Omega-3 ve kalp/dolaşım sistemi hastalıkları

Mustafa Çetiner
Omega-3 ve kalp/dolaşım sistemi hastalıkları

Geçtiğimiz aylarda Omega-3 ile kanser ilişkisine değinmiştim. O yazımda Omega-3 ile ilişkili olarak onun kanser gelişimini engellediği iddiasına değinmiş ve bu iddianın Omega-3 pazarının artmasında en temel etkenlerden biri olduğuna vurgu yapmıştım. Omega-3’ün pazar payı 2014 yılında 1.82 milyar dolardı ve bu pazarı yaratanların önemli bir bölümünü kanserden korunmaya çalışan insanlar oluşturuyordu.

O yazımda ABD’de 2013 yılında yapılan bir çalışmaya atıfta bulunmuş, 50 yaş üzerinde 2001-2013 yılları arasında izlenen 35.000 erkeğin kanında omega-3 düzeylerinin çalışıldığını ve Omega-3 düzeyi yüksek olan kişilerde prostat kanseri riskinin daha yüksek bulunduğunu duyurmuştum. Ünlü JAMA dergisinde 2006 yılında yayımlanan bir başka çalışmada, toplam 38 farklı bilimsel çalışmanın sonuçlarından oluşan bir meta-analiz yapılmış ve meme, kalınbağırsak, akciğer, prostat, mide, pankreas, yumurtalık kanseri gibi kanserlerin de olduğu 11 farklı kanser tipinin hiçbirinde omega-3 düzeyleri ile bir ilişki gösterilememişti. Yani Omega -3 kanserden korumuyordu.

Ancak kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları söz konusu olduğunda durum biraz değişiyor. Amerikan Kardiyoloji Derneğinin web sitesine göz atacak olursanız doymamış yağ ve Omega-3’den zengin balık tüketiminin kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları açısından yararlı olduğu vurgusu yapılıyor.


Klinik çalışmalar, Omega-3 kullanımının kalp ritim bozukluklarını ve bu ritm bozukluklarından kaynaklanan ani ölümleri azalttığını gösterdi. Hatta kimi çalışmalar, Omega-3’ün trigiliserid düzeylerini düşürdüğünü, damar sertliğinin nedeni olan aterosklerotik plak gelişimini yavaşlattığını, kan basıncında bile bir miktar düşme sağladığını söylüyor.

Amerikan Kardiyoloji Derneği kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarından korunmak için haftada en az iki kere balık tüketilmesini öneriyor. Bu öneriye uymayı planlayanlar için Omega-3 içeriği en yüksek balıkların somon, uskumru, ringa, alabalık ve sardalye olduğunu da belirtelim.

Omega-3’ün diyetle alınması en çok önerilen yol ancak pratik olarak ve özellikle öyküsünde koroner arter hastalığı olan kişilerin diyet ile yeterli Omega-3 alımı mümkün olmayabiliyor. Bu durumda günde 3 gram Omega- 3 içeren kapsüllerin kullanılması akıllıca olabilir. Hatta uzmanlar özellikle trigliserid düzeyi yüksek olan kişilerde dozun daha da yükseltilebileceğini söylüyor.

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var, aşırı balık tüketimi, balıkların denizlerdeki kirlenme nedeniyle civa taşıyor olmaları nedeniyle civa zehirlenmesi açısından riskli de olabiliyor.

Amerika Birleşik Devletlerinin sağlık otoritesi olan FDA, çocuk ve hamileleri aşırı miktarda balık tüketmemeleri konusunda uyarıyor. Özellikle bizde tüketilmiyor olmakla beraber köpek balığı, kılıç balığında yüksek miktarlarda civa bulunuyor. Bizim açımızdan uskumrunun yüksek civa içeren balıklardan biri olduğunu bilmek gerekir. Uzmanlar aşırı uskumru tüketiminin bu açıdan riskli olabileceğini bildiriyorlar.

Karides, somon, ton balığı ise civa içeriği düşük olan deniz ürünleri arasında sayılıyor.

Bundan bir kaç ay önce “Circulation” isimli bilimsel dergide Omega-3’ü dolaylı ilgilendiren öneriler yayınlandı. Bu öneriler çok sayıda metaanaliz ve uzman bilim insanlarının düşünceleri temel alınarak hazırlandı. Bu makalede de haftada iki kere balık yemenin kalp ve dolaşım hastalıklarından korunmada yararlı olacağına vurgu yapılıyordu. Ancak kırmızı etin yerine balığın geçmesinin söz konusu riski ne kadar azalttığı konusu halen netleşmiş görünmüyor.

Çalışmalar, Omega-3 ve balık tüketiminin öyküsünde kalp krizi geçirmiş, koroner kalp hastalığı olan veya kalp yetmezliği gelişmiş kişilerde daha çok işe yaradığını gösteriyor. Otoriteler, 2018 yılında sonlanacak olan ve 26.000 kişinin katıldığı VITAL isimli çalışmanın sonuçlarını bekliyorlar. Bu çalışma, Omega-3’ün kalp hastalıklarındaki gerçek rolünün anlaşılmasına önemli katkı sağlayacak gibi görünüyor.

Mustafa Çetiner / [email protected]


Bu yazı HBT'nin 76. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.