‘Nefes alamıyorum!’ Küresel bir imdat çığlığı

Orhan Bursalı
‘Nefes alamıyorum!’ Küresel bir imdat çığlığı

ABD’de polisler adeta katillik eğitiminden geçiyor: İnsan nasıl öldürülür! Yakaladığı insanların kımıldamasını önlemek için boğazına ve ciğerlerine basarak uzun süre öyle kalmasını ve nefessizlikten ölmesini sağlamak veya hayat ile ölüm arasında tutmak, eğitimle çalışılmış ve demek ki Amerikan polisinde yakaladıklarını nasıl zapt edeceksin protokol listesinde kabul edilmiş standart bir polis tutumudur.

“Nefes alamıyorum!”, siyahi Amerikalı George Floyd’un, can havliyle yüreğinden çıkardığı son nefesleri oldu. Konuşmak, ciğerlerden gelecek hava ile gerçekleşir, hava yoksa hayat biter!

Nefes alamayan sadece o mu!


Milyonlarca Amerikalı kentleri altüst ettiğine göre, nefes alamayan sadece Floyd değildi, Amerikalılar nefes alma-yaşama özgürlüğü için sokaklara döküldüler.

Bu, ABD’deki alçakça sürdürülen düzene karşı bir isyandı.

İşsizlik, düşük gelir, dışlanma, horlanma, ötekileştirme, rezil sağlık sistemi... toplumu nefessiz bırakan, insanca bir yaşamı dışlayan sistemin an elemanlarıydı.

Nefes alamayan sadece kent caddelerini dolduran Amerikalılar mı?

COVID-19 dünyadaki ekonomik, siyasal toplumsal sistemin nasıl tüm insanlığı nefessiz bıraktığının net fotoğrafını ortaya koydu.

Tüm insanlığın içinde yaşadığı düzenin “insani” olmadığının canlı belgeselini yaşıyoruz.

Şu paralelliğe bakın ki COVID kıskacına girenler de nefessizlikte ölüm noktasına sürükleniyorlar!

Doğa da nefes alamıyor

İnsanı nefessiz bırakan sistem, doğayı da nefes alamaz duruma getirdi. Zaten başka türlü olabilir miydi! İnsan, toplum ve doğa, bütünsel yaşamın ortak paydaşları değil mi?

Toplumları çürüten sistem, doğayı da çürütecekti.

Düzen, insani değil, insanı insana, doğaya her şeye saldırtıyor.

Her şey ekonomi için, her şey para için, her şey parasal zenginliği büyütmek için, her şey eşitsizliği büyütmek için, her şey dayanışmayı baltalamak için...

İklimi çökertiyor düzen, canlıların yaşam alanlarını adım adım yok ediyor ve bunların başını da Amerikan muhafazakârları ve düzen bu şekilde sürsün diye iktidara getirdikleri sermayenin en saldırganlarından Trump çekiyor.

Biz nefes alabiliyor muyuz!

Türkiye nefes alabiliyor mu, toplumun iktidar nimetlerinden beslenenler dışında? Onlar da nefes aldıklarını sanıyorlar. Oysa sistemle birlikte sistemin yanında oldukları için daha hızlı çürüyorlar! Ruhen ve maddi olarak!

Toplum nefes alabiliyor mu, iktidar işini kaybeden, maddi koşulları giderek kötüleşen, gelirleri eriyen insanlara, düşük ve orta gelirlilere verebildiği, devlet bankalarından ucuz kredi!

Koş, ev al, araba al, borçlan ve nefes al!

Medyaları, toplum acı çekerken, görülmemiş kredi fırsatları diye manşet çekiyor!

Medya nefes alabiliyor mu, hak ve özgürlük savunucuları nefes alabiliyor mu? Cumhuriyet’in sesini kim kısmaya çalışıyor.. Toplumu iktidarın ideolojik siyasi kıskacı altına almaya çalışmak, gerçeği yalan, yalanı gerçek olarak göstermeye çalışmak, ülkeyi toplumu çürütmenin nefessiz bırakmanın diğer adı değil mi?

***

Floyd’un nefes alamıyorum çığlığı, tüm dünyanın çığlığıdır..

Canlısı ile cansızı ile tüm doğanın çığlığı...

DÜZELTME VE ÖZÜR: Salı günkü Çok ciddi bir uyarı: Haziranda yüksek bulaşma öngörüsü başlıklı yazımı arkadaşlar gazetenin birinci sayfasında duyururken, özetlediğim araştırmayı TÜBA - Türkiye Bilimler Akademisi’ne yanlışlıkla mal ettiler. Oysa TÜBA’nın iktidarın tam kontrolüne girmesinden sonra özgün araştırmalarıyla tanınmış çok sayıda bilim insanı buradan ayrılmış ve Bilim Akademisi Derneği’ni (kısaca Bilim Akademisi, www.bilimakademisi.org) kurmuştu. Akademi çalışmalarını başarıyla sürdürüyor. Bu hatadan dolayı özür dileriz.

Orhan Bursalı


*Bu yazı 04.06.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı