Merhaba diyelim, karamsar olmayalım!

Bozkurt Güvenç
Merhaba diyelim, karamsar olmayalım!

Kararan günlerin ardından Orhan Bursalı’nın umut veren aydınlık haberi ve acil daveti üzerine, sabahın erken bir saatinde  yazıma başlarken... Geçen yıl, uzun bir çalışma günü erken saatte karşılaştığım karamsar yurttaşımı anımsadım. Ayak sesimi duyunca dönüp sert sert bakmıştı. Bildik biri değildi. Merhaba yerine "Günaydın"  dedim. Hemen yerinden kalktı, okuduğu gazeteyi masaya fırlatarak, öfkeyle sordu: "Bugünün neresi aydın?"

“Affedersiniz, sadece aydın olmasını dilemiştim, geri alıyorum,” diyebildim. Hala anlayabilmiş değilim öfkesinin nedenini...

Yine de dost bildiğim okurlarıma, içten ve aydınlık bir "Merhaba" diliyorum.


Sosyal bilimciler, uzunca bir kuluçka döneminden sonra yavaşça başlayan sosyal olay ve süreçlerin hızlanarak geliştiğini, önceden kestirilemeyen belli bir aşama veya dönüm noktasında, yavaşlamaya başladığını ve ağır ağır sona erdiğini söyler.

Öyle ki, sosyal olaylar zaman-mekan boyutunda, soldan sağa ve alttan yukarıya doğru, "lojistik eğri" olarak bilinen sağa yatık bir "S" harfi çizer.

"Türkiye Nereye?" sorgulamasıyla başlayan, karamsar ya da iyimser bir aayneeen öyle! tekerlemesiyle süren ve gelecek programlara ertelediğimiz ülke sorunlarımız, Dündar ve Gül’ün tahliye edilmesiyle sanki sona ermiş ya da erecekmiş gibi görünüyor.

Oysa, sona erecek olan, siyasa erkin ifade özgürlüğü ve basın üzerindeki artan baskısı değil, Cumhurbaşkanı’nın uzlaşmaz görünen, ödün vermeyen, kararlı tutumudur. İç ve dışta büyüyen tepkiler karşısında AKP Hükümeti sanki ilk kez  durmuş ya da geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Ankara’daki yargıçların tarihi kararı, Başkanlık sistemi ve Yeni Anayasa taleplerinin sonu mu? Yoksa, AK SARAY’ın daha kapsamlı bir geri dönüş ve güç gösterisi için taktik bir zaman kazanma manevrası  mı? Kesin bir şey söylemek için vakit çok erken.

Ancak, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarındaki tarihi yanılmaları izleyen 7 Haziran Genel Seçimleri’nin sürpriz sonuçları ve son 26 Şubat tahliye kararları, 13 yıllık güçlü ulusal veya kişisel iradenin sarsıldığını, toplumsal güvenin azaldığını ve düşüşün sürebileceğini düşündürüyor.

İktidar yandaşları ile danışmanlarına benim naçiz önerim daha az yazıp konuşup, biraz tarih okumaya zaman ayırmaları olabilir. Söz gelişi, 19. yüzyılda yönetim felsefesinin sadık dostu ve cömert hamisi olarak bilinen John Stewart Mill’ in Özgürlük Üzerine denemesinden şu bilgece uyarı :

Eğer tüm insanlığın (çoğunluğun), farklı düşünen tek bir kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip o tek kişi  iktidarı ele geçirdiğinde tüm insanlığı susturmasına karşı çıkmaya hakkınız olamaz...

Bağışlarsanız ben de aynen böyle düşünüyorum, değerli okurlarım. Karanlık tünelin ucundaki umut ışığı parlıyor. Karamsar olmayalım. Laik Cumhuriyetimizin geleceği barışçı bir aydınlık bir esenliktir.

Bozkurt Güvenç


Bozkurt Güvenç