COVID-19 öldürücülüğü, gribin 20 katı ve ikinci bir bela daha

Orhan Bursalı
COVID-19 öldürücülüğü, gribin 20 katı ve ikinci bir bela daha

Mart ve nisan aylarında yeni koronavirüsün öldürücülüğünün ve yaratılan endişenin abartıldığı, normal olarak gripten ölenlerin daha fazla olduğu konusunda alternatif paylaşımlar yapılıyordu. Öyle ki ciddi ve tanınmış bilim insanları ResearchGate gibi sitelerde bu yolda görüşler belirtiyordu.

Şüphesiz ki bunlar ciddiye alınmadı ve bulaşmaya karşı önlemler hızla devreye sokuldu.

Şimdi bir nesnel araştırma, normal grip / COVID-19 karşılaştırmasının ve ileri sürülen savların yanlışlığını ortaya koyuyor ve COVID-19’un 20 kat daha öldürücü olduğunu söylüyor. Yani bu meret “biraz daha kötü bir grip” değil. ABD’de grip salgınının en kötü haftasında ölenlerle COVID19’dan ölenleri karşılaştırdı, hastane kayıtlarından... Araştırmayı da Harvard Medical School ile Emory üniversitesi uzmanları yaptı (Lancet).


Karşılaştırma özet sonucu: 2013-2020 yılları arasında grip salgınının en yüksek olduğu haftada gripten ölümler ortalama 752. COVID-19 ise 21 Nisan ile biten haftada (haftalık en yüksek ölüm) 15 bin 455 can almış.

Diyeceğim, artık virüs bulaşması kararı esas olarak halkın kendi elinde. Sıkı önlemlere uymayanlar, ne yazık ki artık virüsün doğal ayıklanmasına daha çok maruz kalacak. Tabii çalışmaya başlayanlar için de işyerlerinde gerekli tam önlemleri almayan ve çalışanlarını korumayan işyerleri sahipleri de hastalığın ve ölümlerin nedeni olacaklar.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayıları günlük izleyen ve bulaşmayı her gün hesap eden bir dostum şöyle yazdı: “Hastalanıp iyileşen oranı sabit dururken, test yapılanlar arasında yeni vaka oranı yüzde 5’te çakılmış kalmışsa, ölüm sayılarının azalması mümkün değil. Ya iyileşme oranının artması gerek ya da yeni vaka sayısının azalması. Demek ki, daha fazla ölü yakını, cenaze COVID mezarlığına gömülmesin diye ölüm nedeni olarak ‘bulaşıcı hastalık’ yazdırıp cenazesini teslim alıyor.” Veya hâlâ ölüm nedeni olarak kayıtlara düşülenler, eskisi gibi.

İkinci bela daha korkunç

Başka bir bela daha geliyor yeryüzünün üzerine: Bu yüzyılın sonuna doğru gerçekleşeceği hesaplanan aşırı sıcaklıklar, dünyanın çeşitli bölgelerinde hızla ortaya çıkmaya başladı. Sıradan bir olaydan bahsetmiyoruz, insanoğlunun kaldırabileceği sıcaklık değil bunlar. Aşırı sıcaklık ve nem yoğunlukları, 40 yıl önceye göre iki kat arttı.

Yeni bir sıcaklık olayı söz konusu. Normalde sıcaklardan terleriz, fakat havada nem arttıkça bu terleme yavaşlıyor ve duruyor. Bu durma noktası için “ıslak termometre ölçümü” söz konusu: 35 santigrat. Bu aşırı nemli ısının dünyanın çeşitli bölgelerindeki öldürücü etkisinin iki kat arttığı hesaplandı. İnsanın dayanıklığının sınırı.

Bunun ne denli önemli olduğunu anlamak için şunu belirtiyor araştırmacılar: 2003 yılındaki on binlerce insanı öldüren aşırı sıcak dalgalarında ıslak termometre göstergeleri hiçbir zaman 28 dereceyi aşmamıştı ki şimdi sözü edilen 35 derece.

Bunu niçin yazdım:

1) İklim değişimi beklenenden çok daha önceden, 80 yıl önceden öldürücü etkilerini göstermeye başladı.

2) İnsanları buna karşı korumak için, hükümetler toplumu korumak için yeni önlemler planlamak, mesela kent yaşamlarında yeni tasarımlara, düzenlemelere gitmek zorundalar.

Umurunda mı dünya, şarkı sözünü hatırladım, ülkemizi yönetenleri düşününce.

Orhan Bursalı


*Bu yazı 18.05.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı