Göçmen çocukların gizemli hastalığı: Vazgeçme sendromu

Özlem Kayım Yıldız Y
Göçmen çocukların gizemli hastalığı: Vazgeçme sendromu

Dea Gjinovci’nin 2020 yılında gösterime giren filmi Wake Up on Mars, İsveç’e göç eden Kosovalı ailenin çocukları Ibadeta ve Djeneta’nın yıllarca bitkisel yaşam benzeri bir tabloda kalmasını anlatır. Ibadeta ve Djeneta’nın kardeşleri Furkan, kız kardeşlerinin götürüldüğüne inandığı Mars’a yolculuk etmeyi ve onları eve geri getirmeyi planlar. John Haptas ve Kristine Samuelson tarafından yönetilen 2020 Oscar adayı belgesel Life Overtakes Me de İsveç’teki yüzlerce göçmen çocuktaki benzer yanıtsızlık tablosunu anlatır. Vazgeçme ya da çekilme sendromu (resignation syndrome, uppgivenhetssyndrom) olarak adlandırılan bu tabloyu, hastaların bir kısmını tedavi etmiş olan Linköping Üniversitesi’nden Elizabeth Hultcrantz şöyle tanımlıyor: ‘Bence bu bir tür korunma yöntemi, içerisinde bulundukları koma. Pamuk Prenses gibiler. Öylece dünyadan kopuyorlar.’ (The New Yorker, 2017).

Vazgeçme sendromu zor ve uzamış göç ve iltica süreçlerinde psikolojik olarak travmatize olmuş çocuk ve ergenlerde görülen bir bozukluktur. Tipik olarak depresyon ve kaygı bozukluğu ile başlayan tablo, yavaş ilerleyen bir sosyal çekilme, yemeyi reddetme, özbakımını gerçekleştirememe, uyku bozuklukları, halsizlik ve yürüme bozukluğu süreci sonunda kişinin ağrılı uyaranla bile uyandırılamadığı ve beslenmenin tüple sürdürülebildiği ağır bir yanıtsızlık durumuna evrilir. Yaşamı tehdit edici olabilen ve tıbbi bakım gerektiren tablo aylar-yıllar boyunca devam eder ve kalıcı oturma izni alınması ve çocuğun umutlarının yeşermesi ile birlikte yavaş ve basamaklı bir biçimde yitirilen yetilerin tekrar kazanılması ile sonlanır. Hastalar çoğunlukla süreçle ilişkili değişken düzeyde belleksizliğe sahiptir.

Vazgeçme sendromunun klinik özellikleri ilk olarak 1991 yılında tanımlandı. Bugüne dek neredeyse tümünü eski Sovyetler Birliği ve Yugoslav ülkelerinden İsveç’e iltica eden politik ve etnik azınlıklara mensup ailelerin 17 yaş altındaki çocukları olmak üzere yüzlerce çocuk ve ergene vazgeçme sendromu tanısı kondu. Son yıllarda Sınır Tanımayan Doktorlar, Avustralya’dan Nauru Bölgesel Göç Merkezi’ne gönderilen çocuklar arasında da vazgeçme sendromu vakaları olduğunu bildirdi.


Sendromun doğası ve nedenleri üzerine tartışmalar devam etmektedir. Bozukluğun temaruz ya da ebeveynlerin çocuklarında gerçekte olmayan sağlık sorunlarını taklit ettiği bir durum (Munchausen syndrome by Proxy) olduğu iddia edilmişse de bu görüşler, yabancı düşmanlığı ile ilişkilendirilmiş ve gerçekte sendromun, bireysel yatkınlık, göç, travmaya uğrama, kültürel olarak belirlenmiş tepki özellikleri gibi birçok faktör zemininde gelişen psikojenik bir reaksiyon olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Vazgeçme sendromu olan çocuk ve ergenlerin önemli bir kısmında cinsel istismar, fiziksel şiddet ve aile bireylerinin kaybı gibi travmatik yaşam deneyimleri ve ebeveynlerde depresyon ve kaygı bozukluklarının sık olması, uzamış, öngörülemez ve zor göç koşullarıyla ilişkili yoğun çevresel stresin sendromun gelişiminde önemli rol oynadığını düşündürmektedir.

Ağrı dahil tüm dış uyaranlara yanıtsızlık nedeniyle sağlık kuruluşlarına getirilen vazgeçme sendromu hastalarında beyin manyetik rezonans görüntüleme, elektroensefalografi, ayrıntılı kan ve beyin omurilik sıvısı incelemelerine karşın herhangi bir anormallik saptanmaz. Uyku-uyanıklık döngüsünün sürdürülmesi ve bilinçliliğe ait muayene bulgularının var olması nedeniyle gerçek bir bilinç bozukluğu olmayan tablo, katatonide olduğu gibi, bir tür ‘psikojenik yanıtsızlık’ tablosu olarak değerlendirilmektedir.

Vazgeçme sendromunun epidemiyolojik özellikleri (sınırlı bir coğrafyada, sınırlı bir insan topluluğunda görülmesi) nedeniyle yeni bir tıbbi antite olup olmadığı tartışmalı olsa da yaşam süreleri boyunca felaketlere ya da savaşlara tanıklık eden çocuklarda vazgeçme sendromuna benzer sosyal çekilme tabloları geliştiği bildirilmiştir. Epidemik histeri olarak adlandırılan kitlesel hastalık bir sosyal grupta, nedeni belirlenemeyen nörolojik yeti bozuklukları olarak tanımlanır ve grup içerisinde bulaşıcı bir karakterde yayılır. Vazgeçme sendromunun stres altındaki belirli bir topluluk içerisinde görülmesi, kültüre bağlı fonksiyonel nörolojik bir bozukluk olabileceğini düşündürmektedir.

Özlem Kayım Yıldız

*Bu yazı HBT'nin 287. sayısında yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız