Sanal gerçeklik, Venedik Festivali’nde

Edip Emil Öymen
Sanal gerçeklik, Venedik Festivali’nde

Bu yılki Venedik Film Festivali’nde sanal gerçeklik formatında çekilmiş filmler de yarışacak. Bu tek cümle, aslında bir paragraf söylüyor: Bizim, adına sanal gerçeklik (VR=Virtual reality) dediğimiz şey, varsayılan gerçeklik, sanatın bir ifade tarzı olarak kabul edildi. Bu kabulleniş, ne kadar kısa zamanda oldu hem de: Şu sırada VR denildiğinde öne çıkan marka Oculus Rift, henüz 2012’de “sanal gerçekliği herkese sunacak başlık” fikrini kitle fonlamasına açar açmaz 2.5 milyon dolar topladı bu projesine. Oculus VR’ın potansiyelini gören Facebook, şirketi 2014’te 2 milyar dolara satın aldı. Üç yıl içinde VR adlı bu “yeni” görme biçimi, Venedik Film Festivali’nde film yarıştıracak bir teknoloji ve sanat düzeyine geldi. Ve, bu daha başlangıç... Daha nelere tanık olacağız. Tanıklık süremiz, ha bire kısalacak. VR başlıklarının boyutu küçülecek. Kafaya geçirilen tuhaf kutular yerine, “akıllı gözlük” boyutuna inecek. Hatta, sadece göz merceğine takılacak lenslere dönüşecek.

Yakın akrabalar: AR ve VR

Konuya tanıdık olmayan okurlarımız için burada bir parantez zorunlu: Artırılmış gerçeklik (AR=Augmented reality), bir ekrana gelen görüntünün sesli veya yazılı bilgiyle, grafikle, şekille zenginleştirilmesi. Örneğin, turistik bir seyahate çıkmadan önce cep telinize, gideceğiniz yerin turistik özelliklerine dair bir AR uygulaması indirirsiniz. Gittiğiniz yerde, gördüğünüz tarihi bir binaya cep teli tuttuğunuzda oraya dair bilgi ekrana otomatik çıkar. Görsele bilgi katan, gerçeği artıran bir yenilik.


VR ise farklı. Başa takılan, kutu gibi bir aygıt, gözleri örter. İçinde, yan yana iki ekranı var bu kutumsu gözlüğün: İkiz ekran, “ekranda” görüneni insana öyle bir gösterir ki, o an, o saniye, sizin “gerçeğiniz” o gördüğünüz olur. Aslında iki boyutlu bir görüntüyü üç boyutlu bir derinlik illüzyonuyla “görürsünüz”. Bu görüntü, aynı özneyi iki farklı, ama benzeşen açıdan gösteren iki resmin bir araya getirilmiş hali olduğundan, beyin bunu tek görüntü olarak algılar, ama aldanarak...

Sinema perdesiz film

Festivalde geçen yıl, VR formatında çekilmiş kısa filmler gösterilmişti. Ama bu yıl, ilk kez yarışma yapılacak. 22 film katılıyor. Aralarında, en dikkat çekecek olanı “Grönland Eriyor” başlıklı, ABD kamu yayıncılığının yüz akı BostonWGBH/Frontline&Nova araştırmacı medya ekibinin filmi olacak. Buna ek olarak, Michael Jackson’ın Thriller (1983) videosunun yeni yapılmış VR versiyonu ve “bunu nasıl yaptık” belgeseli yarışma dışı gösterilecek.

Seyirciler, bu filmleri “görmek” için başlarına VR kaskı takacaklar tabii ki! Oturdukları koltuklar, 360 derece dönecek şekilde yapılmış. Çünkü görüntü 360 derece görüş alanı sağlıyor. Önünüzde olmayan bir şeyi “görmek” için o yöne “dönmeniz” gerekiyor. Yani, VR filmleri düz ekrana bakarak izlenemiyor. Bu yeni teknolojiyle, sinemanın tanımı değişmeye başlayacak. Nasıl ki eskiden video kaset yoktu, sonra var oldu, sonra yerini CD aldı, sonra o da yok oluyor? Şimdi de sinema, VR ile bambaşka bir ifade biçimi kazanacak. Hollywood’un büyük bütçeli gürültülü filmleri VR’a gayet  uyar. Ama esas, yenilikçi ve kavramsal sanat için VR yepyeni bir medya olacak.

Veba adasında festival

30 Ağustos – 9 Eylül arasında 74’üncüsü yapılacak olan Venedik Film Festivali’nde, Venedik Lagünü’ndeki (sığ körfez) Lazzaretto Vecchio adası VR Festivali’ne ayrıldı. Adanın sıra dışı bir tarihsel özelliği var: 1400’lerde veba benzeri hastalıkların Venedik’e bulaşmasını önlemek amacıyla gemilerin 40 gün karantinaya alındığı bir ada burası (İtalyanca quaranta=40). 1400’de kullanılmaya başlanmış. Sonra üzerine 1423’te devasa bir hastane inşa edilmiş. 200 yıl kullanılmış. Halen binalar boş, ama hepsi ayakta. Venedik’in Kadıköy’ü olan Lido Adası’nın hemen yanında. Film festivali zaten Lido’da düzenleniyor. İşin VR kısmı için karşıdaki Vecchio’ya geçilecek. Şu sırada Venedik Bienali de sürdüğü için film festivalinin hele bu seneki yenilikçi girişimi, bienal turizmi için ballı kaymak olacak.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 11.08.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen