Eşitsizlik söylemi bir yanılsama mı? “Adaletli eşitsizlik” ne demek?

Editör ne diyor?

İçinde bulunduğumuz dönemde küresel dünyanın en büyük sosyal sorunu eşitsizlik.

En zengin 8 kişinin mal varlığı, en yoksul 3,5 milyar insanın mal varlığının toplamına eşit.

Gelir dağılımındaki uçurumun azalacağına artıyor olması, yalnız ülkeler arası ya da bölgeler arası değil, her ülkenin kendi içindeki gelir eşitsizliğinin rahatsız edici boyutlara ulaşması da cabası.


Servetin nasıl dağıtılacağı konusu ise bir hayli karışık! Eşitsizlikten herkes yakınıyor, ama eşitsizlikten ne anlıyorsunuz, hangi durumlarda eşitlik sağlanmalı, eşitlik hangi ölçülere göre düzenlenmeli sorularını ortaya attığınızda, insanların öyle pek de “eşitlikçi” olmadığı görülüyor.

Bilim dünyası bu konuya el atmış ve ciddi bir çelişkiyi gözler önüne sermiş. Her ne kadar aksini söyleseler de, meğer insanlar eşitsizlikten o kadar da rahatsız değilmiş. Bu noktada devreye ekonomik adaletsizlik girmiş. Ve adaletsizlik duygusunun eşitsizlikten çok daha önemli olduğu ortaya çıkartılmış. Bu ilginç araştırmanın özetini dergimizde hazırladık. Sosyo-ekonomik eşitsizlik kaçınılmaz olarak hayatın her alanında var, tabii bilimde de! Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Nature “Bilim ve Eşitsizlik” adı altında bu konuyu kapsamlı olarak ele aldı. Biz de bu haftadan başlayarak bu konuları sizlerle paylaşacağız...

İlk yazıda acaba bilim dünyasında eşitlik var mı sorusu incelendi. Bilim basamaklarında yükseliş nasıl? Çok mu sıkı? Kadınların durumu nedir? Avrupalı bilim insanlarının üçte ikisi yaptığı işten memnun. Yakınılan en önemli konu, rekabetin çok olması...

Einstein

Bu haftaki sayımızda neler var? Einstein’in Genel Görelilik Kuramı’nın galaktik ölçekte de doğrulanmasının öyküsünü okuyacaksınız. Yazı iyi bir derleme, geçmiş ve gelecek bütünleştirilmiş. Einstein, teorisi en çok test edilen ve bugüne kadar hiç yanlışlanamayan bilim insanı olarak dokunulmazlığını koruyor. Ama bir yandan da de teorisi durmadan çeşitli açılardan test ediliyor. Bu son testin ilginç öyküsü…

Bilim, teknolojilerin de itici gücüyle şaşırtıcı bir hızla gelişiyor. Üstelik her alanda. Bir günde yepyeni bir genin yaratılır hale gelinmesine çok yakınız. Bu ne anlama geliyor diye soracak olursanız hemen bir tüyo verelim: Mikropların genleri yeniden yazılarak hızlı bir şekilde yeni ilaçlar sentezlenebilecek.

Doğan Kuban hocamız “Seçimde adaylar değil sorunlar tartışılmalıydı” diyerek cehaletin kökenlerine derinlemesine dalıyor “Meşrutiyet Aydınları ve Ziya paşa” başlıklı makalesi ile…

Ali Akurgal ise Kuban’ın cehalet irdelemesinin bir benzerini Politik Bilim’de eğitim ve Endüstri 4,0 açısından inceliyor: “Algoritma mı, logaritma mı?” Tanol Türkoğlu’nun “İhtiyarlara Yer yok!” yazısı da internetin yararlarına rağmen dijital bir uçurumun oluşmasına ilişkin.

Her hafta ısrarla bir grafik-bilgi var sizlere. Bu sefer konu şiddetin ekonomiye etkileri üzerine... Şiddet demişken Batı dünyasında göçmen korkusuna ilişkin yeni araştırmaların sonuçlarının da ilginizi çekeceğini umuyoruz. Beslenme sayfamızın bu haftaki konuğu ise bulgur. Faydalarını okurken bile iştahınız açılacak. İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Seda Kermen’in evde besin güvenliğine ilişkin yazısı da hayli önemli. Prof. Dr. Halut Eyidoğan Büyük Menderes Havzası’ndaki jeotermal elektrik santrallerinin depremleri tetikleyebileceğini bilimsel bulgularla anlattı.

Dergimizin bu sayısında BAU Tıp Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan bir grup doktorun, sporun çocuk sağlığına etkileri ve sporcu çocukların beslenmeleri üzerine bir yazısını bulacaksınız. Koç Üniversitesi Hastanesi’nden Klinik Psikolog Işıl Necef çocuklarla etkili zaman geçirmenin önemini ve bunu yollarını anlattı. Prof. Dr. Mustafa Çetiner “Güncel Tıp” köşesinde  “Ölmek mi zor, kalmak mı?” başlıklı yazısında ölümle ilgili düşüncelerini paylaştı.

Aldatmanın Anotomisi adlı yazı dizimizi 6 haftadan beri sürdürüyoruz. Bu sefer konu “Aldatmanın Evrimsel Nedenleri”. “Bunamayın, Direnin” başlıklı bir diğer yazı dizimiz de hayli ilgi çekiyor. Bu sefer demanstan kaçınmanın yolları üzerine...

Bu haftadan itibaren yeni bir konuyu sürekli gündemde tutmayı istiyoruz: Girişimcinin Köşesi... Amaç genç girişimcilerin başarı öykülerine yer vermek. Kimi zaman başarısızlık öyküleri de olacak zira başarısızlıkların, yeni başarıların tetikleyicisi olduğu bir gerçek!

Unutmayın! Her Cuma beyin besleme günü.  Gelecek hafta yeniden buluşabilmek umuduyla.