir yanında aşıların aynı anda hızla üretilmesini sağlayacaktır.

Daha şimdiden Türkiye de, “aşı üretme fabrikalarını” tasarlayıp hazırlığına başlasa iyi olur. Aşı yok, ama ABD’de bu girişimler başladı bile!

İyimserlik mi kötümserlik mi

Durum bize kısa süre için karamsar bir tablo sunuyor.

İyimserliği mi satın almalıyız, bekleyişlere girmeliyiz, kötümserliği mi.

İyimserlik bizi bekleyişte bırakır. Kötümserlik, yakın gelecek için şimdiden harekete geçmemiz gerektiğini söyler.

Yani hayatı, virüsle uzun yıllar yaşayabileceğimiz olasılığı üzerine yeniden düzenlemeliyiz.

Tüm dünya için virüsü yok etmenin tek yolu toptan karantinadır diyelim, bunun olamayacağı belli. Bazı ülkeler kendi sınırları içinde virüsü yok etseler bile, en çok ilişki içinde olduğunuz ülkeler bunu gerçekleştiremezlerse, kendi sınırlarınız içinde kapalı kalırsınız. Şöyle durumlar mı ortaya çıkacak: “Temiz” ülkeler arasında işbirlikleri!

Hayatı eve tıkayamazsınız.

Ama hayatı dışarıda mümkün olduğu kadar karantina göre düzenleyebilirsiniz, ayarlayabilirsiniz.

Maaş çekmek için PTT vb ATM’lerinin önünde kuyrukları en aza indirmek için önlemler alınabilir. Tüm ATM’lerden para çekmeyi, veye insanların hesabın yatırmayı veya evlerine göndermeyi düşünebilirsiniz. Kuyrukları, zorunlu yasallaşmış mesafelere ayarlanmış yeni fiziksel tasarımlar gündeme gelebilir.

Otobüsler, metrobüsler, metrolar hepsi koronalı yaşamın zorunlu koşullarına uydurulabilir.

Evet yepyeni bir kent düzenlemesi, çalışma hayatı düzenlemeleri, ekonomik ve kültürel hayatı canlandırabilir, “yeni normal” yaşam ortaya çıkar.

Şüphesiz akla hayale gelmeyecek, eskiye göre realite dışı- ötesi (sürreal), ama yeniye göre gerçekçi bir hayat tarzından bahsediyorum.

Şüphesiz, test yoğunluğunun son derece artırıldığı, normal hayatımızın bir parçası haline getirildiği, koronalı hastalarımızla birlikte yaşayacağımız, yer yer evlerde tecritlerin de süreceği bir yaşam..

Ekonomik paylaşımlar değişir

Beğenmediniz mi?

Belki koronaya karşı bağışıklığı hızla algılayacak yeni hassas testler gelir ve işi kolaylaştırır..

Hoş değil, alışması zor.

Böyle bir yaşam, ekonomik – kültürel ilişkilerin de yeniden düzenlenmesini zorunlu kılacaktır. Servet dağılımı değişecek, daha dayanışmacı, “daha mütevazi, alçakgönüllü” bir yaşam tarzı ve ilişkiler kendini dayatacaktır.

Bir türlü başaramadığımızı, korona mı başaracak?

Orhan Bursalı


*Bu yazı 11.05.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı