AB’nin hızlı tren hattı İstanbul’a ulaşacak

Edip Emil Öymen
AB’nin hızlı tren hattı İstanbul’a ulaşacak

İstanbul’u (daha doğrusu Halkalı’yı) Edirne’ye, oradan Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya bağlayacak 153 kilometrelik hızlı tren hattı nihayet yapılacak. İtalya’nın en büyük şirketlerinden Salini Impreglio %50.01 hisseyle, Kolin İnşaat’la birlikte 530 milyon Euro’ya çift hat döşeyecek. Proje, Avrupa Birliği’nin Kuzey Batı Avrupa’yı Güney Doğu Avrupa’ya bağlayacak olan Orient/East-Med Koridoru Projesi’nin son ayağı. 1880’lerdeki Orient Ekspres Hattı’nın, 21. yüzyıl versiyonu: Almanya’nın üç büyük limanı Rostock, Hamburg ve Bremerhaven’den başlayarak, bütün Avrupa’yı kat ediyor, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’de son buluyor.

Bu proje, Avrupa Birliği’nin TEN-T adlı, Avrupa’yı 9 büyük proje ile “hızlı tren hatları” ile örme girişiminin sadece bir tanesi. Trans-European Transport Network, örneğin Baltık’ı Adriyatik’e, İspanya’yı Orta Avrupa’ya, Portekiz’i Almanya’ya, İskandinavya’yı Akdeniz’e bağlamayı öngörüyor. Bulgaristan’da Türkiye sınırına yakın Svilengrad’a kadar yapılan yeni hızlı tren hattı, Meriç Nehri’ne kurulan yeni köprüyle Türkiye’ye geçecek. Oradan itibaren hat, Halkalı’ya kadar döşenecek. Ama Halkalı’dan Sirkeci’ye kadar da uzayacak mı, bunu ancak “bilenler” biliyor. Sirkeci garı 2013’ten beri tren seferlerine kapalı. İstasyona “başka işlevler” yüklendi: Kermes ve mezat (açık artırma) yapılıyor. Pazar yeri tarzında açılan küçük tezgahlarda gıda maddeleri, öte beri satılıyor. Sosyal medya üzerinden ürün satışı yapan girişimcileri müşterileriyle bir araya getiren LikeFest İstanbul 2016-17’de burada açıldı. Binada restorasyon da sürüyor.

Orient Ekspres’e makyaj


Orient/East-Med’e dair gelişmeler, tam da Fransız Devlet Demiryolları’nın (SNCF) Polonya ile Beyaz Rusya sınırında bir depoda hurda halinde duran “ünlü” Orient Ekspres’in 16 vagonunu 2011’de bulup, 7 yıl süren bir arkeolojik onarımdan geçirip, Paris’te sergilemeye başladığı sıraya rastlıyor. Orient Ekspres’in 9 adet yataklı, 4 adet “salonlu” yolcu vagonu nasıl olup da Polonya’nın bu ücra noktasına gitmiş, henüz bunun öyküsü yayınlanmadı. Ama SNCF bu vagonları “bulup”, 1900’lerdeki bütün tasarım ve ince ayar dekorasyon planlarına uygun olarak 15 milyon 600 bin dolara yepyeni hale getirdi. İçleri yeniden döşendi. Aslına uygun mobilyalarla donatıldı. Ama bu işler gizlilik içinde yapıldı. Vagonlar pırıl hale getirildikten sonra durum kamuoyuna açıklandı.

1900’ler demiryolu teknolojisine göre yapılmış vagonlar, her halde hızlı bir trene uygun olmayacaktır. Ama bir “yavaş trende” pekala kullanılabilir. Her şeyin hızlısından bıkan, seyahati yavaş ve sindirerek yapmak isteyen, bunun için “çok para vermeye hazır” varlıklı bir kitle hep vardı, şimdi sayıları daha arttı. Orient Ekspres’in “eski” yeni vagonları böyle bir Yavaş Turizm için ideal görünüyor: Vagonlar şimdilik, Paris’te Doğu Yönü trenlerinin kalktığı Gare de l'Est’te bir peronda sergilenmeye başlandı.

Efsane tren yaşıyor

Orient Ekspres, Türkçe’de kısaca Vagon-Li denilen Compagnie Internationale des Wagons-Lits (CWIL) şirketi tarafından ilk kez 17 Mayıs 1883’te Paris’ten İstanbul’a doğru yola çıkan lüks bir yataklı trendi. 1888’den itibaren İstanbul ile Avrupa arasında doğrudan tren hattı nihayet kurulunca Orient Ekspres, aktarmasız seferleriyle İstanbul’a daha kolay ve daha hızlı ulaşmaya başladı. Yıllar içinde Londra, Berlin gibi büyük şehirlerden de kalkarak, Orta Avrupa’da buluşan Orient Ekspres’lerin varış adresi İstanbul ve Atina’ydı. Ama Orient Ekspres denildiği zaman akla esas gelen şehir Atina değil, hep İstanbul oldu. Sirkeci İstasyonu, Orient Ekspres’in İstanbul’a düzenli seferleriyle birlikte ancak 3 Kasım 1890’da açılabildi. Dönemin en romantik, en gizemli, en lüks tren yolculuğu (aradaki iki Büyük Savaşı saymazsak) yüzyıla yakın sürdü. Edebiyatçılara ilham kaynağı oldu: İngiliz romancı Agatha Christie’nin “Şark Ekspresi’nde Cinayet”, Bram Stoker’in "Dracula", Ian Fleming’in James Bond karakterini canlandırdığı “Rusya’dan Sevgilerle” roman ve filmlerinde arka planda hep Orient Ekspres vardı.

22 Mayıs 1977’de İstanbul’dan Paris’e yola çıkan Orient Ekspres son seferini yaptı. Ama Orient Ekspres ismi ölmedi. Tam aksine, SNCF isim hakkının kullanımını 1980’lerde Amerikalı girişimci James Sherwood’a verdi. O da Londra-Venedik arasında sefer yapacak “yeni” bir Orient Ekspres yarattı. Adı “Venice Simplon Orient Express” oldu. Buradaki “Simplon”, İsviçre’de dinamitle, kazma-kürekle 1906’da  açılan mühendislik harikası Simplon Tüneli hattını kullanmasından geliyor. Bu tren yılda tek bir kez Paris-İstanbul seferi de yapıyor. Ama trenin, İstanbul’daki son durağı 2013’ten beri, Halkalı. Yolcular, oradan otobüsle şehre, kalacakları otele taşınıyor. [Tren, son seferini Eylül 2018’de yaptı].

Sherwood’un girişimi zaman içinde büyüdü büyüdü Belmond adıyla bir lüks turizm grubuna dönüştü. Ve, gel zaman git zaman, Belmond’u da Fransız süper lüks tüketim grubu LVMH (Louis Vuitton Moët Hennessy) 2018’in sonunda 3 milyar 200 milyon Euro’ya satın aldı. Belmond’un her biri diğerinden lüks 35 oteli (Venedik’teki Cipriani dahil), nehir gemileri, Botswana’da safari kampları, 22 ülkedeki restoranları ve Venedik Orient Ekspres LVMH’nin oldu.

LVMH, Deloitte tarafından her yıl yayınlanan “Lüks Tüketimin Küresel Güçleri” (Global Powers of Luxury Goods) 2019 Raporu’nda yine birinci sırada. https://bit.ly/2quT1RV

Sadece bu tek cümle dahi bu grubun, Orient Ekspres’in yeni sahibi olarak trenin lüksünü nasıl daha da artıracağını göstermeye yeter. Lüks isteyen çok varlıklı bir kısım turist, Edirne-Halkalı demiryolu hızlı trene uygun olarak yapıldığında, Halkalı’da değil, Sirkeci’de inmek isteyecektir: Tıpkı 1883-1977 yıllarında İstanbul’a gelen Orient Ekspres yolcuları gibi.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 31.05.2019 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen