Jacques Monod: Rastlantı ve gereklilik

Erdal Musoğlu Y
Jacques Monod: Rastlantı ve gereklilik

Bu zor karantina günlerinde hepimiz Covid-19 la kalkıp, onunla yatarken, çareyi de bilimden özellikle yaşam bilimlerinden bekliyoruz. Bu yazımızda moleküler biyolojinin ve biyoteknolojinin temellerini atan Nobel’li büyük bilim insanı Jacques Monod’nun yaşamı ve eserlerinden söz edecek ve onlardan dersler çıkaracağız. Viruslerle savaşımda ona çok şey borçluyuz.

Geçenlerde çok severek ve bilgilenerek okuduğum bir kitap ‘Cesur Dahiler’ adı ile Türkçeye çevrildi. İngilizce orijinal adı Brave Genius. Kitabın konusu iki Nobel’li Fransız, Albert Camus ile Jacques Monod’nun (Jak Mono okunuyor) yaşamları ve dostlukları.

Bu iki olağanüstü insanın benim hiç bilmediğim yönleri ise İkinci Dünya Savaşı’nda, Fransa, 1939’dan 1945 yılına kadar Alman işgali altında iken, Fransız direniş hareketinde oynadıkları önemli rollerdi. Kitap bu nedenle onları ‘Brave’ yani ‘yiğit’ olarak niteliyor. Ayrıca, her ikisi de, tüm bu olağanüstü koşullara karşın edebi ve bilimsel çalışmalarını sürdürmeyi de başarmışlar.


Direnişçi Monod

1939’da İkinci Dünya Savaşı başladığında 29 yaşında olan Jacques Monod, kısa sürede, direnişin ve gizli Fransa ordusunun kilit elemalarından biri oldu. İşgale direnmek ve Normandiya çıkartmasını hazırlamak için, yaşamını hiçe sayarak, paraşütle silah indirimi, demiryollarının bombalanması, Alman işgal güçlerinin mesajlarının ele geçirilmesi gibi operasyonları yönetti. Ekteki fotoğraf gizli Fransız güçlerinin Komutan Monod’ya verdiği kimlik kartıdır.

Monod, yalnızca bir biyolog değil yetenekli ve değerli bir müzisyendi de. Çocukluğu ve gençliğini geçirdiği Fransanın Cannes şehrinde, çevresi onun için, bu çocuk büyüyünce ya Pasteur olacak ya da Beethoven diyordu! Fransız direnişindeki önemli sorumululukları nedeni ile kurucusu ve yöneticisi olduğu ‘La Cantate’ adlı korosundan ayrılmak zorunla kaldığında Paris müzik dünyası yas içerinde kalmıştı.

Jacques Monod, savaş sonrasında da, Pasteur Enstitüsü’nde sürdürdüğü bilimsel çalışmalarının yanında, bireylerin özgürlüğü, bilimin politika ve doktrinlerden bağımsızlığı ve Paris Üniversitesi ile Fransız Kolejindeki bir profesör olarak, Mayıs 1968 öğrenci hareketleri sırasındaki tutumu ile ön plana çıkıyor.

Monod, Mayıs 68 kalkışmasında hep öğrencilerle birlikte, yürüyüşlerde onlarla kol kola. Yaralıları tedaviye götürürken, gece sınıflarda nöbet tutulurken hep orada. Üniversite ve bilim konseylerinde onları savunurken de...

Meslek yaşamı ve araştırmaları

Monod’nun doktora çalışması, bakterilerin şeker karışımlarını kullanış biçimleri ile ilgili idi. Bu çalışma ve devamı, bakterilerin fizyolojisi ve genel olarak hücrelerin yapı ve işlevleri konusunda önemli gelişmeler sağladı ve bakteri kültürlerinin gelişiminin teorisini oluşturdu. Ürettiği Monod denklemi halen kullanımdadır.

Jacques Monod ve 1965 de tıp/fizyoloji Nobel’ini paylaştığı meslekdaşı François Jacob, E. coli bakterisinden hareketle, tüm organizmaların temel hücre düzenlemesi (regulation) kavramını buldular. Monod enzimoloji dalına da önemli katkılarda bulundu ve RNA molekülünün yapı ve işlevleri konusunda çığır açıcı çalışmalar yaptı. Enzimlerin regülasyonu konusunda 1965 yılında yayınladığı makale dünyada en çok atıf alan makaleler arasındadır.

Jacques Monod ile François Jacob, genlerin, enzim biyosentezini yönlendirerek hücre metabolizmasını nasıl düzenlediklerini ortaya çıkarmışlardır. Hücredeki DNA’nın gen diziliminin tümleyicisi (complementary) dizilime sahip olan mesajcı ribonülkleik asidin (mRNA) varlığını da ilk onlar önermişlerdir. RNA sentezini düzenleyen gen gruplarının varlığını ve diğer genlerin işlevlerini de onların kontrol ettiklerini yine bu iki bilim insanı doğru olarak varsaymışlardır.

Monod, genetik programın yaşamı ve canlıların gelişimini yönlendirdiği fikrini yaygınlaştıran bilim insanları arasında da en önde gelenlerdendir.

Nobel Armağanı

Jacques Monod 1965 yılında tıp/fizyoloji Nobel’ini, genetik alanındaki çalışmaları için, Pasteur Enstitüsü’nden meslekdaşları François Jacob ve André Lwoff ile birlikte aldı. Armağanın açıklaması büyük bilim adamının mesleki yaşamı ve başarılarını şöyle özetliyor:

“Bir organizmanın hücrelerindeki biyokimyasal süreçler DNA moleküllerinin içerisindeki genler tarafından düzenlenir. Jacques Monod ve François Jacob, proteinlerin oluşumu sırasında genetik enformasyonun RNA adı verilen mesajcı bir madde aracılığı ile dönüştürüldüğünü kanıtladılar. Değişik hücre türlerinin farklı zamanlarda farklı biçimde çalışmaları da genler tarafından düzenlenir. İki bilim adamı, 1960 lı yıllarda, genlerin nasıl ifade edildiği ya da baskılandığını belirleyen karmaşık ve kendi kendini düzenleyen süreçleri belirlediler.”

‘Rastlantı ve Gereklilik’, bir başyapıt

Ben, Jacques Monod’yu, 1970 li yıllarda ‘Le Hazard et la Nécessité’ (Rastlantı ve Gereklilik) adlı kitabını okuduğumda tanıdım. Kitabın alt başlığı ‘Modern biyolojinin doğal felsefesi üzerine bir deneme’ idi. Monod, bu kitabı, çalışmalarını ve düşüncelerini geniş kitlelere anlatmak ve önemli mesajlar vermek amacı ile yazmıştı. Günümüzde bir klasik olan kitap büyük ilgi çekti ve birçok dile çevrildi. Prof. Monod bir bilim felsefecisi olarak da ünlendi.

Kitapta, Monod, moleküler biyoloji ve genetik kodların teorisi alanındaki çalışmalar ve buluşları değerlendirir ve şu sonuçlara varır:

1. Biyoloji, yaşamın rastlantının ürünü olduğunu ve önceden tasarlanmış olmadığını kanıtlamıştır.

2. Bu son varsayıma dayalı inanç sistemlerinin savunulmaları artık olanaksızdır.

3. Bu gelenekçi inançlara dayalı etik ve değer sistemleri temelsizdir ve modern toplumlarda dayanılmaz ikilemler yaratırlar.

4. Nasıl yaşayacakları ve davranacaklarına insanların kendileri karar vermeliler. İnsan potansiyelini geliştirmeye en büyük hizmeti, bilgi, yaratıcılık ve özgürlüğe en yüksek değeri veren toplumlar sağlayacaktır.

Günümüzde ve özellikle de yaşadığımız Covid-19 salgını döneminde, Jacques Monod’nun bu son öngörüsünün ne kadar yerinde olduğunu salgınla savaşımda en başarılı toplumların hangileri olduğuna baktığımızda görüyoruz.

Erdal Musoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 213. sayısında yayınlanmıştır.

Erdal Musoğlu