COVID-19 herkesi farklı etkiliyor

Koronavirus Öne Çıkanlar
COVID-19 herkesi farklı etkiliyor

COVID-19 vakalarının bazı insanlarda niçin çok ağır seyrettiği sorusuna yanıt arayan bilim insanları,  virüsü daha iyi tanımanın yeterli olmadığını, vücuda giren virüse vücudun nasıl tepki verdiğini araştırarak, hastalığının seyri ile ilgili daha somut bulgulara ulaşabileceklerini keşfettiler. Bu bağlamda insanın yaşı, cinsiyeti, kronik rahatsızlıkları, kilosu, alışkanlıkları, genetik yapısı ve yaşam koşulları mercek altına alındı.

Yeni koronavirüs Ocak ayından bu yana dünyada milyonlarca insanı enfekte etti. Ama bazı insanların virüse yenik düşerken, bazılarının hastalığı hafif atlatmalarının nedeni hâlâ bilinmiyor. Daha salgının başlangıcında yaşlıların ve kronik hastalıkları olanların daha büyük risk altında oldukları anlaşıldı. Ancak zaman ilerledikçe sayıları az da olsa bazı genç ve sağlıklı kişilerin de hastalığı ağır geçiriyor olması, hastalığın seyrini  çözmeye çalışan bilim insanlarının kafasını karıştırdı. Üstelik yüksek risk grubunda oldukları düşünülen insanların hastalığı hafif atlatmaları da ezberleri bozuyordu.

Dahası farklı ülkelerden gelen bilgilere göre bazı etnik grupların hastalıktan daha fazla etkilendiği bildiriliyordu.


Bu arada COVID-19 akciğerlere saldırdığı için astım hastalarının virüs karşısında daha savunmasız oldukları düşünülüyordu. Oysa bugüne dek astım hastalarının hastalığı ağır geçirdiklerine ilişkin bir duyum alınmış değil.

Vücudun virüse verdiği tepki mercek altında

Dünyada risk faktörleri ne kadar hızlı tespit edilirse halk sağlığı politikalarının ve kaynakların daha sağlıklı bir şekilde yönetileceği inancı yaygındı. Ancak bu faktörlerin nasıl olup da bu kadar fark yarattığını anlamak için bilim insanları yalnızca virüsü incelemekle kalmadılar, vücuda giren virüse vücudun nasıl tepki verdiğini araştırmaya başladılar.

Diğer virüsler gibi yeni koronavirüs de her şey için (beslenmek, barınmak çoğalmak vb) bir konakçıya ihtiyaç duyar. Mikrobiyologlar bugüne dek patojenleri daha iyi tanımak için laboratuvar ortamında çalıştılar. Bu strateji sayesinde pek çok önemli bilgiye ulaşıldıysa da, COVID-19 için bu strateji yeterli gelmedi. Örneğin kaç kişi farkında olmadan virüse yakalanıyor ve başkalarına bulaştırıyor sorusunun yanıtı ne yazık ki laboratuvardan çıkmıyor.

Risk faktörleri

Tahmini olarak enfekte olan insanların yarısı veya dörtte üçü hiç semptom göstermiyor. Hastalığı ağırlaştıran risk faktörlerini incelemeden bunun nedenlerini anlamak mümkün değil:

*Yaş

Yeni virüs çocuklara da yetişkinler kadar bulaşıyor ama çocuklarda ölümcül bir seyir izlemiyor. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir.

-Çocukların solunum sistemlerindeki hücrelerde, virüsün içeri girmek için yararlandığı reseptörler daha az

-Çocukların yaygın gribe yol açan koronavirüse rutin olarak maruz kalmaları ve bunun da koruma  sağlaması

-Gençlerin bağışıklık sistemlerinin agresif bir tepki göstererek kontrolden çıkma olasılığının düşük olması

-Yaş aldıkça çevre kirliliğine bağlı zararlı birikimler çocuklarda düşük düzeyde

*Cinsiyet

Yaştan başka cinsiyet de önem kazanıyor. Erkeklerin kadınlardan daha fazla etkilendiğini gösteren istatistikler dünyanın her yerinde dikkat çekiyor. Avrupa’da enfekte olan erkek sayısı kadınların iki katı. Çin’de erkeklerin virüse bağlı ölüm oranı kadınların 1.7 katı. New York’ta COVİD’den ölenlerin %60’ı erkek. Önceki SARS ve MERS salgınlarında da erkeklerin daha fazla etkilendiği görülmüştü.

Son araştırmalar bunun nedenini östrojen hormonuna bağlıyor. Hatta bir deneyde enfekte olan erkek hastalara östrojen takviyesi yapıldı.

