10 bin yıl çalışacak saat

Edip Emil Öymen
10 bin yıl çalışacak saat

Bir dağın içine, on bin yıl çalışacak bir saat inşa ediliyor. Adı: Uzun Şimdi Saati. ABD’de El Paso/Texas’a en az 200 km uzakta, yayladan 600 metre yüksekte Diablo Dağı’nın içine delinen bir kuyuda: 150 metre yüksek bir yapı olacak. Böylesine tuhaf ve pahalı (fatura şimdilik 42 milyon dolar) bir girişimin vizyonu; bize galaksiler, öte-güneşler, paralel evrenler kadar uzak. Ama dünyanın bir yerinde, vizyoner, yenilikçi, buluşçu zihinlerin neleri nasıl niçin tasarladığını, ürettiğini göstermesi bakımından ibret verici: Dört Sanayi Devrimi de vizyoner, yenilikçi, buluşçu zihinlerin eserleriydi hep. Bu özellik bugün, geometrik bir hızla artarak sürüyor. İnternet yokken, bilgisayar-modem bağlantısıyla ABD’de bilgi-belge alışverişini sağlayan bir platform yaratan Stewart Brand’in şu sözü, aslında bize söylenmiş: “Eğer modern teknoloji silindiri senin üzerine doğru geliyorsa, ve sen o silindirin üzerinde değilsen, yere yapışırsın.”

Uzun Şimdi Kavramı

Stewart Brand, 1968’de yayınlamaya başladığı Dünyanın Bütün Bilgisi (Whole Earth Catalogue) adlı dergisine topladığı düşünür, bilimci, tasarımcılarla bir tür Google yarattı.   Derginin kapsama alanı, iddiaları, çözüm önerileri o kadar yenilikçiydi ki sadece ABD’de değil, İngilizce konuşulan ülkelerde de etkisi yoğun oldu. 2002’ye kadar yayınlandı. Geçen 13 Ekim’de 50’inci yılı kutlandı... Brand ve arkadaşları, 1996’da Uzun Şimdi (The Long Now) adlı vakfı kurdular. Anlatılmak istenilen: Uygarlığın 10 bin yıl önce başladığını biliyoruz. Çatalhöyük (ve şimdi Göbeklitepe), Fransa’da Lascaux mağarası gibi birçok yerdeki kalıntılar on bin yıl öncesine işaret ediyor. Ya bundan on bin yıl sonrası için biz, gelecek kuşaklara ne bırakacağız?


Yelkovan yılda bir tık

Saat projesinin ana fikri bu vakıftan kaynaklandı. Projenin tasarımı, uygulaması vakfın eş-başkanı, öncü buluşçu mühendis Danny Hillis’e ait. Faturayı ise, Texas’daki o dağda bir uzay limanı (Blue Origin Projesi) kurmayı planlayan, “dağın sahibi” Jeff Bezos (Amazon) ödüyor. Burada yapılacak saatle ilgili her bilgi çok ilginç: Yelkovanı yılda bir kez, bir tık atacak. Akrebi 100 yılda bir atacak. Dağın yüzeyindeki gündüz-gece sıcaklık farkının yaratacağı termal enerji, saatin işlemesini sağlayacak: Metal çubuklarla saatin işletim mekanizmasına ayarlandı. Her yıl, saatin çanları o özel an için bestelenmiş bir melodi çalacak. Çağdaş müzik sanatçısı Brian Eno, çanların her yıl farklı bir melodi çalmasını sağlayacak bir algoritma hazırladı. Öyle ki, her biri 450 kilo ağırlıkta, 2 buçuk metre çapında 20 tane çark, bu “benzersiz” melodileri çalacak şekilde tasarlandı.

Kayadan basamak kesen robot

Saatin parçaları, Los Angeles ve Seattle’da milimetrik hesapla üretiliyor. San Fransisco’da teknik güvenlik kalite analizi yapıldıktan sonra Texas’a gönderiliyor. Saat, kule inşaatı gibi tabandan tavana doğru çok yavaş inşa ediliyor. Ne zaman biteceği belirsiz. Bittiği zaman bitecek. Zaten kuyunun taş basamaklarını, özel yapım bir taş kesme robotu kayayı kesip, oyarak yapıyor: Her gün 1-2 basamak... Paslanmaya çözüm de düşünüldü: Dağın o kısmındaki iç sıcaklık 12 derecede sabit. Bölgenin çölümsü kuruluğu, saatin karanlıkta çalışacak olması hepsi artı puan. Saatin adeta hareket etmeyen (ama eden) parçalarında metal uyuşmazlığı, paslanma, yıpranmaya karşı buralarda taş ve yüksek teknolojik seramik kullanıldı. Modern seramik, elmas kadar sert ve dayanıklı yapılabiliyor... Saatin dağın tepesinde yeryüzüne açıldığı yerde, saati korumak için safirden bir kubbe tasarlandı. Saatin, dışardan görülebilecek tek yeri bu kubbe. Burada aynı zamanda, saatin işlemesini sağlayacak termal enerjinin, kuyudaki mekanizmaya kadar inmesini sağlayacak bir prizma olacak. Öğle güneşi kuyunun (saatin) tepesine geldiğinde bu prizma, güneşin sıcaklığını kuyudan içeriye gönderecek. Böylece, dünyamıza hayat veren güneş, 10 bin yıl çalışması hayal edilen bu saate de hayat vermiş olacak. - Çok ayrıntı için: http://longnow.org/clock/

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 19.10.2018 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı

Edip Emil Öymen