Yemekte seçici davranan çocukların sorunu ne?

Öne Çıkanlar Sağlık
Yemekte seçici davranan çocukların sorunu ne?

Araştırmalar seçicilikte dört farklı davranış biçiminin olduğunu ve konunun salt yemekle ilintili olmadığını ortaya koyuyor.

Yemekte seçiciliğin bilimsel bir tanımı yok, ama ana babalar bunu görür görmez fark edebildiklerini söylüyor; galiba haklılar. Yemekte seçici davranan çocukların tümünü aynı kefeye koymak da yanlış.

Araştırmaya göre, anababaların yemekte seçicilik olarak nitelendirdikleri durum gerçekte farklı davranış biçimlerinden oluşan geniş bir yelpaze ve çocuğunun hangi davranış biçimini sergilediğini bilmek de anababaların çok daha yapıcı tepkiler geliştirmelerine yardımcı olabiliyor.


Farklı davranış biçimleri

Araştırmacılar yaşları iki ile dört arasında değişen 170 çocuğu biraraya topladı. Bu çocukların yaklaşık yarısı anababaları tarafından yemekte mızmızlandıkları ve yemek seçtikleri söylenen çocuklardan oluşmaktaydı. İki hafta boyunca anababalar aileyi araştırmacılar tarafından sağlanan tek tip öğünlerle beslediler ve bu arada çocuklarında gözlemledikleri davranış biçimlerini kayda geçirdiler.

Yemekte seçici davranmayan çocukların daha çok yedikleri ve yemek yeme konusunda hiçbir sıkıntı yaratmadıkları, ancak anababaları tarafından seçici olarak nitelendirilen çocukların yemek öncesinde ve yemek sırasında çok farklı davranışlar sergiledikleri görüldü: masaya oturmamaktan tutun da, belli yiyeceklere kuşkuyla bakmak, köşeye sinmek ve öğürmek gibi davranışlar.

4 farklı neden

Araştırmayı yürüten Illinois Üniversitesi beslenme uzmanlarından Sharon M. Donovan ve arkadaşları hedef grupta bir olasılıkla birbirleriyle örtüşen ve anababaların çocuklarını yemekte seçici olarak değerlendirmelerine yol açan dört farklı davranış biçimine tanık oldular.

Donovan, brokoliden uzak durmak gibi, kimi seçici davranış biçimlerinin doğuştan kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor. Kimi çocuklar genetik olarak acı tatlara ötekilerden daha duyarlılar ve bu nedenle kimi sebzelerin tadına alışmaları çok daha uzun bir süre alabiliyor.

Araştırmaya göre, yemek saatlerinde yaşanan yüzünü ekşitme ve hatta öğürme gibi başkaca garip davranışlar, yiyecekle hiç ilişkili olmayabilir. Yine Illinois Üniversitesi beslenme uzmanı Soo-Yeun Lee’ye göre, örneğin, çocuk oyunu bırakıp masaya gitmekten hoşnut kalmayabilir, ama bu isteğini yemek yemeyi redderek dışa vurmaya çalışıyor olabilir.

Yemekte seçicilik sıra dışı bir durum değil: Bu durumun doruk noktasına ulaştığı, iki yaşına dek çocukların yüzde 19 ile 50’si arasında bir bölümü, yeme konusunda mızmızlanan çocuklar olarak değerlendiriliyor.

Bir güç savaşı haline gelmemeli

Çocukların yemek saatlerinde verdikleri tepkiler, her zaman yemek yeme ya da yedikleriyle ilgili olmayabilir, ana baba bunun farkına varabilmeli. Bunu ayırt ederseniz, durumu çözüme kavuşturabilirsiniz.

Öyle ki, anababaların çocuklarına yemek yedirme konusunda bir güç savaşı vermeleri boşuna olabilir. Çünkü özellikle de çocuklarda bu tür davranışlar genelde beş yaşından sonra yok oluyor, ya da giderek azalıyor.

Beslenme uzmanları hedefe çok daha odaklı yaklaşımlar geliştirilinceye dek ana babalara zaman içinde doğruluğu kanıtlanmış bir kaç taktik öneriyorlar.

  • Karışık yiyeceklerden hoşlanmayan çocuklara bu tür yiyecekler ilk kez sunulduğunda, içindeki malzemeleri onlara tek tek göstermeleri öneriliyor.
  • Ana babalar, çocuklarının belli yiyecekleri yeğlediklerini kabullenmeli ve istemedikleri yiyecekleri, sevdikleri yiyeceklerle birlikte sunmaları gerekiyor.
  • Alışık olmadıkları bir yemeği yedirme konusunda çocukları zorlamamak, ancak onları bir lokma alıp tadına bakmaya özendirmek gerekiyor.
  • Çocuklar yeni bir yiyeceği yemeyi kabul etmeden önce onunla en az 10 kez karşı karşıya gelmek zorunda kalabilirler. Ana babalar çoğu zaman bu sürecin çok öncesinde pes ediyorlar.

Kılı kırk yaran davranış biçimleri

Duyulara bağımlı olarak yiyenler bir yiyeceği dokusu ya da kokusundan ötürü (“Böö, iğrenç!”) yemeyi reddederler.

Belirli yiyecekleri yeğleyenler yeni tatlardan ya da karışık yiyeceklerden uzak dururlar.

Genelde her şeyin kusursuz olmasını isteyenlerin kendilerine özgü gereksinimleri olur. Söz gelimi, farklı yiyeceklerin birbirlerine temas etmesinden hoşlanmazlar.

Davranışsal tepkiler verenler kendi doğrularında bir “sapma” söz konusu olduğunda (jambon ile peynir beyaz ekmeğin üzerine konmalı, esmer ekmeğin üzerine değil!) mızmızlanıp, burun kıvırabilirler ya da yemekte ne olduğunu bilseler bile masaya oturmamakta diretebilirler.

Derleyen: Rita Urgan