2019’un öne çıkan 10 beyin araştırması

Öne Çıkanlar Sağlık
2019’un öne çıkan 10 beyin araştırması

İnsan bedeninin en karmaşık, en gizemli organı olan beyinle ilgili keşifler, her geçen yıl, adım adım beynin sırlarını açığa çıkarıyor. 2019'da öne çıkan beyin araştırmaları arasında, beynin ölüm düşüncesinden korunma mekanizması, Antarktika araştırmalarının beyni nasıl küçültebileceği ve yarısının yokluğunda bile beynin nasıl çalışmaya devam edebildiği yer alıyor. Yasemin Şaplakoğlu'nun Live Science için derlediği 2019'un öne çıkan 10 beyin keşfine göz atalım.

1.Uykuda bile öfkemiz beynimizden okunuyor

Uykudayken hissedebileceğimiz birçok duygudan biri de öfke. Araştırmacılar, bizi kızdıran bir rüya görüp görmediğimizi beynin aktivitesini analiz ederek söyleyebileceklerini keşfetti. Duyguların ifade edilmesi ve sorun çözme becerisiyle ilişkili frontal loblarda alfa beyin dalgasındaki düzensizlik, kişinin öfke uyandıran bir rüya gördüğüne işaret ediyor.


2.Antarktika beyni küçültüyor

İçine kapanık olanlarımız da dahil sosyal canlılarız ve uzun süre yalnız kalmak beynimizi olumsuz etkileyebilir. Bir yıl boyunca Antarktika’da dünyadan izole bir şekilde yaşayan araştırmacıların, bu kıtaya gitmeden önce ve ülkelerine geri döndükten sonra yapılan beyin taramalarının karşılaştırıldığı bir çalışmada, geçen bir yılda beyinlerinin küçüldüğünü tespit edildi. Öğrenme ve bellekle bağlantılı hipokampus da beynin küçülen bölgeleri arasındaydı. Nöronların gelişimine katkısı olan ve beyinde yeni bağlantıların kurulması için olmazsa olmaz BDNF proteininin de Antarktika araştırmacılarında azaldığı görüldü.

3.İlgili beyin bölgesi yokken koku almak

Beyinde kokuları işleme koyan ve “koku alma soğanı” olarak adlandırılan bölgeye sahip olmadan da koku almak mümkün mü? 2019'a kadar bu sorunun cevabı olumsuzdu. Araştırmacılar, normal bir şekilde koku alabilen 29 yaşında bir kadının beyin taramalarını incelerken, koku alma soğanına sahip olmadığını tesadüfen keşfetti. Sonrasında bu şekilde başka örnekler de tespit eden araştırmacılar, bu şaşırtıcı duruma neyin yol açtığını tam olarak bilmiyor, beynin başka bir kısmının koku alma soğanının rolünü üstlenmiş olabileceğini düşünüyor.

4.Manyetik alan ve beynimiz

Gezegenimizin etrafını saran görünmez manyetik alan, bazı hayvanların doğal navigasyon sistemidir. Ve şimdi, insanların da dünyanın manyetik alanını algılayabildiği ortaya çıktı. yapay manyetik alana sahip karanlık bir odadaki 34 kişinin beyinlerini gözlemleyen araştırmacılar, katılımcılardan 4'ünün manyetik alanda kuzeydoğudan kuzeybatıya doğru bir kaymaya güçlü bir tepki verdiğini tespit etti. Tersi yöndeki bir manyetik kaymada ise söz konusu tepki gözlemlenmedi.

5.Ölüm düşüncesi

Ölüm, kaçınılmaz olduğunu bildiğimiz gerçek olsa da, beynimizin, bir gün öleceğimiz düşüncesini kavramamıza engel olduğu ortaya çıktı. 24 katılımcının yer aldığı araştırmada, katılımcıların yüzleri ölümle ilgili sözcüklerle yan yana gösterilerek beyinlerinin nasıl tepki verdiğini gözlemlendi. Sonuçlar, kişinin kendi ölümü fikri söz konusu olduğunda, diğer zamanlarda sorunsuz işleyen öngörü mekanizmasının bozulduğunu gösterdi.

Bu duruma neyin sebep olduğu bilinmiyor ancak kimi teorisyenlere göre, kişinin nihayetinde ölecek olduğuna dair çok keskin bir farkındalığa sahip olmasının yol açabileceği olumsuzluklara karşı bir tür koruma mekanizması olabilir.

6.Omurilik sıvısı uykuda iş başında

Araştırmacılar, uyku sırasında beyindeki nöronların ritmik elektriksel aktivitesine omurilik sıvısının (serebrospinal sıvı) da dahil olduğunu keşfettiler. Sinirsel aktivite ile serebrospinal sıvı neden ve nasıl senkronize halde geldiği henüz bilinmiyor. Beyni ve omuriliği saran bu koruyucu sıvının, biz uykudayken beynimizdeki toksik proteinleri temizlediğini işaret eden çalışmalar mevcut.

7.Beynin uyum gücü

Epileptik nöbetleri azaltmak için beyinlerinin yarısı çocukken alınmış kişilerin durumunda görüldüğü gibi, beynin değişim ve uyum sağlama becerisi oldukça yüksek. Şu an 20'li ve 30'lu yaşlarında olan, beyinlerinin yarısı bebeklik veya çocukluk döneminde alınmış 6 kişinin beynini inceleyen araştırmacılar, kalan kısmın güçlenmesiyle beynin normal işleyişine devam edebildiğini tespit etti.

8.Anadilimiz sadece 1,5 megabayt

Dijital cihazlarımızda depolanan bilgiler, 0 veya 1'den oluşan "bit"lerden meydana gelir. İnsan beyni bilgiyi farklı bir formatta kodlasa da, araştırmacılar, bir dizi hesaplama ve bilgisayar modeline dayanarak dil becerisiyle ilgili bilgilerimizi bit formatına uyarladılar. Çalışma sonucuna göre, anadili İngilizce olan bir yetişkin, dil ile ilgili ortalama 12,5 milyon bit (yaklaşık 1,5 megabayt) bilgiye sahip. Başka bir deyişle, dijital formata uyarlandığında, lisanımızla ilgili tüm bilgilerimiz bir diskete sığabilecek boyutta.

9.Ölü domuz beyinlerinin geri dönüşü

Bilim insanları, ölümlerinden saatler sonra domuzların beynindeki dolaşımı ve hücresel aktiviteyi yeniden oluşturmayı başardı. Bu radikal deney, ölüm sonrası beynin ani ve geri döndürülemez bir hasara uğradığı düşüncesini tartışmaya açtı. Ölmüş domuzların beyin arterlerine bir tür yapay kanın pompalandığı çalışmada, yapılan müdahalelerin beynin hücre yapısını koruduğu, hücre ölümünü azalttığı ve bazı hücresel aktiviteleri eski haline getirdiği bildirildi.

10.Saklı bilinç

Araştırmacılar, bitkisel hayat veya koma halinde olan bazı hastalarda "saklı bilinç" belirtileri tespit etti. Aldıkları bir beyin hasarından sonra bilinçleri kapanan 100'den fazla hastanın beyin dalgalarının analiz edildiği çalışmada, yaralanmadan sonraki birkaç gün içinde hastalar ellerini hareket ettirmeleri söylendiğinde her 7 hastadan 1'inde sıra dışı bir beyin aktivitesi görüldü. Çalışma, saklı bilinç olarak adlandırılan bu aktivitenin tespit edildiğini hastaların iyileşme şansının daha yüksek olduğuna işaret ediyor.

Kaynak