Adalet ve eşitlik ilişkisi

Bozkurt Güvenç Y
Adalet ve eşitlik ilişkisi

HBT’nin 13 Temmuz tarihli son sayısında, Adalet ve Eşitsizlik İlişkisi konulu bir çeviri vardı. AKP–FETÖ ortaklığından önce, Ankara Barosu’nda katıldığım bir seminerde, genç bir hukukçu, Adalet konusundaki görüşümü sormuştu. Hazır bir yanıtım yoktu. Sözü biraz dolandırıp canlı türlerin evrim kuramına sığındım.

Darwin’e atfedilen evrim kuramının son yıllardaki bilimsel yorumunda, evrim sürecinin bilimsel açıklaması, en güçlülerin hayatta kalıcılığı (Survival of the fittest) ilkesidir. Yaşam kürede, güçsüzlerle beslenen en güçlü türler hayatta kalır, çoğu güçsüzler tükenir. Yenileri yaratılır. Canlılar aleminin milyarlarca yıllık sürekliliği bu ilkeyle sağlanmış gibi görünüyor. Oysa, evrim tarihinde. türler arasındaki dengeyi bozacak kadar güçlenen kimi canlılar yok olurken, o kadar güçlü olmayan bazı canlı türler varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Homo sapiens olarak bilinen atalarımız, başlangıçta nadir bir memeli /primat görünümündedir. Sahip olduğu zihni yeteneklerle yarattığı kültürüyle çevresine egemen olunca, çoğu güçlüler gibi yaşam küreyi tüketmeye başladı. Canlı varlıkların dünya ile yaşıt milyarlarca yıllık evrimiyle karşılaştırıldığında şu tarihi gerçek görülür: Büyük İskender, Cengiz Han, Aksak Timur gibi güçlü kişiler, güçlü birlikler kurup rakiplerini eleyerek yaşam küreye bir süre egemen oluyorlar. Ama, bu egemenlikler kısa ömürlüdür. Lider ölünce, güç bölünüyor ve birlik dağılıyor. Bir daha kolay kolay toparlanamıyor.


Bu tarihi gerçeğe karşılık, o kadar güçlü olmayan, kıyı ve köşelerde kalmış bazı eşitlikçi toplumlar en güçlü değilse bile, daha uzun ömürlü ve kalıcı olabiliyor. Lao Tze, Budha ve Mevlana vb. gibi.

Adalet sorunuyla karılaştığım seminerde, bir İnsanbilim öğretmeni ve öğrencisi olarak, yalnız gelir dağılımı ve varlık eşitsizliği değil, hak hukuk eşitliği üzerinde durmuştum. Örnek olarak, Büyük Britanya İmparatorluğu’na bağlı Amerikan kolonilerinin Bağımsızlık Bildirisi’ (1776)’nde ve Büyük Fransız Devrimi’nin (1789) İnsan Hakları ve Özgürlükleri Bildirgesi’nde, ‘Yöneten ya da yönetilen, Kanun önünde herkesin eşitliği’ ilkesine yer verilmiş; “Devlet Benim” diyen Kral ailesi, bu kurala dayanarak idam edilmişti. Ne var ki, İnsan Hakları Bildirgesinin kadınları korumadığı gerekçesiyle, (Bir Kadın Hakları Bildirgesi ‘hazırlayan yurttaş kadının giyotine gönderilmesini önlememişti. Ardından güçlü Robespierre de aynı cezaya çarptırılmıştır. Yasalar kuşkusuz gereklidir de her zaman her yerde adaleti sağlamaya yeterli olmuyor. Devrimler bazen kendi çocuklarını da cömertçe harcayabiliyor.

Dünyada barışı korumak ve sürdürmek amacıyla kurulan BM Örgütünün, İnsan hak ve Özgürlükleri Evrensel Bildirgesi (1948), bu boşluğu gidermek için yazılmıştı ama yeterli olduğu söylenemez. Zira, BM üyelerinin kabul ettiği bu bildirgeye karşın, hak hukuk ve adalet eşitliği her ülkede hala sağlanamıyor. Toplumun adalet eşitliğini hak etmesi veya sahiplenmesi de gerekiyor,

Ülkemizde, Ana Muhalefetin başlattığı, toplumun desteklediği Adalet Yürüyüşü’nü izleyen kurultay ve çalıştaylarda, Adalet kavramının Eşitlikle birlikte anıldığı ve kullanıldığı dikkati çekiyor. Gelişmiş Batı demokrasileri, kadın erkek eşitliği 1920’lerde kabul edildiği halde, uygulamada eşitlik hala sağlanamamıştır.

Oysa, ülkemizde uygulanan devrim yasalarında: Öğretimin Birleştirilmesi (1924), Köy Kanunu ve Medeni Kanun (1925), DİE’nin kurulması ve Seçim yasalarında kadınların yurttaş olarak sayılması (1927), Millet Mektepleri ve Gezici Köy kursları, Kadına seçme-seçilme hakkı tanınması, Üniversite Reformunda (1933), Anayasal Laik Devlet tasarısında (1937), Köy Enstitüleri (1942) ve Özerk Üniversite ve Demokrasiye geçiş kararlarında, kadın varlığı daima göz önünde tutulmuştur.

Adalet Yürüyüşü ve onu izleyen kurultay ve çalıştaylarda, kadınların ülke sorunlarına sahip çıkıp ön saflarda yer alması övünülecek bir başarı olmuştur. Bu başarı seçimlere de yansımış ve Meclis’teki kadın sayısı ilk kez yüzü aşmıştır.

Kadın yurttaşlarımızın ülke sorunlarına sahip çıkması, demokratik geleceğimizin en sağlam güvencesi olarak görülmeli ve siyasal partilerce desteklenmelidir.

Bozkurt Güvenç

Bozkurt Güvenç'in anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 121. sayısında yayınlanmıştır.

Bozkurt Güvenç