İnsanın jubilesi

Tanol Türkoğlu
İnsanın jubilesi

İnsanlık yeni bir “kendini bilmezlik” evresine mi giriyor? Çevresindeki bilgi kaynağı, bilgiye erişme olanakları arttıkça sorunları da artıyor. Oysa bilgi ile problem olgularının ters orantılı olması gerekmez mi? Kişi ne kadar çok bilirse o kadar az derdi olmaz mı? “Gerçeği öğreneceksin ve gerçek seni özgür kılacak”.

Belki tam da üstüne basılan yer burası. Artık öğrendiğimiz “gerçek” ne kadar gerçek? Gerçek-ötesi, doğru- ötesi (posttruth) bir dünyadayız. Gerçek sahteleş(tiril)iyor. O sahteleştikçe çözümler de. Sorunlar ise yerlerini daha büyüklerine bırakıyor.

Sorun yumağı insanı sarıp sarmaladıkça teknolojiye olan gereksinim de artıyor. Bugün örneğin pek çok bireyin zaman yönetimi problemi var. Ne büyük bir tesadüf ki artık yanıbaşında birer dijital asistan peydahlanmaya başladı. Ona hiç kızmayan, yüzünü ekşitmeyen, 7x24 hizmetinde olan. Peki bu bireyin problemlerini çözmüş olacak mı? Görünen problemlerini çözecek belki ama yepyeni problemleri de beraberinde getirecek. Net nette “olmasaydı belki de daha iyi olurdu” dedirtecek.


Giderek kesif bir teknoloji bulutunun yaşamın etrafını sarması insanın geri çekilmesi anlamına da geliyor. Dijital asistanlar yaygınlaşınca insan asistanlar o cepheyi terk etmek zorunda kalacak. Makine öğrenme tabanlı yapay zekâ uygulamaları yaygınlaştıkça avukatlar, doktorlar, cerrahlar, savcılar, hakimler, çağrı merkezi uzmanları, şirket yöneticileri vs. geri çekilecek. Otonom araçlar geliştikçe kol gücüyle çalışanlar da. Artık lokantalarda siparişi bir garsona değil masaların üstündeki ekranlara vereceğiz. Siparişler lüks versiyonda ayağımıza kadar otonom bir araçla gelecek. Sıradan lokantalarda ise kalkıp kendimiz almak zorunda kalacağız. Çöp kamyonları çöpleri de toplayacak, pizza teslimatı yapan dronelar önce motor kuryeleri tedavülden kaldıracak, sonra da pizzayı pişirenleri. Çünkü dronelara 3D yazıcı mantığı ile pizza yapma imkanı da eklenecek.

Bu teknolojik yenilikler aslında mevcut bir problemi çözüyor; tamam. Bu problemlerin ortak özelliği nedir? Çoğunlukla insanla ilgili. Onda var olan her daim öngörülebilir davranMAyabilme özelliği. Yani otonom iradesi. Dördüncü evresine geçirilmeye çalışılan sanayi toplumunda verimin artırılması refleksi artık geldi insanın kendisine dayandı. Optimizasyon sorunu bugüne dek insanın becerileri ile ilgiliydi; artık ontolojisiyle ilgili. İnsan tablodan çıkarılmalı!

Kalitesiz hizmet aldığımız her noktada insanın bir makine ile değiştirilmesine itirazımız olabilir mi? Tam da burada her birey kendi konumunu yeniden değerlendirmeli. Buraya dek hizmet alan birer insan olarak bize hizmet veren öteki insanları tablodan çıkardık. Onları birer makine ile değiştirdik. Diyelim ki hafta sonu bitti ve pazartesi geldi. Aaa bir de baktık ki biz de o gözden çıkarılan insanlar kümesinin bir üyesiymişiz. Bizim de her daim öngörülebilir davranmayabilme özelliğimiz başka bazı insanların “yaşam kalitesi”ni, “kişisel beklentileri”ni aşağı çekiyormuş. O zaman bizi de birer makineyle ya da yazılımla değiştirebilirler. Bu süreç çoktan başladı. Acaba diye merak etmekle vakit geçirmeyin. Ne zaman diye sorun kendinize. Sıra bana ne zaman gelecek? Güneye yerleşme planını hayata geçirmekte fayda var. Çünkü iş “makine”ye kalırsa, yerleştireceği bölgeyi rastgele seçebilir.

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 152. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu