İnsanlığın ütopyası olmazsa… Savaştan uzak bir uygarlık mümkün mü?

Editör ne diyor?

4000 yıl önce varsıl ve gelişmiş, ama savaşmamış ve ilkel totaliter yönetimlerin uğramadığı bir uygarlık yaşadı bu yeryüzünde desek? Hayır, bir Thomas More ütopyasından bahsetmiyoruz. İndus Vadisi Uygarlığı'ndan söz ediyoruz. Hem de Hindistan-Pakistan bölgesinde ve 700 yıl yaşamayı başarmış. Sonra da komşuların savaşçılığı içinde eriyip gitmiş…

Kentleri surlarla çevrili dedik. Avlanma amaçlılar dışında savaş amaçlı silah yok. Saraylar, görkemli tapınaklar, krallar yok. Varsıllarla yoksulların yaşamları arasında fazla fark da yok.

Yerküreyi ve tüm insanlığı berbat eden bugünkü yaşam koşulları, ideolojileri ve sistemleri aşacak yeni bir insanlık ve dünya hayal mi? Hayır, eninde sonunda daha insancıl bir yaşama geçilecek. Ama gelin, geçmişe bakalım, bize ütopik gelen bu uygarlığa bir göz atalım. Dergimizin kapak konusu!


Güle güle Aykut Bey...

"Dünya beyefendisi ve çok zarif bir insan. Yazarken de kılı kırk yaran, Türkçe’nin sevdalısı, Türkiye’nin de. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinde 15 yıl “Politik-Bilim” köşesinde yazdı. TÜBİTAK’ta üstlendiği görevlerde, danışmanlıklarda, kongrelerde yüzlerce sunumunda, ülkemiz ekonomisinin ancak ve ancak bilimsel ve teknolojik üretim temelinde dönüştürülmesiyle ekonomik çıkmazlardan kurtulabileceğini döne döne anlattı.

Ülkemiz bilim ve teknolojik tarihini iyi bilir, dünyada çağdaş ülkelerin hepsinin ulusal bilim politikaları ve hedefleri olduğunu anlatır ve anlatırdı. Mesela Güney Kore 1960’ların başında aynı ekonomik göstergelere sahip olduğumuz halde, bugün dünyanın sayılı ekonomik ve elektronik devlerinden biri haline dönüşmesi, sadece ve sadece ulusal bilim ve teknoloji hedefleri koyması ve bunları uygulamasıyla gerçekleşmişti. Çin’in ABD’yi devirme noktasına gelmesinin de bu sayede başardığına işaret ederdi.”

Müfit Akyos, Aykut Göker’i bizden çok daha iyi anlattı yazısında. Mutlaka okuyun.

İlginç konularla doluyuz

HBT size hafta boyunca okuyacağınız konular sunuyor yine. Geçen hafta karizmatik liderliğin karanlık yönlerine işaret eden yazımız vardı. Bu hafta da “nasıl lider olunur”u anlatan başka yönden tamamlayıcı bir yazı daha sunuyoruz. Sürekli konularımızdan birine dönüşen “yapay zeka”nın tehlikeli yükselişine karşı, “şimdilik korkacak bir durum yok” diyen bir başka yazıyı okuyacaksınız.

Arka sayfamızda dünyanın en hızlısı yarasa (sanıldığının tersine kuşlar değil!) yer alıyor. Bilimsel beslenme sayfamızın ana konusu “tamam, yağlı yiyelim de, ama hangisi” ilginizi çekecektir.

Bu hafta Nöroloji Kongresi’nin 52.si yapılıyor. Bu amaçla iki özel sayfa sunuyoruz sizlere: “İnme geliyorum der, yeter ki farkında olalım” başlığıyla hepimizde farkındalığa çağrı yapan yazı ile beraber, MS tedavisinde yenilikler, Alzheimer ve Parkinson’da aşı tedavi çalışmaları ve nöromüsküler hastalıklarda son gelişmeleri okuyacaksınız.

Doğan Kuban bu kez yine İstanbul’u kalemine doladı: “Mimari mirası korumayan duyarsızlıktan utanıyorum ve gerekli duyarlığı göstermeyen günümüz hoyratlığına lanet ediyorum” diyor. Hocamız isyanlarda! Yazı çok haklı temellere dayanıyor!

Bozkurt Güvenç, “Tecavüz, Mağduriyet, Töre tartışması” başlıklı yazısında, güncel konuya bambaşka açıdan, tarihsel ve düşünsel verilerle yaklaşıyor. Mustafa Çetiner, kaybettiği amcası Remzi Çetiner’in üzerine duyarlı bir yazı çıkardı. Tanol Türkoğlu, Türkiye’nin evrensel internet özgürlüğündeki yeri üzerine yazarken, Erhan Karaesmen de “matematiğe ve fen bilimlerine olan olağanüstü yatkınlıkları” olan üç müzisyende  “bilim ile sanatın o büyüleyici bağlantısına” değiniyor.

Size yeni dergiden bazı başlıklar sunduk sadece. İçinde çok sayıda haber, yazı, belge, fotoğraf ve bulmaca bulacaksınız.

Biz toplumu ve çevreyi HBT gibi bir araçla değiştirmeye ve geleceği kurmaya yöneldik. Bize katılın ve büyüyelim!

Gelecek Cuma yeniden birlikte oluncaya kadar, sevgiyle kalın.