Demokratikleşme darbe riskini ortadan kaldırmıyor

Öne Çıkanlar Toplum
Demokratikleşme darbe riskini ortadan kaldırmıyor

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana darbeler dünyanın dört bir yanındaki temeli pek de sağlam olmayan demokrasiler için çok büyük tehdit oluşturuyor. Son yapılan bir çalışma geçiş aşamasındaki bu demokrasilerin altını oyan nedenleri ortaya çıkartırken, sallantıdaki demokrasilerin, zor kullanmadan askeri yetkililerin siyasetten nasıl uzak tutulacağı konusuna ışık tutuyor.

Comparative Political Studies isimli dergide “Hükümet Darbesi” adı altında yayımlanan son çalışma bu soruna dikkat çekiyor ve çürük demokrasilerin, uluslararası toplumların yardımları ile askeri elitlerin siyasetten uzak durmaya nasıl ikna edileceklerine odaklanıyor.

Araştırma sonuçları


Soğuk Savaş’tan sonraki ilk 10 yıl içinde darbe yapılma sıklığı yaklaşık %50 oranında azaldı. Bu belirgin düşüş, ilk başlarda askeri yönetimlerin ortadan kalkacağı daha demokratik bir geleceğin mümkün olabileceği umudunu doğurdu. Ancak sonraki dönemlerde bu ilk düşüş sabitlendi ve küresel ölçekteki demokratikleşme süreci de benzer şekilde yerinde saymaya başladı. 20. yüzyılın sonunda Freedom House gibi düşünce kuruluşlarına göre “özgür” olarak nitelendirilebilecek dünya ülkelerinin oranı %45 civarındaydı. Bir önceki 10 yılda (2005-2014 arasında) başarıya ulaşan darbe sayısı 17 iken 1995 ile 2004 arasında darbe sayısı 15’te kalmıştı.

Sağlam olmayan demokrasiler darbelere niçin açık?

Geçiş dönemi demokrasilerinde darbeler niçin istenilen sonuca ulaşabiliyor? Yeni demokrasilerde darbe tehdidini azaltmak için ne yapmalı? Uluslararası kurumlar ve kişiler darbe girişimlerini önlemek için neler yapabilir? Darbe sorunu çözmek ve demokratikleşmeyi rayına oturtmak için bu soruları yanıtlamak önemlidir.

Darbeler demokrasileri tehdit eder, çünkü demokratik liderleri sınırlayan kuvvetler ayırımı ilkeleri, aynı zamanda darbeleri engellemeye yönelik eylemlerini de sınırlar. Demokratik olmayan liderler dokunulmazlık zırhı ardına sığınırlar, rakiplerini kendileri için tehdit oluşturmayacak konumlara atarlar, siyasi muhaliflerinin örgütlenme kapasitelerini azaltmak için türlü manevralara başvururlar. Oysa demokratik liderler, yönetici kadroları üzerindeki baskılar nedeniyle bu tedbirleri alamaz. Bu şekilde anayasanın liderlere uyguladığı kısıtlar hem istikrar hem de istikrarsızlık doğurur. Darbe motivasyonu zayıftır, çünkü rejim muhaliflerinin baskıdan korkmaları için bir neden yoktur. Fakat darbeler çekicidir, çünkü demokratik liderlerin kendilerini darbelere karşı koruma yeteneği de görece olarak kısıtlanmıştır.

Bu nedenle demokrasilerin sağlam temellere oturtulmamış olmasının darbeler üzerindeki etkileri şöyle sıralanabilir:

  • Demokrasiler darbeleri engellemekle ilgili baskılara çok fazla başvurmazlar. Bu baskıların arasında sahte darbe iddiaları, siyasi rakiplerin ve askeri elitlerin tutuklanması sayılabilir. Demokratik hükümetlerin demokratik olmayan hükümetlere göre darbe engelleyici taktiklere başvurma olasılığı %50 daha azdır.
  • Demokratik yollarla seçilmiş liderler baskı uygulama konusunda sınırlı yetkilere sahip olduklarından darbe motivasyonu düşüktür, fakat darbe olasılığı ve başarılı olma şansı daha yüksektir. Bu iki etki birbirini dengeler.
  • Demokratik sınırlamalar, darbe engelleme girişimlerini de baskıladığı için demokrasilere karşı yapılan “kakışmalar”ın başarı şansı, anti demokratik yönetimlere karşı yapılan kalkışmalardan daha yüksektir. Başka bir deyişle darbelerin başarısı, darbeleri planlayanların hedefinde demokratik hükümetlerin bulunması durumunda belirgin ölçüde daha yüksektir.

