Trafiğe Londra çözümü

Edip Emil Öymen
Trafiğe Londra çözümü

Bir gazetemizin haberi: “Kızılay ve Taksim gibi merkezlerde Londra, New York modeli düşünülüyor. Taksim’e paralı giriş.” Haberin spotunda, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, belediyenin gelirlerinin arttırılmasına yönelik üzerinde çalıştığı taslak” diyor. Esas amaç, trafiği azaltmak değil mi?

2015 Öncelikli Dönüşüm Programı’nda Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi başlığı altında “Kent merkezlerine otomobil girişinin sınırlandırılmasına yönelik uygulamalar” listesinde 1’inci madde: Araç girişini ücretlendiren uygulamalar başlatılacaktır. (Aralık 2018’e kadar süresi var).

Bunu yazanların aklında, belediyeye gelir mi vardı? Yoksa, kent merkezindeki araç yoğunluğunu caydıran bir uygulama mı vardı? Bu konuda dünyadaki en başarılı büyük şehir Londra. Medyamızda New York’un da adı geçti, ama yanlış. Orada da Londra’daki gibi bir uygulama düşünüldü, ama yapılamadı.


Londra’daki uygulamayı İstanbul’a taşıma hevesi yeni değil. 2008’de Belediye Başkanı: ”İstanbul’u bölgelere ayırma çalışması projesi Londra’da uygulanıyor. İstanbul üzerinde yaptığımız çalışmayla belirli saatlerde trafik yoğunluğunun yaşandığı bölgeleri ayıracağız. Bu bölgeye girmek isteyenler küçük bir ücret ödeyecek. Böylece toplu taşıma araçlarının kullanımının yaygınlaşmasını sağlamayı, trafiğin yoğun olduğu bölgelerde trafiği rahatlatmayı amaçlıyoruz.” (23.02.08)

Londra’da bu yapılabildi çünkü şehir, çemberler halinde genişleyen “normal” bir şehir.

Şehrin fazla dar, geçen yüzyıllardan beri korunan “merkezine” araçların ücret ödeyerek girmesi fikri 2002’den itibaren ciddileşti. Önce, “şehir merkezi” diye bir bölge tanımlandı. Burası, gerçek şehir merkezinden küçüktü. Ama paralı ilk uygulama bu bölgede yapılacaktı. Sonra, bu bölgeye giren bütün sokak ve caddelere kapalı devre televizyon alıcıları yerleştirildi. En sonra da bu yollardan geçecek bütün araçların plakasını okuyup merkezî bir liste ile karşılaştıracak yazılım geliştirildi. Sistemin hazırlığı ve kurulması, belediyeye 200 milyon Sterline mal oldu.

Belediye, tanımladığı bölgeye “C” adını verdi. İngilizce “congestion=trafik sıkışıklığı” anlamına. Belediyenin birinci amacı, sıkışıklığı azaltıp ulaşımı hızlandırmaktı. İkinci amacı, hava kirliliğini azaltmaktı. Nitekim, elektrikle çalışan otomobiller araçgirdi ücreti ödemeyecekti. Geri kalanlar (taksi, otobüs, ambülans dışında) günde 5 Sterlin ödeyecekti. Bunun ödenmesi için abone sistemiyle, internet üzerinden, cep telefonuyla, kredi kartıyla, bankamatikten ödeme kolaylığı sağlandı. Araçgirdi parasını gece 10’a kadar ödemeyenlerden ceza alındı. O bölgede yaşayanlara indirim yapıldı.

17 Şubat 2003’ten beri başarıyla sürüyor. Belediye elde ettiği gelirden, trafiğin ve hava kirliliğinin azalmasından o kadar memnun oldu ki, paralı bölgeyi 2007’de genişletti. Ama protestolar üzerine ikinci bölgeyi 2011’de iptal etti. 2005’te C Bölgesi’ne giriş ücretini 5 Sterlin’den 7’ye çıkartmıştı. O zamanın kuruna göre 20 TL kadar. Şimdi ücret 11.5 Sterlin (45 TL kadar).

2003-04 arasında sadece ilk yıl içinde araçgirdi ücreti belediyeye 68.4 milyon Sterlin gelir sağladı. Şehir merkezine ille otomobiliyle girmek isteyenlerin oranı %40 azaldı. Herkes, sayısı artırılan otobüsü ve zaten gayet etkin çalışan metroyu kullanır oldu.

Sistemi fazla özet aktardım ama önemli bir ayrıntı var: Şehrin merkezine girme kavramı, ille merkeze doğru ilerleme anlamında değil. O bölgenin bir kenarından bölgeye girip, merkeze ilerlemeden çıkan da bu ücreti ödüyor.

Bu, New York’un Manhattan bölgesinde uygulanamadı. Orada trafik sıkışıklığına başka (ama köklü olmayan) çözümler getirildi. Oslo, Stockholm, Singapur’da ise uygulanıyor.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 05.09.2016 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen