Üretimde ana sorun: Patates cipsi mi, bilgisayar çipi mi?

Bayram Ali Eşiyok
Üretimde ana sorun: Patates cipsi mi, bilgisayar çipi mi?

Türkiye, 1980’li yıllardan günümüze kadar uygulanan statik mukayeseli üstünlüklere dayalı kaynak tahsis süreci sonucunda düşük profilli sektörlere kilitlenerek yüksek teknoloji üretiminde başarısız oldu. Temel olarak düşük ve orta teknoloji yoğunluklu sektörlere dayalı bir üretim yapısı ile Türkiye’nin uluslararası işbölümündeki yerinde anlamlı değişiklikler gerçekleştirmesi olası değil.

Türkiye gelinen bu noktada, kaynak ve emek yoğun sektörlere (“patates cipsi”) dayalı bir gelişme patikasında mı ısrar edecek, ya da yeni bir kalkınma, gelişme stratejisi belirleyerek yüksek teknoloji yoğunluklu (“bilgisayar çipi”) sektörlerin üretimine mi yönelecek? Üretimde ana sorun budur. Statik mukayeseli üstünlüklere göre hareket eden Türkiye’nin bilgisayar çipi üretmesi neredeyse imkânsız gibi. Çünkü mevcut faktör donanımı ile patates cipsi üretmek daha kolay. Bilgisayar cipsi üretmek için dinamik mukayeseli üstünlüklere geçerek ekonomiye sanayi politikaları ile müdahale etmek gerekiyor. Bilgisayar çipi üreten ülkelerin izlediği yol budur.

Günümüzde, gelişmiş ülkelerin sanayi üretiminde, çevre ülkelerin ise tarımsal üretimde uzmanlaştıkları bir model artık geçerli değildir. 21.yüzyıl koşullarında gelişmiş ülkeler yüksek katma değer üreten, yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde uzmanlaşırken, çevre ülkeler ise sanayi üretiminde uzmanlaşmaktadır. Bu nedenle günümüzde, neden sanayileşme değil, nasıl bir sanayileşme? sorusu daha stratejik bir sorudur.


21.yüzyıl koşullarında, geleneksel sanayi ürünlerinin üretiminde uzmanlaşan bir ülkenin uluslararası ticaretten kazançlı çıkması artık olası değil. UNCTAD’ın 2016 yılı Ticaret ve Kalkınma Raporu’nda belirtildiği gibi, 1980-2014 yılları arasında dış ticaret hadleri yıllık ortalama %1,1 oranında Güney’in sanayi ihracatçısı ülkelerinin aleyhine gelişmiştir.

Küresel Ölçekte Katma Değerin Teknolojik Yapısı

Küresel ölçekte imalat sanayi katma değerin teknoloji yoğunluğu nasıl gelişmektedir? Basitleştirerek soralım. Hangi ülkeler ya da kıtalar bilgisayar çipi, hangi ülkeler ya da kıtalar patates cipsi üretiminde uzmanlaşmıştır? Sorunun yanıtı için tablodaki verilere yoğunlaşalım. Orta ve yüksek teknoloji payı en yüksek bölgelerin başında Asya ve Pasifik bölgesi geliyor. Bölgenin 1990 yılında %46,1 olan orta ve yüksek teknoloji katma değer payı, 2013 yılında %49,3’e yükselmiş. Orta ve yüksek teknoloji payına göre Asya ve Pasifik bölgesi Avrupa Bölgesini geçmiş gözüküyor. Çin mi? Çin’in 1990 yılında %37,8 olan orta ve yüksek teknoloji katma değer payı 2013 yılında %41,4’e yükselmiş. Çin’in katma değer yapısında en başat kategoriyi orta ve yüksek teknoloji kategorisi oluşturuyor.

Türkiye’nin hal-i pür melali

Türkiye’nin 1990 yılında %35,5 olan doğal kaynağa dayalı katma değer payı, 2013 yılında %40,2’ye yükselmiş. Düşük teknolojilerin payı ise %38,1’den %27,1’e düşmüş. Eğer “orta ve yüksek” teknoloji yoğunluklu sektör kategorisi, teknolojik karmaşıklık yapısına göre “orta” ve “yüksek” olarak ayrıştırılsa idi, yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerin katma değer payının son derece marjinal kaldığı görülecekti. Diğer yandan, imalat sanayinde, doğal kaynağa dayalı sektör kategorisine, düşük teknoloji yoğunluklu sektör kategorisi eklendiğinde, düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin payı (2013 yılında) %67,3 gibi yüksek bir orana yükselmektedir.

Kısaca, tablonun özeti şu: İmalat sanayinde, Türkiye, L. Amerika ve Afrika’da yaratılan katma değer ağırlıklı olarak doğal kaynağa dayalı gelişirken, Avrupa, Asya ve Pasifik bölgelerinde ise orta ve yüksek teknolojiler başat kategoriyi oluşturuyor.

Asya ve Pasifik Bölgesi’ne ilişkin bulgular incelendiğinde, bu bölgenin ortodoks dış ticaret yaklaşımının faktör donanımına dayalı düşük teknoloji yoğunluklu bir uzmanlaşmaya teslim olmadığı, bölgenin ağırlıklı olarak orta ve yüksek teknolojilere dayalı bir uzmanlaşma eğilimine yöneldiği anlaşılıyor. Başka bir ifadeyle, Asya ve Pasifik Bölgesi, mevcut faktör donanımına uygun sektörlerde değil, sanayi politikaları ile ekonomiye müdahale ederek yüksek ve orta teknolojilere dayalı bir uzmanlaşma içerisine girmiş gözüküyor. Ancak, L. Amerika ve Türkiye’nin mevcut faktör donanımı ile neyi ucuza üretiyorsa onun üretimine yöneldikleri ve yüksek teknoloji üretiminde tökezledikleri anlaşılıyor. Sonuç mu? Düşük profilli bir üretim ve erken sanayisizleşme (premature deindustrialization)…

Bayram Ali Eşiyok / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 91. sayısında yayınlanmıştır.

Bayram Ali Eşiyok