Gerçekle sahte, sapla saman

Edip Emil Öymen
Gerçekle sahte, sapla saman

Trump stilinde “alternatif gerçekler” üzerinde uzmanlaşan Breitbart News, Almanca sitesini açmaya hazırlanıyor. Almanya’da Eylül’de seçim var. Hollanda Başbakanı, “Bizim seçim çeyrek final, Fransa seçimi yarı final, Almanya seçimi final maçı olacak” dedi geçen hafta.

Daha Almancası yokken bile, İngilizce Breitbart Almanya’yı karıştırmaya yetti de arttı: “Dortmund’da bin kişi yılbaşı gecesi tekbir getirerek şehrin en eski kilisesine saldırmış ve yangın çıkartmış.” Külliyen yalan.

Breitbart kurucusu Steve Bannon, şimdi Trump’ın baş stratejisti: Bu tencere ve kapak durumu bir yorum değil, ABD iç siyasetinde gündelik bir sorun. Demokrat Parti başkan adaylığı için ortanın solu söylem tutturan (ama yarışı Clinton’a kaptıran) Senatör Bernie Sanders, “Bir gün gerçek bir trajedi olacak ve Başkan Trump’ın açıklamasına kimse inanmayacak. Yine yalan söylüyor diyecekler,” bile dedi.


Zeynep Tüfekçi uyarıyor

Sorun, sadece kasıtlı, bilerek yalan söylemek de değil. WikiLeaks’in son CIA sızıntılarını, ciddi medyanın haber yapış biçiminin bile “hatalı olduğu” anlaşıldı. ABD’deki yüzakı bilimcilerimizden teknoloji sosyolojisi hocası Zeynep Tüfekçi, 9 Mart’ta New York Times’daki makalesinde bu hatayı anlattı. Medyanın, WikiLeaks’ten gelen her bilginin üzerine balıklama atladığından yakındı.

Böyle bir ortamda, Almanya’da genel seçime doğru adım adım gidilirken, hangi haberin yalan hangisinin doğru olduğunu anlamak için özel girişimle kurulan Correctiv adlı bir “haber merkezi” Essen ve Berlin’de 20 kişilik ekip ve 500 gönüllüyle çalışıyor. Şimdi ise Facebook’un “soru işareti” koyduğu haberleri inceleyecek. Sonra da sonucu Facebook’ta yayınlayacak.

Gerçek haber cephesi

Fransa’da 23 Nisan’daki cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turuna doğru, aynı konuda medya sınavdan geçiyor. Yalanlar: Adaylardan birinin (Macron) sponsoru Suudi Arabistanmış (“Sahte” Le Soir). Hükümet, mültecilere 100 milyon euro’ya otel alıyormuş. Madam Le Pen, bir çocuk masalındaki kız, “türbanlı” diye şikayet tweeti atmış. Hükümet, Hristiyan dini tatil günleri yerine Müslüman ve Musevi günlerini tatil ilan edecekmiş.

Bu saçmalıklarla başa çıkmak amacıyla, Fransa’da Google News Lab ve 8 iletişim kurumu, First Draft News haber denetim merkezini kurdular. Özellikle yalan haber incelemesi için CrossCheck adlı alt-birimi oluşturdular. Fransız Haber Ajansı AFP, Liberation, Le Monde başta, bir düzine medya kurumu bu ortak bilgi-beceri havuzunda toplandı. Şimdi de dünyaya açılıyorlar: Selanik’ten Güney Afrika’ya, Boston’dan Sydney’e 30 iletişim okulu yalana karşı ortak cephe oluşturuyor.

Çamur at, izi kalsın

Avrupa Birliği, Doğu Avrupa ve Rusya kaynaklı sahte haberlerle mücadele için 2015’te East Strategic Communication Task Force adlı bir birim oluşturdu. Şimdi buraya daha fazla eleman alacaklarmış. Ama sorun, sadece Rusya da değil. Almanya’nın “içinden” sahte haber üretenler var. Örneğin, RIA Novosti (Rus haber ajansı), Angela Merkel’in “politikaları yüzünden, Almanya’dan her yıl 700 bin kişinin göç ettiğini” duyurdu. Külliyen yalan! Almanya’dan göç yılda 150 bin, ama neden göç ettiklerine dair bir kayıt yok. Ve: RIA Novosti, evet, gerçek bir haber ajansı, ama bu ismi, Almanya’nın İslam karşıtı Pegida örgütünün lideri Lutz Bachmann “öylesine” kullanmış. Marka ihlali, marka sahteciliği yapmış. Rusya’nın da umurundaydı sanki!

Evvel zaman içinde

Tarihten bir yaprak: Hindistan Başbakanı İndira Gandi, 1984’te suikastle öldürüldü. Oğlu Raciv’in şu sözü gerçektir: “Annemin öldüğüne, BBC yayınladıktan sonra inandım.” Ciddi editoryal ilkeleri olan ciddi medya kurumlarının, internet öncesi dönemde gerçek ve yalan haberi birbirinden ayırdedecek kuralları vardı. Aradan geçen 30 yılda, bu kurallara sahip olanlar azınlıkta, uydurmacı sahtekarlar çoğunlukta. Buna bir de küresel cehaleti, ırkçılığı, “sadece duymak istediğini duyma arzusunu” da ekleyince, içinde bulunduğumuz durum ortaya çıkıyor. Sosyal medya, bir iletişim inovasyonuydu, ama inovasyon kötüye de kullanılabilir.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 24.03.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Mercan Bursali