Küresel istatistiksel analizler ne diyor?

Bütün bu öngörüleri 1945 ile 2011 arasında meydana gelen darbe eylemlerine yönelik küresel istatistiksel analizlerle destekleniyor. Bu analizlere göre demokrasilerin, darbe planladıkları gerekçesiyle elitleri suçlama olasılığı %50 daha düşük olmakla birlikte, darbe girişimlerine maruz kalma olasılığı o kadar düşük değildir. Demokratik olan ülkeler ve demokratik olmayan ülkeler, darbe girişimlerine maruz kalma sıklığı açısından eşit olmakla birlikte, demokrasileri hedef alan darbelerin başarılı olma şansı iki mislidir. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana demokrasileri hedef alan darbelerin yarısı başarılı olmakla birlikte, demokratik olmayan ülkelerdeki her üç darbe girişiminin ikisi başarısız kalmıştır.

Darbelerden nasıl kaçınılabilir?

Bu bulguların ışığı altında demokrasiye geçme sürecinde olan ülkeler darbelerden nasıl kaçınabilir? Tarihteki başarılı demokratikleşme örneklerine bakıldığında darbe motivasyonlarının askeri elitlerin yaşam koşullarını geçiş döneminde düzeltilmesiyle azaltıldığına tanık olunmuştur.  Buna en iyi örnek geçiş hükümetlerinde askeri elitlere saygın ve resmi bir rol vermektir. Latin Amerika’daki askeri diktatörlüklerin yıkılıp yerine sivil hükümetlerin geçmesi döneminde, askeri liderlere önemli pozisyonlar verilmişti. Böylece askeri liderlerde saygınlıklarını yitirme, “bir kenara atılma” gibi olumsuz duyguların yerleşmesi engellenmişti.

Uluslararası kurum ve kişilerin rolü

Küresel aktörlerin rolü darbelerin önlenmesinde kritik bir öneme sahiptir. Bu kurumlar, askeri yetkililere kurdukları hükümetin siyasi ve ekonomik olarak dışlanacakları yönünde etki yapabilirler. Demokrasilere karşı düzenlenen darbeler uluslararası siyaset sahnesinde şiddetle kınanmalıdır.

Sonuç

  • Demokratik olmayan ülkelerde askeri yetkililer güçlü figürlerdir. Dolayısıyla bu insanlar demokratikleşme döneminde de bu etkilerini devam ettirmek isterler. Darbe riskini ortadan kaldırmak için, yeni kurulan hükümette bu kişilere aktif rol vermek fayda sağlar.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkelerine bağlı kalma zorunluluğu olan demokratik hükümetlerin yetkilileri, darbeleri önleme konusunda demokratik olmayan hükümetlerin yetkilileri kadar özgür değildir. Bu durumda uluslararası kurumlar ve kişiler demokrasilere karşı işlenen darbe girişimlerini şiddetle kınamalıdır.
  • Sağlam temellere oturmamış demokrasilerde faaliyet gösteren örgütler demokratikleşmenin darbe girişimlerinin frekansını arttırmadığını, ancak darbenin başarılı olma şansını arttırdığının bilincinde olmalıdır.  Bu durumda ayakta kalmaya çalışan demokrasiler darbe girişimlerine ve girişimlerin başarılı olma ihtimaline karşı olağanüstü hal planları yapmalıdır.

Derleyen: Reyhan Oksay

Kaynak: http://oneearthfuture.org/