Tedavi amaçlı moleküler robotların ilk versiyonları ülkemizde

Öne Çıkanlar Sağlık
Tedavi amaçlı moleküler robotların ilk versiyonları ülkemizde

Bilkent Üniversitesi’nde fotodinamik terapi (FTD) yöntemi konusunda başarılı çalışmalar yürüten öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Ufuk Akkaya, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından konulan Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri çerçevesinde kimya alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle ödüle layık görülmüştü.

Akkaya 13 Temmuz 2016 tarihli dergimizde yer alan yazısında fotodinamik terapinin kanser tedavisinde umut verici bir yaklaşım olduğunu belirtmişti. Hatta Bilkent Üniversite’nde yürütülen çalışmalar Angewandte Chemie dergisine kapak olmuştu. Şimdi aradan geçen süre içinde çalışmalarının hangi aşamada olduğunu sorduk.

HBT - Şimdi aradan geçen 1.5 yılda bu konuda ne gibi ilerlemeler kaydedildi?


Prof. Dr. Engin Ufuk Akkaya - Bizim bu konudaki çalışmalarımız var olanı iyileştirmek üzerine değil, fotodinamik etkiyi tümüyle yeni bir şekilde yaratmak üzerine yoğunlaştı. Bunun kavramsal doğrulamasını, altın nanoçubuklar üzerine göreceli olarak kararlı endoperoksitler bağlayarak ve dıştan bir uyarım sonucu singlet oksijen (reaktif oksijen türleri, ROS’ların en etkili olanı) oluşturmalarını sağlayarak yaptık. Kanser hücreleri bu koşullarda oluşan sitotoksik singlet oksijen nedeniyle çok düşük etken madde konsantrasyonlarında bile öldüler. En son hedefimiz ise, nanoparçacık kullanmadan, küçük moleküller üzerine kurulu, singlet oksijen “depolayan” ve bırakan bileşikler oldu. Tabii ki, singlet oksijenin uygun koşullarda bırakılması önemlidir. Bu konuda çok önemli gelişmler kaydettik. Patent süreci dolayısıyla fazla ayrıntı veremeyeceğim. Ama çok umutluyum.

Uygulamada bir takım sorunlarla karşılaştığınızı belirtmiştiniz. Örneğin ışığın tümörün bulunduğu noktaya etkin bir şekilde iletilememesi ve tümör dokularında oksijen konsantrasyonunun azlığı gibi sorunlara çözüm bulabildiniz mi?

Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, fotodinamik terapide, “disruptive” bir değişiklik getirmeyi hedefliyoruz. Singlet oksijeni istediğimiz şekilde, istediğimiz bölgede oluşturma imkanımız olacak. Böylece fotodinamik terpiyi sınırlayan hipoksi ve doku içindeki ışık şiddeti kaybının bir önemi olmayacak, zaten ışık gerekmeyecek bu yöntem için.

Türkiye’de bu yöntem uygulanmaya başladı mı? Sizin yaklaşımınız uygulamaya hız ve etkinlik açısından bir avantaj sağladı mı?

Fotodinamik kanser tedavisi bildiğim kadarıyla Türkiye’de uygulanmıyor. Başka bir sağlık sorununda, gözdeki sarı nokta (makula dejenerasyonu) hastalığının bazı türlerinin tedavisinde kullanıldığını biliyorum. Bizim yeniliklerimizin ve etken maddelerin klinik uygulamaya geçmeleri önünde uzun bir süreç var.

Bu projenin dışında moleküler sensörler, moleküler mantık kapıları ve otonom moleküler makineler gibi konularda sürdürdüğünüz araştırmalar ne aşamada?

Bu yıl en heyecan verici sonuçlarımız, fotodinamik etkiyi bilgi işleyen molekül kavramıyla buluşturduğumuz sistemlerden geldi. Otonom olarak karar vererek terapötik mod ile diyagnostik mod arasında geçiş yapabilen moleküller tasarladık, sentezledik ve çalıştıklarını hücre kültüründe gösterdik. Bu “demultiplexer” adı verilen bileşimsel devrenin bir organik molekülde gerçekleştirlmesidir. Çalışma sistemi itibariyle terapötik amaçlı moleküler robotların ilk versiyonları olduğunu düşünüyoruz.

Yurtiçi ve dışından çalışmalarınıza destek alabiliyor musunuz?

Yurtdışı destek tabii ki çok sınırlı. Yurtiçi ise ayrı bir sorun. Ve çok büyük. Bilim insanını desteklemek için kurulan TÜBİTAK artık vizyonunu tümüyle kaybetti. Faaliyetlerini üzüntüyle takip ediyorum. TÜBİTAK’ın yaptıkları ve yapmadıklarıyla bir sosyal medya fenomeni olmasına üzülmemek mümkün mü? Umarım yıllar sonra kurumun yöneticileri verdikleri tüm kararları savunabilirler. TÜSEB ise yeni bir umut, umarım TÜBİTAK’ın akademik topluluktan ve ülkenin en seçkin bilim adamlarından kopuşundan gereken dersleri çıkarırlar. Sorunuzun cevabı kısaca hayır, ama gelecek için umutluyum.

Türkiye’de başka merkezlerle de işbirliği yapıyor musunuz?

Hacettepe Temel Onkoloji bölümündeki arkadaşlarımla işbirliğimiz var ve devam ediyor.

Bu söyleşi HBT'nin 85. sayısında yayınlanmıştır.