Bahar yorgunluğu

Öne Çıkanlar Sağlık
Bahar yorgunluğu

"Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden..." satırlarıyla başlayan şiirinde Orhan Veli, bahar yorgunluğunu anlatmıyor mu sizce de?

Bahar yorgunluğu, mevsim geçişinden kaynaklanan ısı, ışık ve nem farklılığına vücudumuzun adapte olma süreci. Doğadaki hızlı değişime rağmen insanlarda enerji azlığı, halsizlik, isteksizlik, sabah yataktan kalkmakta zorlanma, gün içerisinde uyku isteği, kas, eklem ağrıları, baş ağrısı, yapılan işe konsantre olamama gibi belirtilerle kendini gösterir. Sağlıklı bireylerde bir hafta ile bir ay arasında değişebilecek adaptasyon ve normalleşme söz konusudur ki bu süreci kısaltmak mümkün.

Hava sıcaklığının artması ile damarlarda genişleme, kan basıncında hafif düşme ve halsizlik gibi bulguların temelini oluşturur. Diğer bir yandan sıcaklık artışı suların daha fazla buharlaşması ve ortamdaki nem oranının artması ile sonuçlanır. Nemli ortamlarda insanlar kendilerini daha yorgun hisseder. Günlerin uzaması, güneş ışınlarının artması atmosferde iyon değişimine neden olur ki bu da bahar yorgunluğunun önemli sebeplerinden biridir. Tüm canlılar için olduğu gibi insanlar için de ancak doğayla uyum halinde bir sağlıklı yaşam kavramından söz etmek mümkündür.


Yorgunluk ile nasıl baş edebiliriz?

Doğadaki bu değişime adapte olabilmek, bahar yorgunluğuyla başa çıkmak için yapılması gereken ilk değişiklik beslenmede olmalıdır. Özellikle B ve C vitaminleri içeren besinler bol tüketilmeli, sıvı alımı artırılmalıdır. Fazlaca karbonhidrat ve yağ içeren öğünlerden kaçınılmalı, enerji verirken vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını da karşılayabilecek besinler tüketilmelidir. Özellikle henüz büyüme çağında olan, ne yazık ki bu geçiş dönemine önemli sınavlar öncesi maruz kalan çocuklar için taze meyveler, kuruyemiş, kuru meyveler destekleyici, kolaylıkla da ara öğün olarak alınabilecek besinlerdir. Süt, yoğurt, kefir, taze meyve suları, renklendirici, koruyucu, aroma içermeyen doğal maden suları çocukların günlük beslenmesinde yer almalıdır. Kahvaltının her yaş için günün en vazgeçilmez öğünü olduğu unutulmamalıdır. Doğa, insanlar için gerekli besinleri, değişen mevsimlerdeki ihtiyaçlarımıza göre sunmaktadır. Bu yüzden mevsiminde doğal olarak yetiştirilen sebze ve meyve tüketmeye özen gösterilmelidir.

Günlük 15 dakika süre ile dahi olsa açık havada yapılabilecek bir yürüyüş, egzersiz hem vücudumuzdaki kan dolaşımını, aldığımız oksijen miktarını artırarak daha zinde hissetmemizi sağlayacak hem de egzersiz sırasında salınan hormonlarla (başta endorfin olmak üzere) kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır.

Düzenli ve kaliteli uyku bu dönemde yaşam kalitesini özellikle artıracaktır. Çok geç saatlerde uyumanın vücudun hormonal dengesini bozduğunu, bağışıklık sistemine zarar verdiğini hatırlamak gerekiyor. Halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon sorunlarının öncelikli yakınmalar olduğu bahar geçişi döneminde uyku düzensizlikleri gün içersindeki dikkat dağınıklığını artıracaktır. Daha dinç uyanmamızı, gün içinde daha iyi hissetmemizi sağlayan, antioksidan özellikteki, uyku sırasında salınan bir hormon olan melatoninin aydınlıkta salınımının azaldığı, uyku sırasında olabildiğince ışıktan ve elektromanyetik alandan uzak kalabilmenin uyku kalitesini artırdığı bilinmektedir. Uyku öncesi en az bir saat bilgisayardan, televizyondan, elektronik cihazlardan uzak durmanın, çok yorucu çalışmalardan kaçınmanın kaliteli ve dinlendirici bir uyku için önemli olduğu hatırlanmalıdır. Bu anlamda belki kitaplar en iyi uyku aracı olabilir...

Sağlıkla kalın.

Dr. Emel Bayrak / Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Lösev Lösante Çocuk ve Yetişkin Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı