“Öğün işliği”

Ali Akurgal Y
“Öğün işliği”

Ankara Kızılay’da, Güvenpark’ta bir anıt var. Güçlü kuvvetli iki erkek heykelinin yer aldığı anıtın altında Atatürk’ün “Türk; öğün, çalış, güven” sözleri yer alıyor. Buradaki “öğün” sözü, benim yorumuma göre “övün” (iftihar et) anlamına değil. Yorumum doğruysa, öğünmek, kendi kendine öğrenmek anlamına. Anlamı “övünmek” olsaydı, vecizede yeri sonda olmalıydı. Başta yer aldığına göre vecizenin anlamını, “Kendi kendine öğren. Çalış, yaptığını öğrendiğin bilgiye dayanarak yap. Bilerek yaptığın için de eserine güven”; süreci yerli yerine oturtuyor.

“Öğün”, öz Türkçe kökenden olmalı. Yaşayan orta Asya ağızlarında benzer sözler internet taramasına takılıyor. Aynı kökten gelen “öğüt” dilimize yer etmiş. Dil bilimciler yorumlasınlar, paylaşayım. İşlik ise atölye anlamına. Yaygın olarak kullanılmasa da toplumda anlaşılırlığı yüksek.

Bu iki ender kullanılan sözü yan yana getirince, kendi kendine öğrenmek için atölye çalışması yapılan yer, “öğün işliği” ortaya çıkıyor. Biraz, kapatılıp gitmiş, “Köy Enstitüleri”ni anımsatıyor. Orada da amaç öğün işliği gibi, kuramsal bilgilerin uygulamalarını yaparak insan yetiştirmekti. Ender bir sözün ender bir eylem ve yer için kullanılması yadırganmaz diye düşündüm.


İngilizcede “maker space” olarak adlandırılan bu yer için, bu ismi kullanmayı öneriyorum. Bizde, öğün işliği olarak kurulmuş çalışan bir yer pek yok. Ülkemizden çıkan bilimsel makaleler ve bunlara yapılan gönderme sayıları artıyor. Ama yeni ürün çıkışı aynı ivmeyi yakalayamadı. Ben, bunun önemli etkenlerinden biri olarak, kuramsal bilgiyi eyleme geçirecek insanların uygulamaya uzak olmalarını görüyorum. “Elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan” mühendislerimiz ve bilim insanlarımızla varabileceğimiz yer, işte burası.

O zaman, bir cihazı veya sistemi bir bütün olarak düşünebilmek; mekaniği, dayanıklılığı, malzemesi, kullanışlılığı, artık kaçınılmaz olarak elektroniği ve yazılımı ile kurgulayabilmek ve hayata geçirmek için bir olanak gerek.

Tetam Atölye

Yabancılar, bu amaçla maker space kuruyorlar. Bizde de yeni bir maker space, TETAM Atölye adıyla Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü’nde, TETAM Binası’nda, şimdilik Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yararlanması için kurulmakta. Burada, öğrencilerin zihinsel ve el becerisi kazanmalarını ve tutarlı, bütünü oluşturan sistem ve cihazlar tasarlayabilmeleri hedeflenmekte.

Bu yazı baskıya verildikten sonra yapılacak toplantıda, TETAM Atölye adının “öğün işliği” olarak değiştirilmesini önereceğim. Elbette, burada, çok kere daldan düşmüş, batağa saplanmış, dayak yemiş deneyimli birilerinin yol gösterici (mentor) olarak görev üstlenmesi gerek. Sanayi deneyimi olan akademisyenlerin yanı sıra, sanayiden biri olarak ben de bu desteği vereceğim.

Eğer, toplumsal bağlamda benzer bir el ve zihin becerisi kazanma çalışması yapılacaksa, belediyelerin, her mahalleye bir öğün işliği açması düşünülebilir. Mahallenin gençleri, evlerinde veya oyun salonlarında bir ekran karşısında, ardında elde kalıcı hiçbir sonuç bırakmayan bilgisayar oyunları ile vakit öldüreceklerine, buralarda hem el becerisi kazanır, hem de zihinsel düşünce boyutlarını geliştirebilirler.

Elbette, her öğün işliğine en az bir mentor, ve en az bir de teknisyen bulmak gerekli. Burada, birçok cihaz, makine bulunacak. Bunların doğru, kullanana zarar vermeyecek şekilde kullanımı ve bakım tutumu teknisyen tarafından gözetilecek, buraya gelip aklındakileri nesneye dökecek olanlara, bunu nasıl yapabilecekleri üzerine de mentorlar, önerilerde bulunacak.

Makine teçhizat belediyeden ama sarf malzemesi, gelip orada çalışacak olandan” şeklinde bir ayırım, aklındakini tasarlayan kişinin, çalışmasının sonunda ortaya çıkan nesneyi alıp götürebilmesine de olanak tanıyacaktır. Öğün işliklerinin kapıları, her yaştan insana açık olmalıdır. Kim bilir? Belki Müfit Akyos’un geçen haftaki yazısında işaret ettiği Endüstri4.0 için eleman eksiği bu yolla kapanır.

Ali Akurgal


*Bu yazı HBT'nin 52. sayısında yayınlanmıştır.

Ali Akurgal