Deprem

Ali Akurgal Y
Deprem

Bu yazı elinize geçtiğinde oy vermeye en fazla 3 gün kalmış olacak. Oy verecekleri bu zaman diliminde yönlendirmemek, etkilememek için “oyunuzu şu partiye vermelisiniz” diye propaganda yapmak değil, bir anket sonucu bile açıklamak -kurallara uyan- herkese yasak. Ancak, bir deprem ülkesinde yaşadığımız ve hangi fay ne zaman kırılacak bilemediğimiz için her an depreme hazırlıklı olmalıyız. Bu hafta Pazar, en önemli kırılma anlarından birini yaşayacağız. Seçim var. Ve sizden seçmenizi istiyorlar.

1995 senesinde ufak bir araştırmacı grubum vardı. Bunların ABnin Telekom kurallarını (bu arada cep telefonunu da) belirleyen ETSIde (European Telecommunications Standards Institute) çalışmasını sağladım. Nazan Tuğbay, EII (European Information Infrastructure) raporunu yazan 7 kişiden biriydi. Oradan aldığı ivme ile TUENAyı (Türk Enformasyon Altyapısı) yazdık. AB’ninkini yazan, Türk’ünkini de yazar herhalde. Burada önce Türkiye’nin 20 senede neler geçireceğini, nelerin kaybolup nelerin ortaya çıkacağını siyasal olarak “salladık” (TUENA; TÜBİTAK’ın bir yayını olarak yayınlandı). Marmara bölgesi İstanbul, Kocaeli, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ bağımsız bir devletçik Marmara finans dukalığı olabilecekti. Ekonominin %60ını oluşturacak ve Telekom’un %60ına da sâhip olacaktı. Buna tarih ve telli hat sayısı biçtik. Bunları %2 yanılmayla doğru tahmin etmişiz. Yuvarlak değil, küsuratlı rakamlar. Sonuçta dediğimiz zamanda TTNET şebekeye hâkim oldu, santraller de ufalarak “street cabinet”ler içerisine taşındı. Telli abone sayısı düştü. 2017’de sona eren bu öngörü belgesine uyan lider Telekom şirketi başı çekti. Sonra, büyük olasılık yenisi yazılmadığı veya kabul görmediği için devreye girmedi. Ortalık yabancıya kaldı.

AB


Avrupa Birliğine bakacak olursanız, bunlar “bölün de gel” telinden çalıyorlar. Bölünmediyse bile Telekom ihtiyacını doğru kestirmişiz. Şimdi karşı karşıya olduğumuz bu deprem, yer sarsıntısı değil. Bu pazarki depremden önce son şansınız, oy vermek. Oyunuzu doğru yönde kullanırsanız, deprem olmayacak, ertelenecek; depreme neden olacak birikimi de yok edeceksiniz. İş başa (size) düşüyor.

Böylece büyük olasılık mevcut yönetimin önce sözle ayırımcılık yaptığı ve hazırladığı bölünmeyi de engelleyebilirsiniz. Yoksa gidiş iyi değil. Siz, bankaların genel merkezlerinin “ufaktan” İstanbul’a taşınmasını rastlantı mı sandınız? Başkanlığı da İstanbul’daki köşklere taşıyacaklar. Bu Pazar, işte bunlara dur demenin medeni hareketini yapacaksınız. Ankara’nın ve hele İstanbul’un merkezi yönetime teslim edilmemesi bunun için çok önemli. Mevcut yönetim, neden sanıyorsunuz, İstanbul giderse Türkiye elden gider diyor?

Dünya

Kanımca dünyada gelecekte 3 devletler topluluğu olacak ABD (+Kanada?), AB ve Çin. Geri kalanı parçalanmış küçük devletçikler olacak Yugoslavya nasıl ufalandıysa öyle. Mevcut yönetimin, AB öyle istiyor, öyle olursa çok para veriyor diye bunu gazlayacağını düşünüyorum. Zaten Anadolu’ya yabancı (göçmen / sığınmacı) doldurmuş olmakla oranın altyapısı hazırlanmış durumda. Alınacak AB mali yardımlarıyla, yeni gümrük binaları yapılır. Mevcut yönetimin en başarılı olduğu icraat, inşaat değil mi zaten?

Gelelim Türkiye’nin elden gitmesine. Bunun mevcut yöneticilerin hiç umurunda olmadığını düşünüyorum. Yoksa neden kelle sayısı istesinler toplumdan? Söz gelişi, 300 tane bilim insanı, 2.000 tane mühendis isterlerdi. Yöneticilerimizin kafa yapısı, kelle sayısından ileri geçememiş durumda. İsterken belirttiler mi ne tıynette insan (çocuk sayısı) istediklerini? Hayır. Yalnızca kelle istediler. Bu mantıkla Türkiye elden gider. Hiç kuşkunuz olmasın: Zaten hoşlarına gitmeyen ve çenesini tutmayan bilim insanlarını da acımadan harcamıyorlar mı?

İki hafta sonra eğitimle bu işin altından nasıl kalkabileceğimizi, kaybettiğimiz 25 seneyi nasıl geri kazanabileceğimizi anlatacağım. Umarım seçim sonuçları düşündüğüm doğrultuda çıkar da rahat anlatırım.

Ali Akurgal

*Bu yazı, HBT Dergi 416. sayıda yayınlanmıştır.

Ali Akurgal