Bırakın çocuklar merak etsin, hayal etsin…

Özlem Yüzak
Bırakın çocuklar merak etsin, hayal etsin…

Çocuklar... Bu ülkenin de yaşadığımız gezegenin de yarını, geleceği... Ne verirsen onu alıyor; sünger gibi çekiyor verilen her bilgiyi.. Üstelik önyargılar olmadan, henüz oluşmadan... Müthiş bir gözlemci...

Bembeyaz, sayfaları boş bir defter gibi...

Nasıl bir ailede doğduğu, nasıl bir çevrede olduğu, nasıl bir eğitim aldığı, ne kadar ve nasıl oyun oynadığı hepsi belirleyici. Nasıl ve nelerle beslendiği...


Doğduğu andan itibaren etrafındakilerin sözcük dağarcığı ve onunla konuşulması... Sımsıcak sarılışlar... Sevgi... Ya da tersi...

Hepsi o bomboş, bembeyaz defterin sayfalarının belirleyicileri..

Yani bizler.. Daha dün kendilerinin de çocuk olduklarını unutan bugünün yetişkinleri ve tabii siyasetçileri, politika yapıcıları...

23 milyon çocuk yaşıyor bu ülkede. Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, Slovenya, İrlanda’nın nüfusları toplamından fazla.

Nasıl bir geleceğe hazırlanıyorlar, peki?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar” diyerek çocuğa verdiği önemi anlatmaya çalışmıştı. Bundan tam 100 yıl önce bugün yani 23 Nisan 1921’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bayramı olarak kutlanmaya başlayan, 5 yıl sonra 1926 yılında ise çocuklara armağan edilen bu bayramda her yıl istatistikler uçuşur daima havalarda.. Çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, çocuk istismarları... Ertesi gün her şey unutulur gider. Ta ki bir sonraki 23 Nisan’a kadar...

Oysa bu ülkenin en temel sorusu olmalıdır. Nasıl bir geleceğe hazırlıyoruz onları? Üstelik onların yetişkinliğe adım atacakları dünya bizim şu anda içinde yaşadığımız dünyadan çok daha farklı olacak. İnsanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir değişim yaşanıyor. Yapay zekâ, genetik düzenlemeler, bitcoin ve kripto paralar... Robotlar, hatta insansı robotlar.. Başka gezegenlerde yeni yerleşim arayışları..

Meslekler değişecek, iş yapış biçimleri farklılaşacak... Kentleşme olgusu bile şekil değiştirecek? Yarının dünyası için gerekli bilgi ve becerileri onlara verebiliyor muyuz? Kaç çocuğa verebiliyoruz? Kaçı bunun dışında kalıyor? Onları yetiştirecek öğretmenleri biz nasıl eğitiyoruz?

Pandemiden en fazla etkilenen alanlardan biri, eğitim. Yüz yüze eğitimin aksaması ile internet erişimi ya da tableti olmayan milyonlarca çocuk örgün eğitimin dışında kaldı. Eğitimdeki eşitsizlik daha da derinleşti. Ve bunun bedelini ödeyecek olan çocuklara yönelik hiçbir şey yapılmıyor. Çocuklar enerji şirketlerinden bile değersiz anlayacağınız hükümetin gözünde. Pandemi yüzünden elektrik şirketleri bile düşünülüp destek ödemeleri yapılıyor.

ÇOCUKLAR BİLİMİ BİZDEN DAHA ÇOK ÖNEMSİYOR

Merak eden, merakının peşinden giden çocuğun önünü açmak aslında eğitimde alfabenin A’sı gibi.. Çünkü her şeyin farkındalar.

Herkese Bilim Teknoloji dergisi olarak bu son sayıda çocuklara söz verdik. Koronavirüs, iklim değişikliği, geleceğin dünyası, robotlar, uzayda yaşam... İlköğretim 3. ve 4. sınıfta okuyan 8-9 yaşındaki çocuklar... ve gördük ki bilimi önemsiyor hatta büyüklerden bile daha fazla önemsiyorlar. Bilim ve teknolojinin Covid-19  gibi salgın hastalıklarla mücadelede ne kadar önemli olduğunun hepsi farkında. Koruma ve tedavi çalışmalarında ne kadar büyük emekler olduğunun ayırdındalar. Hatta çocukların, salgınla mücadelede büyüklere göre daha çok duyarlı olduklarını ve kurallara uyduklarını söyleyecek kadar da gözlemciler. Robotlarla yaşamın artı ve eksilerini biliyorlar. Doğaya ve çevreye, inanın yetişkinlerden çok daha duyarlılar.

Hayalleri var... O hayallerin peşinden gitmek istiyorlar...

Onların “aklı hür, vicdanı hür” kişiler olarak yetişmelerini sağlayacak olanakları oluşturmak hepimizin temel görevi ve sorumluluğu. Bunu asla unutmayalım.

Özlem Yüzak

*Bu yazı 23.04.2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Özlem Yüzak

Bilgi işçisi olarak tanımlıyor kendini... 15 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Bilgi Toplumuna Doğru’ adlı köşesinde çağdaş dünyanın anahtarı olan bilgi, bilim ve eğitimin önemi üzerine yazıp duruyor. İnsanın doğa ve insan üzerinde kurduğu iktidardan dehşetli rahatsız; bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği yine ilgi duyduğu alanlar arasında. “Kıskaçtaki İnsan ve İsyan” adlı bir kitabı bulunuyor.