ABD ve Kanada’da üniversite yönetim sistemi

Öne Çıkanlar Toplum
ABD ve Kanada’da üniversite yönetim sistemi

Her üniversite, kendi kurallarını koymakta serbest olmasına rağmen, Kuzey Amerika adıyla anılan Amerika ve Kanada’da üniversitelerin yönetim sistemi ve prensipleri benzerdir. Üniversiteler, kendi bulundukları eyaletlerin kanunlarına ve eyalet devletine bağlıdır. Üniversiteler kanunu, onların sadece eğitim ve araştırma görevlerini tanımlar, iç işlerinde bağımsız olduklarını belirtir, üniversitenin mütevelli heyeti ve senato tarafından yönetilmesini öngörür, fakat üniversitenin yönetimine hiç bir şekilde karışamaz. Devlet üniversiteye öğrenci başına ödeme yapar ve yeni açılması öngörülen bölümlere kaynak aktarır.

Üniversite Yönetimi

Üniversite’de en üstte iki yönetim kurumu vardır: Mütevelli Heyeti ve Senato. Üyeleri, profesörlerden ve öğrenci temsilcilerinden seçimle oluşan senato daha çok akademik kuralların ve ders müfredatlarının tartışma ve oylama ile kabul edildiği kurumdur. Mütevelli heyeti ise üniversitenin yönetimini denetleyen kurumdur. Maaş almadan, gönüllü çalışan mütevelli heyeti üyeleri topluma hizmet vermiş, değişik konularda mesleklerinde tanınmış kişilerden ve üniversite bünyesindeki hocalardan seçilir. Rektör, rektör yardımcısı seçimleri, üniversitenin bütçesi, toplum ile ilişkisi, üniversitenin prensipleri ve geleceği, ve rektörlük tarafından sunulan üst düzey üniversite yöneticilerinin onayı mütevelli heyeti tarafından yapılır.


Mütevelli heyetinin görevi üniversitenin toplum karşısında güvenirliliğini ve saygınlığını, üniversitede dışardan veya içerden hiç bir baskı olmadan akademik eğitim ve öğretimi korumaktır. Mütevelli heyeti üyeleri ve yöneticiler dolaylı ve dolaysız yoldan üniversite ile ticari ilişkiler içinde olamaz. Üniversitenin güncel yönetimi ise sırasıyla rektör, rektör yardımcıları, dekanlar ve bölüm başkanları tarafından yapılır. Üniversitenin harcamaları sayıştaylar tarafından incelenir, mütevelli heyetine ve senatoya sunulur, oylanır ve halka açık yayınlanır.

Üniversitenin güncel yönetiminin başında Rektör, Kuzey Amerika’daki tanımıyla “Başkan (President)” vardır. Rektörün bir altında, tüm akademik eğitimden ve hoca alımlarından sorumlu “Provost”, yani en rütbeli rektör yardımcısı vardır. Sonra sırası ile araştırma, finans, dış ilişkiler, mezunlarla ilişki, insan kaynakları, ve öğrenci işlerine bakan rektör yardımcıları vardır.

Her fakültenin lideri dekan, ve fakülteye bakan bölümlerin lideri ise dekana bağlı bölüm başkanlarıdır. Her birinin seçimi üniversite içinde kurulan, hocaların, öğrencilerin ve memurların temsil edildiği komiteler tarafından seçilir. Rektör, provost ve dekan seçimi üniversitenin saygınlığı ve akademik ilerleyişi için önemlidir ve oldukça detaylı, danışmalı ve araştırmadan sonra seçilir.

Bu üst düzey yöneticiler akademik dünyada tanınmış, daha alt kademelerde tecrübeleri ile sınanmış, üniversite üyelerinin itiraz etmesi mümkün olmayan gizli aday listesinden seçilirler. Hocaların maaşları eşit değil, piyasa değerine ve başarılarına göre verilir. Bilhassa başka üniversitelerin göz diktiği, dünya çapında üne kavuşmuş hocaları, dekan ve provost yüksek maaş artışları ile bünyelerinde tutmak isterler. Oldukça tanınmış bir hocanın, dekan veya bölüm başkanının yönetiminden rahatsız olup haklı görünebilecek nedenlerle başka üniversiteye geçmesi, o bölüm başkanının veya dekanın akademik yöneticilik sicilinde kötü etkisi olur. Üst yöneticilerin görevi en iyi hocaları almak veya bünyede tutmak, eğitim ve araştırma kalitesini dünya çapında yarışacak seviyeye getirmeye yardım etmek, üniversitede özgür eğitim ve araştırma ortamını hiç bir kayırma veya ayrıştırma yapmadan sağlamaktır. Başarıları de bu verilere göre ölçülüp, her üç yılda bir yapılan yenileme yoklamalarında kullanılır.

Rektör seçim komitesi mütevelli heyetinden, senatodan, fakülte dekanlarından ve hocalardan seçilen üyelerden oluşur. Ayrıca lisans ve lisans-üstü öğrencilerden birer temsilci, ve mezunlar derneğinden bir temsilci, üyeleri tarafından seçilip rektör seçim komitesine katılırlar. Komitenin başı Mütevelli Heyetinin başkanıdır. Üniversitenin mütevelli heyeti ayrıca, değişik üniversitelerden emekli olmuş rektör ve dekanların kurduğu bir insan kaynakları şirketini danışman yapar. Komitede çalışan ve üye olan her kişinin gizlilik anlaşmasını imzalaması zorunludur.

Danışman şirketin görevi, gizli olarak, dünyadaki en tanınmış üniversitelerde başarılı yönetimleri ile dikkat çekmiş rektör, rektör yardımcısı ve dekanlık yapan kişilere yaklaşıp, onların aday olarak başvurmalarını sağlamaktır. Şirket, her adayın başarılarını, eleştirilen uygulamalarını araştırıp rektör seçim komitesine bildirmekle yükümlüdür. Gelen bilgiler ve başvurular kesinlikle komite içinde gizli tutulur. Komite, ancak oy birliği veya ezici çoğunlukla (örneğin %80) adayları sıralamaya sokar. Adayların çok başarılı akademik araştırma kariyerine sahip olmaları, uluslararası tanınmış araştırmaları olması, ve bir üniversitede en az dekan veya rektör yardımcısı olarak çalışıp başarılı yöneticilik sergilemesi gereklidir. Üniversite ne kadar büyük ve tanınmış ise, rektör adayından istenen başarı çıtası da o kadar yüksek olur. Elemelerden geçen iki veya üç aday halka ve üniversiteye açık oturumlarda, üniversitede nasıl bir yönetim tarzı göstereceğini, fakülteler- bölümler- hocalar- öğrenciler- toplum-mezunlar ile nasıl bir iletişim yapacağını, üniversiteye hangi yenilikleri getirmeyi planladığını anlatır. Sorulara cevap verir. Ayrıca rektör seçim komitesi, mütevelli heyeti ve dekanlarla ayrı ayrı toplantılar yapıp planlarını açıklar ve sorulara cevap verir. Sonuçta, rektör komitesi adayları sıralar ve mütevelli heyetine tavsiye eder. Mütevelli heyeti, komitenin seçmediği bir adayı rektör adayı olarak öneremez. Üniversitenin rektör ile imzaladığı kontrat, şartlar ve maaş halka açıktır.

Rektörden sonraki en nüfuzlu yönetici, rektör baş yardımcısı olan provostdur. Kurallar rektör seçimine benzer, fakat komitenin başı rektördür. Keza dekanlar da aynı yöntemle, provostun başkanlık yaptığı bir komite tarafından seçilir. Bölüm başkanları ise fakülte dekanının başkanlığında, bölümdeki hocaların çoğunluk olduğu, fakat öğrenci ve memurların da birer temsilcisinin seçimle oluşturduğu komite tarafından, bölüm üyelerinin görüşleri alınarak seçilir. Yönetici adayları üniversitede seminer verip kendilerini tanıtmak, ve yönetime geldiklerinde üniversiteye getirecekleri katkıları anlatıp sorulara cevap vermek zorundadır.

