Çin üniversiteleri birinci sınıf olmayı hedefliyor

Lale Akarun
Çin üniversiteleri birinci sınıf olmayı hedefliyor

Geçen yazımda Çin’in akademik etik ihlalleri ile nasıl mücadele ettiğinden örnek vermek için, Çin yüksek eğitim sistemi hakkında biraz okudum. 1966-76 yılları arasında Çin, kültür devrimi adı verilen felaket sırasında tüm üniversitelerini kapatmış; hocalarını ve öğrencilerini kırsal kesimde çalışma kamplarına sürmüş. Kültür devriminden vaz geçtikten sonra, nüfusta %1’lere düşen yüksek öğrenimli sayısını artırmak için çok sayıda üniversite açmış. Şu anda Çin’de 3000’e yakın üniversite, ve 30 milyon üniversite öğrencisi var. Gençliğinin %50’si üniversite eğitimi alıyor. Hedefi, üniversite eğitiminde dünya lideri olmak.

Çin ile Türkiye’yi karşılaştırabilir miyiz? Çin dünyanın ikinci en büyük ekonomisi ama yaşam standartları Türkiye ile benzer. Asgari ücret aşağı yukarı aynı. Bunun sebebi basitçe şu olabilir: Gayri safi yurt içi hasılası yaklaşık 18 katımız ama nüfusu da 17 katımız. Öte yandan onlar 30 milyon gence üniversite eğitimi veriyor; biz ise 8 milyon gence. Yani onların üniversite öğrencisi sayısı bizim 17 katımız değil 4 katımızdan az. Bu nasıl oluyor? Onların nüfusu yaşlanıyor; genç sayısı az.

Öğrenci başına 6800’e 600 $


Öte yandan biz de herkesi üniversite mezunu yapma hedefinde işin ucunu biraz kaçırmış gibiyiz. Harcadığımız paraları karşılaştıralım: Çin’in üniversite eğitimine ayırdığı toplam bütçe 205 milyar dolar. 2020 yılı Türkiye bütçesinde 128 devlet üniversitesine ayrılan toplam bütçe 36 milyar TL, yani 4,7 milyar dolar. Onlar 205 milyar dolara 30 milyon öğrenciye eğitim veriyor; biz 4.7 milyar dolara 8 milyon öğrenciye. Onlar öğrenci başına 6800 dolar gibi bir para harcıyor; biz 600 dolar gibi bir para harcıyoruz. Onlar eğitime bizim 10 katımızdan fazla kaynak ayırıyor.

Bir de Çin’in bu parayı ne şekilde harcadığına bakalım: Çin, 20. Yüzyılın sonlarına doğru, üniversitelerinin en iyilerini ayırıp, dünyanın en iyileri olmaları için özel programlarla desteklemeye karar vermiş. Bu üniversitelerin bütçelerini artırmışlar, onlara yeni araştırma merkezleri, altyapı destekleri vermişler, uluslararası konferanslar düzenlemeleri, yurtdışı konferanslara katılmaları, dünya çapında araştırmacıları çekmeleri için destekler vermişler.

150 milyon $, 4,5 milyar $’a karşı

Sonuç: Şu anda uluslararası sıralamalarda ilk 100’de 10-12 Çin üniversitesi var. En yukarıdaki Çin Üniversitesi olan Tsinghua Üniversitesi’nin bütçesi 4.5 milyar dolar. Türkiye’nin toplam üniversite bütçesi kadar. İlk 20 üniversitenin bütçeleri toplamı 36.6 milyar dolar. Ortalamada üniversite başına 1.8 milyar dolar..

Türkiye’de en iyi üniversitelerin 2020 bütçelerine bakalım: Öğrenci sayısı görece çok olan Hacettepe Üniversitesine 150 milyon dolar, ODTÜ’ye 100 milyon dolar, Boğaziçi Üniversitesi’ne 50 milyon dolar. Elit Çin üniversiteleri ortalama 1.8 milyar dolar; elit Türk üniversiteleri ortalama 100 milyon dolar.

Türkiye’de çok iyi, köklü üniversiteler var. 15- 20 katı az kaynaklarla dünya çapında işler yapıyorlar; dünyanın en iyi üniversiteleri listelerine giriyorlar. Ancak bu ligde başarılı olmak için ayırmamız gereken kaynakları ayırmıyoruz. Böyle bir kaynağımız yok; var olanı da akılcı kullanmıyoruz. Herkesi üniversite mezunu yapmak, her ile üniversite açmak hedefi ile toplam pastayı büyütmeden gittikçe pastadan daha çok dilim çıkarmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak, eğitim kalitesi düşüyor; en iyi üniversitelerimiz can çekişiyor.

Kaynaklarımız az olduğu için mi eğitime kaynak ayıramıyoruz eğitime kaynak ayırmadığımız için mi fakirleşiyoruz? Bunun cevabını Çin’e bakarak verebiliriz: Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi olup sonra bu kaynakları ayırmamış; nüfusunu eğitip elit üniversiteleri ile beraber sanayisini geliştirmiş. Bizim de aynısını yapmamız lazım.

Lale Akarun

Bu yazı HBT'nin 246. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun