Türkiye’nin bilim ve teknolojideki yerine kısa bir bakış

Bayram Ali Eşiyok
Türkiye’nin bilim ve teknolojideki yerine kısa bir bakış

Herkese Bilim Teknoloji (HBT) dergisi ilk sayısıyla karşınızda. Türkiye gibi treni kaçırmış bir ekonomide bilim ve teknoloji asla es geçilmemesi gereken, ekmek kadar, su kadar hayati bir konu… Bilim ve teknoloji olmadan aydınlığı yakalamak olası değil… Bilim olmadan insanlık karanlıkta kalır, geleceği göremez, iyi ve güzel olanı inşa edemez. Bu nedenle ilk sayısı yayınlanan HBT bir kılavuzdur.

Bilim ve teknolojide geldiğimiz nokta hiç parlak değil. Buna rağmen enseyi karartmamak gerekiyor. Azimle, inatla, bilim ve teknolojiyi bilinçlere çıkarmak, hayatı dönüştürmesine katkı sunmak önemli… Yeni formatıyla CBT’nin ardılı olan HBT’nin bu konuda gerekli çabayı göstereceğine kuşku duyulmamalı…

Bilim ve Teknolojinin (BT) dönüştürücü gücü


İnsanlığın yaşadığı büyük sosyo-ekonomik dönüşümlerin temelinde bilim ve teknoloji yatıyor. Bilim ve teknoloji sayesinde üretim sistemleri alt-üstler oluyor ve yeni sosyal formlar ortaya çıkıyor. “Eski dünyanın kefeni dokunurken”, yeni dünyanın filizleri yeşeriyor…

Hiç kuşkusuz teknik icatlardan seri üretim yolu ile sınaî üretimi artıran en temel teknik gelişme, James Watt’ın buhar makinesinin imalat sanayine uygulanması sayesinde gerçekleşti. Sanayi devriminin öncüsü İngiltere, buhar gücünü önce pamuklu üretimde kullanmış, daha sonra gerçekleştirilen bir dizi teknik yenilik (inovasyon) sayesinde demiryolu ve gemi taşımacılığı sektörlerinde de kullanmaya başlanmıştı. Bu gelişme taşıma maliyetlerinin düşmesine ve taşıma süresinin kısalmasına imkân vermiş (Dowd, 2008: 45-46), emperyal yayılmacılık tarihin önceki hiçbir kesitinde görülmeyecek kadar hızlanmıştı.

İkinci büyük dönüşüm

Bilim ve Teknolojinin sosyo-ekonomik yapıda gerçekleştirdiği ikinci büyük dönüşüm ise 1980’li yıllar ile birlikte bilişim teknolojilerinin yaygın kullanımı ile gerçekleşti. Bu sayede sermayenin akışkanlığı hızlandı, spekülatif sermaye birikiminin maddi temelleri oluştu. Bu teknolojiler sayesinde ekonomiler bilgi ekonomisi olarak (ve bilgi toplumu) olarak nitelendirilen kavramlarla çözümlenmeye başlandı. Bilginin bizatihi bir girdi niteliği taşıdığı bu yeni evrede dünya küçük bir köye dönüşürken üretim sisteminde de köklü değişikler gerçekleşti.

Dördüncü Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen gelişmelerin temelinde bilişim (information) teknolojileri olarak tanımlanan, kökleri elektronikte olan teknoloji devrimi yatıyor. Dördüncü Sanayi Devrimi'nin ekonomi başta olmak üzere sosyal hayatın tüm alanlarında değişime neden olması kaçınılmaz gözüküyor.

Devrim, mikro-işlemcilerin büyük bir hızla hayatın her alanına sirayet ediyor. Bu devrimin temelinde yona (chip) yatıyor. Yongaların ilk yıllara göre fiyatları düşerken, performansları hızla artıyor ve bu nedenle giderek yaygınlaşıyor, artık her evde bir bilgisayar var ve internet güncel hayatın temel iletişim ağlarından en önemlisi olmaya başladı…

Dördüncü Sanayi Devrimi'nin bir bileşeni olarak görülebilecek ve sosyo-ekonomik yapıda en az buhar gücü ve bilişim teknolojileri kadar dönüşüme neden olacak bir gelişme de, nano-bilim ve nano-teknolojilerde izleniyor. Henüz başlangıç aşamasında bulunan nano-teknolojilerin BT’de büyük dönüşümlere neden olacağını belirtmek gerekiyor.

Nano-teknolojiler tıp, bilişim, mühendislik, biyoloji, kimya gibi birçok alanda kullanılmaya başlandı ve yeni ufuklar açmaya başladı bile…

Bilim ve teknolojideki yerimiz

Türkiye’nin bilim ve teknolojide geldiği noktayı tabloda gösterilen BT göstergelerinde izlemek mümkün. Türkiye tabloda gösterilen 4 BT göstergesinden toplam patent sayısına ve  ulusal gelirden Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan kaynak göstergesine göre sadece Meksika’dan daha iyi bir konumda bulunurken, İleri teknoloji ihracatının toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payına göre ise tabloda yer alan ülkelerin hepsinden daha kötü bir konumda bulunuyor. Daha fazla BT göstergesinin kullanılması halinde sonuç fazla değişmeyecek, Türkiye’nin BT açısından hiçte iç açıcı bir konumda olmadığı görülecektir.

Tablo: Kimi Gelişmekte Olan Büyük Ekonomilerde BT Göstergeleri

Toplam Tredarmark T. Patent ARGE/ İleri teknoloji
 Patent Başvurusu Dünya Payları (%) GSYH (%) İhracat payı (%)
Brezilya 163,422 3.6 1.2 9.6
Çin 1,848,858 40.2 2.0 27
Hindistan 200,769 4.4 8.1
G. Kore 158,677 3.5 4.1 27.1
Meksika 103,994 2.3 0.5 15.9
Türkiye 108,087 2.4 0.9 1.9
Dünya 4,595,564 100 2.2 17


Kaynak ve Notlar
: 4. sütunda yer alan ileri teknoloji ihracat payı; ileri teknoloji içerikli ürünlerin toplam imalat sanayi ihracatı içerisindeki payını, Son sütunda yer alan gösterge ise bilgi iletişim teknoloji ihracatının toplam ihracat içerisindeki payını gösteriyor. 2.sütunda yer alan Ar-Ge/GSYH oranı Kore ve Çin için 2013 değerlerini, diğer ülkeler için 2012 değerlerini göstermektedir.  

Sonuç olarak, bilim ve teknolojide gerekli dönüşümleri sağlamadan Türkiye’nin az gelişmişlik döngüsünü kırıp, kalkınması mümkün gözükmüyor. Parazitik özellikler taşıyan mevcut büyüme modelinde ısrar edilmesi halinde, Türkiye’nin bırakınız ileri teknoloji üretmeyi mevcut orta ve düşük teknoloji temelli üretim yapısını koruması dahi olası gözükmüyor. İşte bu nedenlerle CBT’nin ardılı olarak HBT’nin önemi ve yüklendiği sorumluluklar daha da artıyor…

Bayram Ali Eşiyok / [email protected]

Kaynaklar: Dowd, F. Douglas (2008), Kapitalizm ve Kapitalizmin İktisadı Eleştirel Bir Tarih, Cihan Gerçek (Çev.), Yordam Kitap, İstanbul., www.worldbank.org

Bayram Ali Eşiyok