Hocaların seçimi ve akademik terfileri

Hoca kadrosu açıldığında, bölüm başkanının liderliğinde ve üyelerinin dekan tarafından onaylandığı bir komite kurulur. Komitede mutlaka erkek – kadın karışımı sağlanır. Adaylarda aranacak uzmanlık şartları belirlenir, bölüm ve üniversite tarafından oylandıktan sonra konu ile ilgili uluslararası dergilerde ilan verilir. Ayrıca, ilan hocaların bağlantıları ile dünyanın dört bir yanına dağıtılır. Adayların Kanadalı veya ABD'li olması şart değildir, sadece tercih edilir. Amaç, en iyi bilim insanını üniversiteye kazandırmaktır. Adaylar özgeçmişleri, örnek yayınları, üniversitede öğrencileri cinsiyet-ırk-din-bedeni engel ayrımı yapmadan nasıl eğitim vereceğini açıklayan bir sayfalık bildiri, araştırma konularını ve ilk beş, on ve on beş yılda yükselme planlarını kapsayan dosyalar ile başvuru yaparlar. Komite üyesinin başvuranların hiç birisi ile ailevi, arkadaş, ve geçmişte hoca-öğrenci veya iş ilişkisi olmaması gereklidir. Adayların başka üniversitelerden doktora almış olmaları, bölüme yeni kan akışı getireceği için tercih edilir.

İlk üçte seçilen adayın her biri ayrı ayrı üniversitede halka açık bir araştırma semineri ve bir saatlik lisans dersi verir. Hocalar, öğrenciler, başkan ve dekan ile toplantılara girip soruları cevaplar. Aday, komiteye yaptığı araştırmaları, uzman yetiştirme planlarını, gelecekte yapacağı araştırma konularını ve potansiyel mali kaynaklarını, bölüm içinde ve dışında başka araştırmacılarla nasıl çalışacağını açıklar. Tüm mülakatlar bittikten sonra komite üç adayın sıralamasını gerekçeleri ile birlikte bölümdeki hocalara sunar. Adayın bölümdeki hocaların ezici çoğunluğunun (örneğin %80) oyunu alması gerekir. Bölümün onayladığı hoca sırası ile dekanın liderliğindeki tüm fakülte bölüm başkanlarından oluşan, ve provostun başında olduğu tüm fakültelerin temsil edildiği komitelerin sırasıyla onayından geçer. Aday senatoda oylandıktan sonra işe alınır. Aday ile yardımcı doçent kadrosu için sadece dört yıllığına kontrat imzalanır. Eğer hoca doçent veya profesör olarak alınırsa ve adayın oldukça başarılı hocalık geçmişi varsa ömür boyu kadro verilebilir. Kuzey Amerika'da bu işleme "Tenure" denmektedir.

Kuzey Amerika sisteminde araştırma, laboratuvar masrafları ve asistan maaşlarının hepsini hoca kazandığı fonlardan vermek zorundadır. Üniversite hocanın kazandığı fonlardan %20-%50 arasında vergi alır. Kısacası, hocalar araştırmalarının finansal kaynağını yaptıkları araştırmalarla kendileri kazanmak zorundadırlar. Bu fonları ise sadece kazanan hoca harcayabilir. Üniversite yönetimi sadece fonların projedeki bütçeye göre ve etik şekilde harcanmasını kontrol eder. Dolaysiyle, yönetimin hocanın araştırmaları üstünde hiç bir yetkisi yoktur, ve hocanın akademik özgürlüğünün de kaynağı budur.

Genç hoca hızlıca projeler hazırlayıp, TÜBİTAK karşılığı kurumlardan ve şirketlerden araştırma projeleri için hakem süzgecinden geçerek fonlar almaya çalışır. Hocaya üniversite sadece iki yıl yetecek kadar bir başlangıç fonu verir. İlk dört yılda genç hocanın laboratuvarını kurması, araştırma fonları kazanması, projeleri başlatması, araştırma asistanlarını alması ve lisans derslerinde öğrencilerden fakülte averajının üstünde “iyi ders veriyor” notları kazanması beklenir. Bu kriterleri karşılamayan hocanın kontratı bölümdeki doçent ve profesör olmuş hocaların oyları ile yenilenmez. Son karar dekan ve provostun başkanlığındaki komitelerdir, fakat onlar bölüm kararlarına sadece hukuki problem varsa karşı çıkabilirler.

Yardımcı doçentin araştırma ve ders verme performansı altıncı yılın sonunda, öz geçmişi, ders notları, yayınları ve ödülleri ile birlikte dosyalanıp üniversite dışında, aday ile hiç bir zaman beraber çalışmamış fakat konusunda tanınan beş-altı hakem profesöre gönderilir. Bu hakemlerin kimliği adaydan gizlidir. Her hakemin bağımsız olarak adayın doçentliğini desteklediğini nedenleri ile birlikte yazması beklenir. Üstün körü hazırlanmış, kötü veya iyi cümlelerle doldurulmuş hakemlik raporları kaale alınmaz. Adayın tüm hakemlerden onay alması beklenir. Eğer içlerinden bir tanesi olumlu değilse, komite bunun nedenlerini açıklamak zorundadır. Birden fazla olumsuz tavsiye alan dosyanın kabul edilmesi zordur, ve hocanın üniversite ile ilişkisi bölüm-dekanlık ve üniversite komitelerinin oylamaları ile kesilebilir. Hakemlerin yanlı referanslar vermesi etik kurallara aykırı olduğu için, eleştirileri veya destekleri çok dikkatli yazmak zorundadırlar.

Başarısız bulunan hocanın endüstriye gitmesi beklenir. Fakat kabul edilirse, üniversitede doçentliğe yükseltilir ve ömür boyu kadro, yani “tenure”, verilir. Kadro kazanan hoca ancak mahkemece kanıtlanan suçlar işlediğinde veya üniversitenin etik kurallarına uymadığı şartlarda kovulabilir. Örneğin öğrencisi ile gönül ilişkisi, yakınlarını kendi laboratuvarında veya kontrol ettiği enstitüde işe alma, fonları kişisel kullanma, taciz, cinsiyet veya ırk ayrımcılığı gibi tavırlar üniversitenin etik kuruluna getirilir. Kurul suçlamayı sabit görürse, hocanın üniversite ile ilişkisi kesilir ve ancak mahkeme kararı ile suçsuzluğunu ispatlayıp geri gelebilir.

Doçentlikten profesörlüğe terfi de benzer yöntemle yapılır. Doçentin uluslararası tanınmış araştırmalara imza atmış olması, yılda ortalama üç – dört makalesinin kendi konusunda saygın dergilerde çıkmış olması, doktora mezunları vermesi, yılda üniversiteye ortalama en az dört-beş asistan maaşı ve araştırma masraflarını karşılayabilecek kadar araştırma fonu getirmesi, ve iyi ders vermesi beklenir. Uluslararası saygın dergilerde editör yardımcılığı, aldığı akademik ödüller ve üniversitenin yönetimine yaptığı olumlu katkılar kaale alınır. Doçentlik ve profesörlük unvanlarını sadece hocaların çalıştıkları üniversiteler verebilir, ve bu unvanlar başka üniversitelere taşınamaz.

Hocaların akademik özgürlüğü de üniversite özgürlüğünün bir parçasıdır. Hocalar, kendi araştırma kaynaklarını bulmak, araştırmalarında uluslararası saygınlığa ulaşmak ve iyi ders vermek zorunda oldukları için çok çalışmak zorundadırlar. Üniversitenin etik kuralları ise cinsiyet, ırk, fikir ayrılığı ve kayırmacılığı tamamen yasakladığı için hoca keyfi davranışlarda bulunamaz. Örneğin, hiç bir hoca siyasi görüşlerini altında olan öğrencilere veya hocalara empoze edip, onlar üstünde baskı kuramaz. Hocalar ofislerini fikirdaş oldukları siyasi partinin propaganda ofisi olarak kullanamaz. Bunu yapmaya yeltenen hocalar kapılarının önüne yığılmış öğrencilerin protestosu ile karşılaşır. Fakat hiç bir hoca veya öğrenci, siyasi fikirleri, cinsiyeti, ırkı veya özel hayatı dolayısıyla kovuşturmaya veya baskıya uğrayamaz. Hoca üniversitede veya dışardaki forumlarda kişisel görüşlerini, topluma aykırı olsa bile, dile getirebilir ve buna ne üniversite ne de dışardan bir devlet görevlisi karışabilir. Önemli olan, kişisel görüşlerini araç olarak başka görüşte olanların üstünde baskı aracı olarak kullanmamaktır. Akademik ve fikir özgürlüğü hem üniversite kuralları hem de devletin anayasası tarafından korunmaktadır. Zaten fikirlerin açıkça tartışılmadığı üniversitelerde yeni fikirler ve bilgiler yeşeremez.

Üniversiteler, bilimin gelişmesinde ve eğitimle yayılmasına öncülük eden kurumlardır. Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde, üniversitelerin işleyiş tarzı ve bağımsızlığı, hocalarının ve yöneticilerinin kendi içlerinde, bağımsız olarak seçimi kanunlarla garantiye alınmıştır. Fakat aynı zamanda, üniversite yöneticileri ve hocaları, üniversitelere yerleşmiş etik kurallara ve demokratik kültüre uymak zorundadırlar. Bilimin ve eğitimin öncelik verilmediği, fikirlerin kaygısız tartışılmadığı üniversite ortamlarında bilimsel ilerleme ve yeni fikirler oluşamaz, düşünen – araştıran öğrenci yetişemez. Bu kural çağdaş ve teknolojik olarak ilerlemiş tüm dünya üniversitelerinde tartışmasız kabul edilen gerçektir.

Yazı: Prof. Yusuf Altıntaş & Prof. A. Galip Ulsoy (16 Ocak 2021)

 

Özgeçmişler

Prof. Dr. Yük. Müh. Yusuf Altıntaş

The University of British Columbia Makine Mühendisliği Bölümü, Vancouver, B.C. V6T 1Z4 Kanada

http://ww.mal.mech.ubc.ca/

Prof. Yusuf Altıntaş Bekilli- Denizli doğumlu olup, ilk ve orta okulu Bekilli'de (1960-1968) okuyup, Denizli Lisesinden 1971'de mezun olmuştur. 1971-1975 yıllarında İTÜ Makina Fakültesinin Uçak bölümünden lisans, 1980 ve 1986 yıllarında Kanada’daki New Brunswick ve MaçMaster üniversitelerinden yüksek lisans ve doktora almıştır. 1977-1978 yılında MKE Kırıkkale Top Fabrikasında tezgah mühendisi, ve 1980 – 1982 de Kanada endüstrisinde çalışmıştır. 1986 yılından beri Kanada’nın British Columbia Üniversitesinde öğretim üyeliği yapmaktadır. Takım tezgahlarının tasarımı, bilgisayar kontrolü, titreşimleri ve talaşlı imalat mekaniği konularında 200 kadar hakemli dergi ve 100 adet konferans bildirisi vardır. Makalelerinin aldığı toplam atıf sayısı 30500 ün üstündedir (h-ındex 92). İmalat Otomasyonu: Talaşlı İmalat Mekaniği, Takım Tezgahlarının Titreşimleri ve Kontrolünün Mühendislik Prensipleri isimli uzmanlık kitabı İngilizce, Çince ve Türkçe basılmıştır. Aachen, Stuttgart ve Florida Üniversitelerinde araştırmacı misafir profesör olarak görev yapmıştır.

Uluslararası İmalat Mühendisleri Akademisinin (CIRP), Kanada Mühendisler Akademisi (2006 CAE), Kanada Kraliyet Bilimler Akademisi (2010), Amerikan Makina Mühendisleri Birliği (ASME, 1997), İmalat Mühendisleri Birliği (SME 2005), Tokyo Üniversitesi (2009), Pratt and Whitney Canada (2008) Fellow üyeliği, Stuttgart (2009) ve Budapeşte (2013) Üniversitelerinden onursal doktora almış, Pekin’deki BEİHANG uçak-uzay (2016) ve Taiwan’daki National Chung Hsing (2019) üniversitelerinin onursal profesörlüklerine seçilmiştir. Prof. Altıntaş 2010 yılında British Columbia eyaletinin en iyi mühendisi, 2011 yılında da Kanada'nın ülke çapında en iyi mühendisi seçilmiştir. Üniversitede 2010-2011 eğitim yılında verdiği bilgisayar ile makine kontrolü dersi ile mühendislik fakültesinin en iyi eğitmeni olarak Killiam ödülünü almıştır. Prof. Altıntaş 2012 yılında İmalat Mühendisleri Birliğinin SME Albert M. Sargent ödülünü, öğrencileri Caner Ekşioğlu ve Murat Kılıç ile yazdıkları yayın 2013 ASME İmalat Mühendisliğinin en iyi makalesi, 2013 yılının NSERC (Kanada‘da TÜBİTAK karşılığı) SYNERGY endüstriye teknoloji transferi ödüllerini almıştır. TÜBİTAK 2013 yılının fen ve mühendislik bilimleri özel ödülünü almış ve ödül parasının tamamını Çağdaş Yaşamı Destekleme derneği aracılığı ile kasabasından yetişmiş, gereksinim duyan üniversite öğrencilerine burs olarak bağışlamıştır. Almanya’da Berlin Senatosu tarafından verilen Georg Schlesinger Madalyasını ve ASME’nin (Amerika Makine Mühendisleri Birliği) Ennor Madalyasını 2016 da kazanmıştır. Prof. Altıntaş’ın laboratuvarında geliştirilen talaşlı imalat mekaniği, dinamiği, kontrolü ve ölçme programları (CUTPRO, MACHPRO, NPRO, DELPRO, SpindlePro, Virtual CNC) üç yüzden fazla uluslararası uçak, tezgah, takım, otomotiv ve imalat firmalarında kullanılmaktadır. Prof. Altıntaş, Enternasyonal İmalat Mühendisleri Akademisinin (CIRP.net) 2016-2017 döneminin ilk Türk ve Kanadalı başkanıdır. 1994 yılından beri UBC Mekatronik opsiyonunun kurucu direktörüdür.

 

Prof. Dr. Ali Galip Ulsoy (Emeritus)

University of Michigan, Makina Mühendisliği Bölümü, Ann Arbor, MI, ABD.

http://www-personal.umich.edu/~ulsoy/

Galip Ulsoy 1950 yılında Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde dünyaya gelmiştir. Ailesi ile birlikte 1957’de ABD’ye taşınmış, daha sonra Türkiye’ye dönerek orta okulu İstanbul İngiliz Erkek Lisesinde ve liseyi Robert Koleji’nde okumuş, 1969’da eğitimine devam etmek üzere tekrar ABD’ye gitmiştir. Lisans derecesini 1973’de ABD’de Swarthmore College’da mühendislik konusunda aldıktan sonra 1975’de Cornell Üniversitesinde makine mühendisliği konusunda lisans üstü eğitimini, doktorasını 1979’da Berkeley’de California Üniversitesi’nde tamamlayan Prof. Ulsoy 1980 yılından beri Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Galip Ulsoy 1986-87 akademik yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde misafir ögretim üyesi olarak çalışmıştır. 1995 yılında Ford Araştırma Laboratuvarlarında misafir araştırmacı, ve 2003-2005 yılları arasında ABD’nin Ulusal Bilim Vakfında (NSF) İnşaat ve Makine Mühendisliği kısmında Direktör olarak görev almıştır. Michigan Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde, Bölüm Başkanı, ve Robotik ve Üretim araştırma merkezlerinde Direktör olarak çalışmış, halen William Clay Ford Kürsü Profesörü (emekli) ve C.D. Mote, Jr. Üniversite Onursal Profesörü (emekli) olarak görev yapmaktadır.

Galip Ulsoy’un dört kitabı, dört patenti, ve 350’yi aşkın yayınlanmış teknik makalesi bulunmaktadır. Amerikan Makine Mühendisleri Derneğinin (ASME) bilimsel dergilerinden Journal of Dynamic Systems, Measurement and Control’un baş editörluğünü ve Dynamic Systems and Control Magazine’in da kurucu baş editörlüğünü yapmıştır. Hükümet ve endüstri desteği ile yürüttüğü araştırma projelerinin değeri $90 milyon üstündedir. Bugüne kadar 47 doktora öğrencisi mezun eden Prof. Ulsoy, 4 Türk öğrenciye de akademik danışmanlık yapmıştır.

Amerikan Makine Mühendisleri Derneği (ASME), Üretim Mühendisleri Derneği (SME) Elektrik ve Elektronik Mühendisler Enstitüsü (IEEE) ve Uluslararası Otomatik Kontrol Federasyonu (IFAC) tarafından “Fellow” unvanına layık görülmüş, ve yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı ASME’nin “Oldenburger” Madalyası ve SME’nin “Albert M. Sargent Progress” ödülü gibi mesleği ile ilgili birçok prestijli ödül kazanmıştır. 2006 yılında ABD’nin Ulusal Mühendislik Akademisine (National Academy of Engineering) seçilmiştir, TÜBİTAK 2012 yılının fen ve mühendislik bilimleri özel ödülünü almış ve ödül parasının tamamını Türkiye Eğitim Vakfına burs olarak bağışlamış, ve 2020 yılında ABD de kontrol ve otomasyon mühendislerine verilen en yüksek “Bellman Control Heritage” ödülünü kazanmıştır.