*Kronik sağlık sorunları

Diyabet, yüksek tansiyon ve kanser gibi kronik sorunların COVID’i niçin ağırlaştıdığını araştıran bilim insanları, diyabet ve kanserde bağışıklık sisteminin zayıflamasının kabul edilebilir bir gerekçe oluşturduğunu, ancak COVID ile tansiyon arasındaki ilişkinin henüz bir açıklamasının bulunmadığına dikkat çekiyorlar.

*Obezite

Obezite de bir diğer risk faktörü. Ancak bazı bölgelerde (New York) hastaların yarısının obez ve yüksek tansiyon hastası olduğu görülürken, başka bölgelerde (Çin ve Washington Eyaleti) obezite ve hastalık arasında anlamlı bir korelasyon görülmedi.

*Etnik azınlıklar

Batılı ülkelerde vaka sayısında azınlıkların daha yüksek oranlara sahip olduğu görülmekle birlikte uzmanlar bu yüksek oranların biyolojik farklılıklardan değil, yoksulluğun getirdiği olumsuz koşullardan kaynaklandığını öne sürüyor. Sağlık hizmetlerine erişimde sorun yaşayan bu gruplarda yüksek tansiyon ve diyabet görülme sıklığı daha fazla.

Moleküler düzeyde farklılık

1990’ların ortalarında bir bilim ekibi New York ve Boston’sa bazı insanlarda HIV’e yakalanma riskinin çok düşük olduğunu keşfetti. Üstelik bu insanlar uyuşturucu enjekte ettikleri iğneleri paylaşarak, AIDS hastalarıyla korunmasız cinsel ilişkiye girerek birden fazla kereler virüse maruz kalmışlardı. Bu kişileri inceleyen bilim insanları CCR5 adı verilen genlerinde belirli bir mutasyon bulunduğunu ortaya çıkarttılar. Bu gen HIV’e karşı kesin bir direnç sağlıyordu. Bu çalışmadan yola çıkan bilim insanları şimdi COVID-19’a bağışıklık sağlayan bir genin bulunup bulunmadığını araştırıyorlar.

Oxford Üniversitesi’nden Stephen Chapman, “İki insan dışarıdan birbirinin aynısı gbi görünse de, bağışıklık tepkisi söz konusu olduğunda  moleküler düzeyde tamamen farklıdır” diyor. Genlerin enfeksiyon hastalıklarında farklı tepkiler vermesi konusu oldukça yeni bir olgu. Chapman, “Doktor bir kalp hastasının aile geçmişini araştırarak genetik bir yatkınlığı olup olmadığını öğrenmek ister. Ama bir enfeksiyon hastasına böyle bir soru yöneltmez. Virüsün neden olduğu hastalıklara yakalanmak kötü bir şans olarak değerlendirilir” diyor.

Şimdi dünya üzerinde birden fazla merkezde COVID-19 hastalarının genetik verileri inceleniyor. Rockefeller Üniversitesi’nden immünolog Laurent Casanova, koronavirüsün bazı insanlarda ölümcül seyretmesinin nedeninin, bağışıklık fonksiyonlarındaki genetik bir farklılıktan kaynaklanmış olabileceğine inanıyor.

Son günlerde insan lökosit antijen (HLA) varyantlarının bağışıklık tepkisinde kritik bir rol oynadığı ortaya çıktı. Bazı HLA varyantları güçlü bir bağışıklık tepkisi doğururken, diğerleri hastayı virüsün insafına terk edebiliyor.

Bazı kan grupları daha savunmasız

Çin’de bir grup bilim insanı ise belirli kan grupları ile hastalığın şiddeti arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırıyor.Wuhan’daki bir hastanede tedavi gören 2200 COVID hastası üzerinde yapılan bir araştırmada 0 kan grubundaki hastaların hastalığı daha hafif geçirdiği ortaya çıktı. A grubundaki hastalar o kadar şanslı değildi; hastalık daha ağır seyrediyordu. Ne var ki bu deneylerdeki katılımcı sayısının yetersiz olması ve araştırmanın hakemli dergilerde yayınlanmamış olması, çalışmadan elde edilen sonuçların güvenilirliğine gölge düşürüyor.

Çevresel faktörler

Genlerin hastalığın şiddetini nasıl etkilediği konusunda yoğun araştırmalar devam ederken, bu genlerin çevresel etmenler tarafından nasıl etkilendiği de araştırılıyor. Sigara, çevre kirliliği, kalabalık yaşam koşulları, yetersiz beslenme gibi olumsuzluklar da hastalığın seyrini değiştirebiliyor. Çevresel etmenlerin etkisi bazı durumlarda tüm risk faktörlerinden daha baskın olabiliyor.

Bilim insanları şimdi sadece COVID hastalığına yakalanmış kişileri değil, spektrumun diğer ucunda yer alan hastalıktan hiç etkilenmeyen kişileri incelemenin de yarar sağlayacağına inanıyor.

Reyhan Oksay

Kaynak 1 - 2 - 3 - 4