Londra’nın “merkezi” diye tanımlanan, ama merkezin sadece bir kısmını kapsayan “araç girdi” bölgesine günlük giriş ücreti olan 11.5 Sterlin üzerine 10 Sterlin daha zam geliyor. Artış, bizim paramızla 50 TL sayılır. Zam, Ekim'de başlayacak. Böylece, bir özel aracın bu tanımlı bölgeye girmesi, tek bir seferde sürücüye 21.5 Sterline mal olacak. Bizim paramızla 125 lirayı aşıyor. Taksiler bu ücreti ödemeyecek.
Söz konusu bölgenin taa merkezine kadar girmeyip, bir kenarından girip öbür kenarından çıkmak için de bu ücret ödeniyor. Bizim de uyguladığımız, aracın ön camına yapışık cihazla, araç girdi bölgesinin cihazı göz göze gelip, hesabınızdan bu parayı hop çekiyor.
Hava kirliliğini azaltmak
Bu bölgeye giriş zammı 8 Nisan 2019’dan itibaren daha da artacak. Nedeni: Dizel kullanmayı caydırmak, trafiği seyreltmek, şehirde hava kirliliğini azaltmak.
Belediye Başkanı, Londra’nın 2003’ten beri uygulanan araç girdi bölgesinin adını 2019’dan itibaren Ultra Düşük Emisyon Bölgesi olarak değiştirecek. Bize, uzay kadar uzak bu isimle amaçlanan hedef, egzozlardan çıkan zararlı gazları olabildiğince düşük düzeye indirmek. Egzoz gazı gözle görülmüyor diye, “yok” değil.
Dizel yakın yıllara kadar kraldı: Gemileri, otomobilleri, tankları ve trenleri ucuza ve hızla yürütüyordu. Ama kısa sürede istenmeyen yakıt oldu. Elektrikli otomobiller yollara çıkmaya başlamışken, dizel, kömür kadar eski bir 19’uncu yüzyıl antikası artık.
Yürüme ve bisiklet çarı
İleri teknoloji ve bilgi toplumları, daha da ilerlemek için yenilikçi kamu görevi tanımları uyduruyorlar: Örneğin New York’ta kamu taşımacılığından sorumlu MTA Kurumu’nun başına atanan genel müdürün yetkileri o kadar genişletilmişti ki kendisine “Çar” denilmeye başlandı. Sonradan, bütün şehrin (daha doğrusu en çok trafik sorunu olan Manhattan’ın) ulaşım sorunlarını çözmek üzere atanan Janette Sadık-Khan da “Ulaşım Çarı” unvanıyla tanındı. Londra Belediye Başkanı da Nike’ın Küresel Ortaklıklar Yöneticisi Will Norman’ı “Yürüme ve Bisiklet Çarı” olarak atadı. Yönetişim, katılımcılık, çoğulculuk gibi bize fazla uzak kavramları gündelik yaşamına kaydetmiş ileri bilgi toplumları, sorunları çözmek için hiyerarşiye, mevzuata değil, uygulamaya odaklanıyor.
Londra nasıl yaptı?
Belediye, 2002’de tanımladığı bölgeye “C” adını verdi. İngilizce “congestion=trafik sıkışıklığı” anlamına. Birinci amaç, trafik yoğunluğunu azaltmaktı. İkinci amaç, hava kirliliğini azaltmaktı. Nitekim, elektrikli otomobiller araç girdi ücreti ödemeyecekti. Geri kalanların (taksi, otobüs, ambülans dışında) gündelik ücreti 5 Sterlin olacaktı. Ödeme için abone sistemiyle, internet üzerinden, cep telefonuyla, kredi kartıyla, bankamatikten ödeme kolaylığı sağlandı. Araç girdi parasını gece 10’a kadar ödemeyenlerden ceza alındı. O bölgede yaşayanlara indirim yapıldı. 17 Şubat 2003’ten itibaren uygulama başladı.
Belediye elde ettiği gelirden, trafiğin ve hava kirliliğinin azalmasından o kadar memnun oldu ki, paralı bölgeyi 2007’de genişletti. Ama protestolar üzerine genişlemeyi 2011’de iptal etti. 2005’te C Bölgesi’ne giriş ücretini 5 Sterlin’den 7’ye çıkartmıştı. O zamanın kuruna göre 20 TL kadar. Şimdi ücret 11.5 Sterlin (60 TL kadar). Ve zamlanacak. Hem de çok...
Ve sırada akıllı sokak
Londra’nın en işlek, en turistik alışveriş, eğlence, yeme içme semti West End’de bir sokak (Bilenler için: Bird Street), fütüristik bir altyapı yenilemesiyle “akıllı sokak” yapılacak. Tamamen yayalara açılacak. Yere döşenecek duyargalı malzemeyle, adımları elektriğe dönüştürecek. Sokağın aydınlatmasını bu sağlayacak. Sokakta kullanılacak badana-boya, havayı temizleyen cinsten olacak. Sokaktaki dükkan ve mağazaların çoğu “kondu-kalktı” (pop-up) olacak: Çabucak kurulan, kısa süre hizmet veren, hemen yok olan dükkanlar. Yerini yenisi, daha farklı konsept, tasarım, ürünle alacak. Bu sokaktaki uygulama, şehrin en yüksek ciro üretim merkezi West End’i daha da cazip hale getirmek için kurulan New West End Company’nin sorumluluğunda. Akıllı Belediye, akıllı özel sektörle el ele.
Edip Emil Öymen
*Bu yazı 05.05.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı