Bölgesel kalkınmada akıllı uzmanlaşma

Müfit Akyos
Bölgesel kalkınmada akıllı uzmanlaşma

AB içinde bölgesel kalkınmada akıllı uzmanlaşma (RIS3) uygulamalarının yaygınlaşması hatta tematik konularda (ör. tarımsal gıda) örneklerinin görülmesiyle, uygulama sonuçlarının gözden geçirildiği bir aşmaya gelindi. Ülkemizde şimdilik yalnızca kalkınma ajanslarının gündeminde olsa da yerel seçimler sonrası yeni yönetimlere kalkınmada yol gösterici bir metodolojik araç olabilme özelliği nedeniyle RIS3 konusunu bir kez daha gündeme almanın zamanıdır sanırım. Ülkemizin yönetilemez yönetim modeli nedeniyle kalkınma konusunu adeta kucaklarında bulan yerel yönetimlerin bu durumu fırsata çevirebilmelerinde RIS3 etkin bir model olabilir.

Öncesinde AB ülkeleri ile ülkemizin idari yapılanmaları arasındaki farklara, demokrasi ve katılım kültürleri arasında ülkemiz aleyhine giderek açılan araya, tarih ve coğrafya temelli bölge tanımı ile ülkemizde kalkınma ajansları üzerinden yapılan tanım arasındaki farka dikkat çekmek isterim.

RIS3, AB’de uygulanan en sofistike bölgesel yenilik politikası olup temelinde üniversite-kamu-endüstri-sivil toplumu etkileşimli olarak yapılandıran ve yerel, ulusal ve uluslararası değer zincirinin oluşturulmasını amaçlayan dörtlü- sarmal yer alır. Uygulamada başarılı olunabilmesi için bölgenin ana paydaşlarının ortak hedeflere sahip çıktıklarını gösteren ve katılımlarını taahhüt edecek ortak bir belgenin imzalanması ile yola çıkılabilir. Ortaklaşa belirlenecek (bölgenin kültürüne, güven ilişkisine en uygun) kolektif sorumluluk ve finansmanın sağlanabileceği “özerk” bir yönetim biçimi sürdürülebilirliği sağlamada önemli bir araç olacaktır. Aşağıdan yukarıya yapılanma araçlarının oluşturulması (halka yakınlığı ve hizmet çeşitliliği ile yerel yönetimlerin üstünlükleri kullanılabilir) ile sağlanacak paydaşların katılımı, RIS3’ün ana amaçlarından birisini karşılayacaktır.


Bölgedeki kurumların kalitelerinin doğal kaynaklardan, iklim koşullarından veya coğrafi konumlarından daha önemli olduğu yönünde veriler artmaktadır. Bölgede yer alan bütün kurumsal kapasitelerin (yerel yönetimler, kamu kurumları, endüstri, eğitim kurumları, dernekler vb.) gözden geçirilerek eksikliklerinin giderilmesi RIS3’ün başarı olasılığını arttıracaktır (AB’de uygulanmakta olan Yönetim Kalitesi Ölçümü (Quality of Governance Audit) kullanılabilir).

Aşağıdan yukarıya yapılanmada katılımcı ve aidiyeti arttırıcı ve vatandaşın sorunlarına doğrudan yenilikçi çözümlerle yanıt aramasına uygun bir yöntem olması nedeniyle sosyal yenilik uygulamaları örgütlenmenin de güçlü bir aracı olabilir.

RIS3, bölgenin yenilik sistemi üzerine inşa edileceğinden bölgenin yenilikçilik kapasitesini açığa çıkartacak araçların (eğitimin iyileştirilmesi, yenilikçi girişimcilerin desteklenmesi, kamu destek kaynaklarının bölgeye çekilmesi, bölgesel risk sermayesi oluşturulması gibi) geliştirilmesi önemlidir. Bu bağlamda RIS3’ün iki temel alt sistemini oluşturan bilgi üretim alt sistemi (üniversiteler, araştırma kurumları vb.) ile bilgi uygulama alt sisteminin (endüstri ve firmalar) eş yönelimli olması başarı için gereklidir. Bölgede her düzeyde ağyapıların ve platform tipi yapıların özelliklerinin, etkinliğinin, güçlü-zayıf yönlerinin belirlenerek RIS3 hedefleri doğrultusunda özendirilmesi ve güçlendirilmesi başarı olasılığını arttıracaktır.

Bölgenin her alandaki verilerinin sistematik ve sürekli derlenip değerlendirilip yorumlanmasını sağlayacak güçlü bir veri tabanı işletiminin oluşturulması bütün karar süreçlerinin sağlıklı işlemesine katkıda bulunacaktır.

Her ne kadar AB içinde RIS3 için şablonlar üretilmekte ise de, bölgeler arası gelişmişlik farkları nedeniyle, bunlardan bağımsız olarak esnek ve bölgenin geçmişini, yetkinliklerini, varlarını-yoklarını, heterojen yapısını dikkate alan özgün RIS3 stratejileri geliştirilmesi ve başarısı için öncelikle konuyu derinlemesine öğrenmek, örnekleri dikkatle çalışmak, popülist yaklaşımlardan uzak durmak, uzmanlıklardan yararlanma ve katılım araçlarını çeşitlendirmek gerekmektedir.

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 157. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos