Neden bilim? – Aziz Sancar: Bilimi ürettiğinde güçlü olursun!

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Neden bilim? – Aziz Sancar: Bilimi ürettiğinde güçlü olursun!

Neden bilim? sorusuna bireysel yanıtım: Doğanın gizemlerini keşfetmek ve bu bulguları insanlık yararına kullanarak hem ülkeme hem insanlığa hizmet etmek. Bu hizmeti verirken aynı zamanda ülkemin saygınlığını arttırmak. İnsanlık gerçeği arar; neden, nasıl, niçin sorusunun izini sürdüğü için ilerlemiştir. Bu da ancak bilim yapmakla mümkün olur. Ayrıca Bilim her türlü doğal ve insan kaynaklı afeti önlemek veya kontrol etmek için önemli.

Türkiye açısından bakacak olursak şunları söyleyebilirim. Diğer ülkelerle bilgi üretme (yani temel bilim), teknoloji ve ekonomide eşit olmak istiyorsak bunun yolu bilimden geçer. Ancak o zaman uluslararası arenada saygın bir ediniriz. Bu da kız ve erkek çocuklarımıza, ayırım yapmadan, eşit fırsat vererek erken yaşta bilim öğretmek, bilime yöneltmek ile mümkün.

Dünya açısından bilimin ne denli önemli olduğunu COVID-19 pandemisi çok yakından gösterdi. Tüm insanlık birbirine bağlı, çok kısa sürede 5 farklı yöntemle aşı geliştirilmesi birçok ülkede yüzlerce binlerce bilim insanının çalışmaları ve yine son 25-30 yılda üretilen bilgi birikimi sayesinde mümkün oldu. Bunu unutmamalıyız.


Ama şu da var: maalesef bilim insanlara kendinden olmayanı sayma ve eşit görmeye yetmiyor. 1. ve 2. Dünya Savaşları emperyalist tutkularla, birilerinin hakimiyet kurma ve diğerlerini sömürme hırsları nedeni ile yaşandı. Gördüğüm kadarı ile bu düşünüz tarzı bilimde ilerlemiş Batı ülkelerinde hala hakim.

Ben Türkiye’yi bilim bağlamında düşündüğümde 1683 yılını hep aklımda tutarım. 1683 benim için dün olmuş gibi şuurumdadır. Nobel biyografimde de şu sözler yer alır““11 Mart 1890’da Berlin Belediye Sarayı’nın kutlama salonunda yüzlerce davetli için beş saatlik bir ziyafet gerçekleştirildi. Bilim tarihinde belki hiç görülmemiş bir ihtişamda bir kutlama... Geniş avizeli salon palmiye ağaçlarıyla ve defne yapraklarıyla süslenmişti. Salona hakim bir duvara, Bismarc ve diğer Avrupa liderlerinin, Türk imparatorluğunu parçalayıp kendi aralarında bölüşmek için toplandıkları Berlin Kongresi’nin beş metre yüksekliğinde bir yağlıboya portresi asılmıştı.” Bu paragrafı ilk kez 2004’te John Buckingham’ın kimya tarihi hakkındaki Molekülün Peşinde isimli mükemmel eserinde okudum. O zaman bu paragrafın içerdiği iki konunun bütün hayatım boyunca şuuruma kazınmış olduğunu hissettim.

Bu iki konu, bilim ve Türk milleti, hatırlayabildiğim tüm geçmişimde düşüncelerime hâkim oldular. Bir Türk vatansever olarak büyüdüm ve hâlâ öyleyim...’’

Batıda kendini üstün görmek hala çok yaygın. Bunlara ancak ülke olarak bilimde kuvvetli olmakla karşı koyabiliriz. Yoksa Viyana Bozgunları da Berlin Kongreleri de devam eder...

Prof. Dr. Aziz Sancar