Yenilenebilir enerjiler küresel ısınmayı sınırlayabilecek mi?

Erdal Musoğlu Y
Yenilenebilir enerjiler küresel ısınmayı sınırlayabilecek mi?

2017, temiz enerjiler için Çin’in ve güneş enerjisinin başı çektiği yeni bir rekor yılı oldu. Ama, bütün tahminlerin de ötesinde ucuzlayan ve yaygınlaşan yenilenebilir enerjiler küresel ısınmayı sınırlamaya yeterli olacak mı?

Yöneticisinin Dr. Fatih Birol olması ile öğündüğümüz Uluslarası Enerji Ajansı (International Energy Agency - IEA) ‘Yenilenebilir Enerjiler 2017’ raporunu yayınladı. Güneş panelleri endüstrisinin öncülüğü ile, temiz enerjiler, 2016 da, küresel enerji üretim artışının üçde ikisini oluşturarak 165 GW güç sağladılar. İki yıl üst üste kırılan bu rekorun ana nedenleri Çin’deki güneş enerjisi üretimindeki patlama, fiyatlardaki büyük düşme ve enerji politikalarındaki değişiklikler oldu.

Güneş panelleri ile enerji üretim kapasitesi ilk kez diğer enerji kaynaklarındaki artışı geçerek ve %50 artarak 75 GW ı buldu ve bunun da yarısı Çin’de yer aldı. Bunun yanında, rüzgar ve güneş enerjilerinin toptan alım fiyatları da KW-saati 0,03 dolara (3 sent’e) kadar inerek, yeni doğal gaz ve kömür santrallarının ürettiği elektriğin toptan alım fiyatına denk ya da onun daha altında oldu.


2022 ufkunda temiz enerjileri parlak bir gelecek bekliyor

2017 yılından beş yıl ötesine bakıldığında, 2022 de küresel temiz enerji üretim kapasitesinin %43 artarak 912 GW’a ulaşması bekleniyor. Özellikle Çin ve Hindistan dev yatırımları ile bu gelişimin itici güçleri.

Panellerden üretilen güneş enerjisinin ise yeni bir çağa girerek, bu beş yıl içindeki artış hızı rüzgardan ve hidrolik kaynaklardan (barajlar ve HES’lerden) enerji artışını açık ara ile geçmesi bekleniyor. Her şey öyle hızlandı ki, Dr. Birol, Uluslararası Enerji Ajansının, güneşten üretilen elektrik enerjisinin 2016 dan 2017’ye artış tahminini %30 yükseltmek durumunda olduğunu açıkladı. Bunun nedeni de yine Çin’in bu konudaki atılımı.

Aynı eğilimin sürmesi durumunda 2022 için öngörüyü de %30 arttırarak 1150 GW olarak ele almak gerekiyor. Dünyanın temiz enerji üretim artışının %40'ını sağlayan Çin 2020 için öngördüğü hedefine şimdiden ulaşmış durumda. Ülke, ayrıca, hidroelektrik, biyoenerji, güneşle ısıtma ve elektrikli araçlar dallarında da dünya pazarlarının lideri. Çin, dünyanın güneş enerjisi tüketiminin %50 sini yaparken, Çinli firmalar da güneş paneli üretiminin %60'ını sağlıyorlar.

Gerek Çin’de gerek diğer ülkelerde bu gelişmelerin sürmesi ise, enerji politikalarının sürekli güncellenmesi, desteklerin sürmesi ve elektrik şebekelerinin dağıtık (distributed) yapıdaki temiz enerji kaynaklarına göre uyarlanmasına bağlı.

Ana aktörler Çin, ABD ve Hindistan

Önümüzdeki beş yılda bu üç ülke temiz enerji üretimindeki artışın üçte ikisini sağlayacak.

ABD, karadaki RES’ler (Rüzgâr Enerjisi Santralları ve GES’ler (Güneş Enerjisi Santralları) ile temiz enerjiler için ikinci büyük pazar. Öte yandan, federal vergi reformları, uluslararası ticaret ve enerji politikalarındaki belirsizlikler öngörülere de yansıyor. Hindistan ise, elektrik enerjisi altyapısı düzenlemeleri ve temiz enerji finansmanı politikaları ile, önümüzdeki beş yılda temiz enerji üretim kapasitesini iki katına çıkartarak, Avrupa Birliği’ni geçeceğe hatta ABD’ye yetişeceğe benziyor. Hindistan'ın bazı eyaletlerinde temiz enerji toptan alış fiyatları çok düşerek kömür santralları seviyesine indi bile!

Avrupa Birliği’nde önümüzdeki beş yıl için temiz enerji üretimi artışı bir önceki döneme göre %40 daha az olacağa benziyor. Bu da, elektrik enerjisi talebindeki azalma, kapasite fazlası ve alım fiyatlarındaki belirsizliklerden kaynaklanıyor.

Asya ve Afrika’nın gelişmekte olan ülkelerinde elektrik şebekeleri yetersiz olduğundan, bağımsız temiz enerji üretim tesisleri ve minik elektrik şebekeleri ön planda. Bunlar ise, 2022 ye kadar kapasitelerini üç kat arttırıp 3000 MW a çıkartarak 70 milyon insana elektrik enerjisi sağlayacaklar.

