Kronik hastalıklar ve psikolojik sağlık

Öne Çıkanlar Sağlık
Kronik hastalıklar ve psikolojik sağlık

Kronik hastalıklar uzun süreli, bireyin sağlığını bozan ya da bozma tehdidi taşıyan ve hastanın hayatının pek çok alanını etkileyen hastalıklardır. Kanser, multipl skleroz ve diyabet, bu tür kronik hastalıklardan bazılarıdır. Buna göre, hastaların fiziksel sağlıkları olumsuz etkilendiği kadar günlük hayatlarının işleyişi, iş hayatları, aile hayatları, sosyal ilişkileri ve psikolojik sağlıkları da bu durumdan etkilenir. Çünkü Biyopsikososyal Model’e göre (Engel, 1977) her birey, birbiri ile sürekli etkileşim içinde olan fiziksel, psikolojik ve sosyal yönlerin birleşiminden oluşur. Tıp alanındaki gelişmeler sayesinde ölümcül pek çok hastalık tedavi edilebilir hale gelmiştir. Ancak bu tedavilerin uzun süreli ve masraflı oluşu, kimi zaman sürekli bir bakımverenin bulunması ihtiyacı, kimi zaman da çevre koşullarının düzenlenmesi gibi yeni gereksinimleri ortaya çıkarmıştır. Bu durumda kronik hastalık tanısı almak bireylerin hayatlarının diğer tüm alanlarını da etkiler. Bu alanlardan biri de, aynı zamanda sağlık psikolojisinin ilgi alanlarından biri olan, kronik hastaların psikolojik sağlığıdır.

Yapılan araştırmalar akut hastalığı olan ya da kronik bir hastalık tanısı almamış bireylere kıyasla, kronik hastaların daha yüksek düzeyde depresyon, kaygı, travma sonrası stres gibi psikolojik belirtilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum akut ve kronik hastalıkların taşıdığı farklı özelliklerden kaynaklanır. Akut durumlar genellikle sınırlı bir süre ile bireyin hayatına girer, olumsuz etkilerini gösterir, tedavi edilir ve sonuçlanır. Kronik durumlarda ise süre ya hayat boyu, ya çok uzun ya da belirsizdir. Ağrı ve acı gibi fiziksel sıkıntılar içerebilir. Fiziksel kısıtlamalar ve zorlanmalar durumu ağırlaştırabilir. Tedavi süreçleri daha uzundur ve bazı durumlarda tedavi hastalığı tamamen ortadan kaldıramaz, yalnızca belirtileri kontrol altına almayı hedefler. Tüm bu durumlar hastanın hayatını zorlaştırır.

Bireyin algı yapısı ve hastalıklar


Kronik bir hastalık tanısı almak hastalar için travmatik bir deneyim olarak düşünülebilir. Bir daha eskisi gibi olamama, acı çekme, fiziksel güç kaybı yaşama düşüncelerine kaygı, üzüntü, öfke ve suçluluk gibi duygular eşlik edebilir. Burada bireyin algısı durumun psikolojik yönünü belirleyicidir. Bu durum hastalıkla nasıl baş edeceğini ve sonuçta nasıl hissedeceğini belirlemede önemli rol oynar. Aynı tanıyı alan, fiziksel özellikler açısından benzer olan ve doktorundan aynı bilgileri alan iki hasta birbirinden farklı iki süreç izleyebilir. Hastalardan biri hastalığını baş edilemez, tedaviyi zor ve işe yaramaz olarak algılar ve sonuçta kendisini çaresiz ve umutsuz hissedebilir. Bu çaresizlik ve umutsuzluk tedaviye olan uyumunu olumsuz etkiler ve sonuçta fiziksel sağlığı da kötüleşme riski taşır. Aynı durumda olan diğer hasta ise hastalığı baş edilebilir ve zor da olsa tedavi edilebilir olarak algılar, umutlu ve hazırlıklıdır. Bu hasta iyileşmek için daha çok çaba gösterir ve tedaviye uyum sağlar ve sonuçta fiziksel sağlığı olumlu yönde değişir. Buna göre, başta aynı özellikler taşıyan iki hasta, süreçte duygu ve düşüncelerinin onları yönlendirmesiyle iki farklı sonuç elde edebilir. Bu durum fiziksel sağlık ile psikolojik sağlığın etkileşimini göstermektedir.

Sosyal destek ve baş etme güdüsü

Hastalık deneyimlerini etkileyen bireysel farklılıkları inceleyerek fiziksel ve psikolojik sağlığı etkileyen etmenleri ortaya çıkarmak amacıyla pek çok çalışma yapılmıştır. Kronik hastalığı olan bireylerle yapılan bu çalışmalar durumu kabul edememe, kaçınma, düşük düzeyde sosyal destek, olumsuz düşüncelere sahip olma gibi özelliklerin psikolojik sağlığı olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir. Kronik hastalıkların varlığında olumlu bir psikolojik sağlık ise duruma uygun baş etme, yüksek sosyal destek algısı ve dayanıklı kişilik yapısı gibi özellikler ile ilişkilidir. Duruma uygun baş etme (Conway & Terry, 1992) kontrol edilebilir durumlarda planlar yaparak adım adım probleme yaklaşmayı ve çözme denemelerini içerir. Kontrol edilemeyen durumlarda ise sorunun oluşturduğu olumsuz duygunun yoğunluğunu azaltacak davranışlarda bulunmayı kapsar. Sosyal destek algısı ise bireyin çevresinde var olan kişi sayısını değil, o kişilerden ne düzeyde destek algıladığını içeren öznel bir değerlendirmedir. Dayanıklı kişilik yapısı ise bir kişilik özelliği olarak stresli durumları tehdit yerine zorlayıcı ama baş edilebilir olarak algılamayı içerir. Ayrıca bu özelliğe sahip bireyler sorunlarını sahiplenir ve bu sorunların ve çözümlerin kendi kontrollerinde olduğu yönlerinin farkındadırlar (Brannon & Feist, 2009; Marks ve diğ., 2011).

Hayata bakışta değişim

Kronik hastalıkların genelde bireyleri olumsuz etkilediği bilgisinin yanı sıra bazı bireylerin psikolojik sağlıklarının olumluya yönelmesi de mümkün olmaktadır. Travma sonrası gelişim (Tedeschi & Calhoun, 1995) süreci yaşayan ve anlam odaklı baş etme yolu kullanan bireyler sağlıklarının tehdit altında oluşu sonrasında hayatta nelerin daha önemli olduğunu keşfetme, hayatın anlamını sorgulama ve bulma, maneviyat yoluyla baş etme gibi yöntemlere de yönelmektedirler. Sağlığın ve hayatın önemini kavrama, dünyaya ve hayata bakış açısında değişim, olumsuz fiziksel sağlığın uyandırdığı ve daha iyi bir psikolojik sağlıkla sonuçlanan süreçlerdir. Örneğin, bazı hastalar eskiden onları kızdıran, üzen ya da kötü hissettiren bazı günlük olayların aslında önemsiz olduğunu, hasta olduktan sonra fark ettiklerini, şu anda benzer olayların onları kötü yönde etkilemediğini aktarmışlardır. Buna göre, kronik bir hastalık tanısı almak stresli bir durum olarak tanımlansa da bu durumun olumlu sonuçlanması da mümkündür.

Kronik bir hastalık tanısı almak ve bu durumla yaşamak bir uyum süreci içerir. Başlangıçta fiziksel belirtilerin yaşandığı ne olduğu belirsiz olan durum, bir tanı alınması ile uzun süre hayatın bir parçası olarak hastaya eşlik edecek kronik bir duruma dönüşür. Bu durumlarda başlangıçta olumsuz duyguların yaşanabileceğinin normal olduğu unutulmamalıdır. Süreci psikolojik açıdan yıpratıcı olmadan geçirmek için tedavi ekibiyle iyi ilişkiler kurmak, doktoruna güvenmek ve iyileşmek için yapılması gerekenleri yerine getirmek önemlidir. Tedavi sürecinde en sık yapılan hatalardan biri kendi durumunu başka hastalarla karşılaştırmak ve onların izlediği yolu aynen uygulamaktır. Hastalar kendi doktorlarının onları en iyi değerlendirecek ve en doğru yönlendirmeyi yapacak uzman kişiler olduğunu unutmamalıdırlar.

Ayrıca, aile içi ilişkilerin yeniden düzenlenmesi, bakım veren ile kurulacak destekleyici ilişkiler ve yaşanan duyguların paylaşılması psikolojik ve sosyal yönden destek sağlayacaktır. Gerektiğinde ihtiyacı fark ederek uzmanlardan psikolojik yardım almak da kronik hastalığa uyum ve durumla doğru şekilde baş etmek için başvurulacak yöntemler arasında yer alır. Tüm bu süreci olumlu bir bakış açısı ile ele almak, durum üzerinde ne kadar kontrol sahibi olduğunu doğru değerlendirmek ve buna uygun şekilde baş etmek hastalar için önemli bir güç kaynağıdır.

Özetle, kronik bir hastalık tanısı almak hayatın yeniden düzenlenmesini gerektiren, bazen fiziksel açıdan bireyi zorlayan, psikolojik sağlıktan bağımsız olmayan bir sürecin başlangıcıdır. Bu süreçte fiziksel olduğu kadar psikolojik sağlığın da iyi olması konusunda çaba göstermek ve gerektiğinde çevreden destek almak kronik hastalığın olası olumsuz etkilerini azaltma konusunda etkilidir.

Yrd. Doç. Dr. Dilek Demirtepe Saygılı
Atılım Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi
Psikoloji Bölümü

Kaynakça
Brannon, L. & Feist, J. (2009). Health Psychology: An Introduction to Behavior and Health (7th Ed.). Wadsworth.
Conway, V. J., & Terry, D. J. (1992). Appraised controllability as a moderator of the effectiveness of different coping strategies: A test of goodness of fit hypothesis. Australian Journal of Psychology, 44(1), 1–7.
Engel, G. (1977). The need for a new medical model: A challenge for biomedicine. Science, 196(4286), 129-136.
Marks, D. F., Murray, M., Evans, B., & Estacio, E. V. (2011). Health Psychology: Theory, Research and Practice (3rd Ed.). London: Sage.
Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (1995). Trauma & transformation: Growing in the aftermath of suffering. Thousand Oaks, CA: Sage Publications.

Bu yazı HBT'nin 96. sayısında yayınlanmıştır.