2022 de temiz enerjilerde dünya şampiyonu olması beklenen ülke ise, toplam enerji gereksiminin %70 ini rüzgar ve güneşten sağlayacak olan Danimarka.

Kömürden ve doğal gazdan ucuz!

Beş yıl sonra, 2022 de, yıllık küresel temiz elektrik enerjisi üretiminin %30 artıp 8000 terawatt-saati bularak, Çin, Hindistan ve Almanya’nın toplam yıllık enerji gereksinimlerine denk olması bekleniyor. Bu da, küresel temiz elektrik enerjisinin toplam elektrik enerjisi üretimine oranının 2016 ya göre %24 artarak, %30’a ulaşması anlamına geliyor.

Bu gelişmeler de, rüzgar ve güneş enerjilerinin toptan alım fiyatlarının KW-saatinin 0,03 dolara (3 sent’e) kadar inerek, doğal gaz ve kömür santrallarının ürettiği elektriğin toptan alım fiyatına denk ya da onun daha altında olmasına yol açıyor. Bunun sonucunda da, yeni doğal gaz ve özellikle de kömür santrallarının kurulmasının anlamı kalmıyor, eskilerin de hızla devre dışı kalması gerekiyor. Ülkemizin de enerji politikalarını bu yönde hızla gözden geçirmesi gerekiyor.

Önümüzdeki beş yılda rüzgar ve güneş enerjisi fiyatlarında %30 bulan bir düşüş yaşanacağı da öngörülüyor.

Ulaştırma ve ısınmada yenilenebilir enerjilerin kullanımı çok sınırlı kalıyor

Elektrikli araçların yaygınlaşmaları geciktikçe güneş ve rüzgar kaynaklı temiz enerjilerin ulaştırma sektöründe kullanımları da artamıyor. Bu dalda biyoyakıtlar önde gidiyorlar ama onların da çevreye etkileri tartışılmakta. Toplamda temiz enerjilerin payı 2022 de ulaştırmada %5 lerde, küresel enerji tüketiminin %40'ını kullanan ısınmada ise %11 de kalacağa benziyor.

Türkiye'de durum: Rüzgâr linyiti geçti

Ülkemizde de 2017 yılı temiz enerjiler açısından verimli geçti. Rüzgardan sağlanan elektrik enerjisi 2017’nin aralık ayında toplam enerji üretiminin %16’sını sağlayarak linyitten sağlanan enerjiyi geçti. 2017’nin ilk 11 ayında ülkede sağlanan toplam elektrik enerjisi kapasitesi 83 GW olurken, bunun 6.5 GW’ı rüzgardan, 2.2 GW’ı ise güneşten sağlandı. Güneş enerjisi kapasitesi bu dönemde 1.6 GW (%72) artarak rekor kırdı. Rüzgar ve güneş enerjilerinden sağlanan elektrik enerjisi böylece toplam enerjinin %10’una ulaştı. Bu sevindirici artış hızının yükselerek sürmesi yanında, tüm dünyada olduğu gibi nükleer enerji yatırımlarının durması, kömür santrallarının ise değil arttırılması, mevcutlarının da kapanması ülkemiz için zorunluluk. Bu gelişmeler küresel ısınmayı 1.5-2 derece santigrad ile sınırlamaya yetecek mi? Cevap ne yazık ki HAYIR! Günümüzde milyarlarca ton kömür, petrol ve doğal gazın yeraltından çıkartılarak yakılmaları atmosfere yılda 40 milyar ton karbon dioksit gazı yayıyor. Bu da, hepimizin günlük yaşamında izlediği gibi küresel ısınmaya, iklim değişikliğine ve doğal afetlere yol açıyor. Örneğin ben, bu yazıyı yazarken, uzun yıllardır gittiğim Fransız Alplerinde, ilk kez, haftalardır aralıksız yağan ve yüksekliği günde 2 metreyi bulan kar yağışı ve hızı bazen saatte 130 km’yi geçen fırtınalar altında, minik daireme kapanmış, balkondaki kuşları beslemekten fazla bir şeyler yapamıyor ve Başkan Trump gibi küresel ısınma inkarcılarını düşünüyorum...

Evet, bu yazıda özetlediğim temiz enerjilerdeki önemli artış da küresel ısınmayı gerektiğince hızlı biçimde sınırlamaya yetmeyecek. Karbon depolama teknolojileri de gelişiyor ama esas çözüm tüm insanlığın büyümeye ve tüketime dayalı ekonomik modelini radikal biçimde değiştirmesi. Doğal kaynakların tükenmesini ve pek çok canlı türünün yok olmasını önlemek de buna bağlı. Umalım ki geri dönülmez bir eşik aşılmadan insanlık bunu başarabilsin...

Erdal Musoğlu / [email protected]

Kaynaklar:
https://www.iea.org/publications/renewables2017/
http://e360.yale.edu/features/how_far_can_technology_go_to_stave_off_climate_change
http://yesilekonomi.com

Bu yazı HBT'nin 97. sayısında yayınlanmıştır.

Erdal Musoğlu