Ulusal yenilik sistemimizden beklentiler

Müfit Akyos Y
Ulusal yenilik sistemimizden beklentiler

Bütün ekonomi göstergelerinin, süreceği açık bir kriz dönemine işaret ettiği ülkemizde, azalan dışalım kalemleri içinde önemli oranda ileri teknoloji sınıfına giren ara mallarının olması, ilgili üretim alanlarımız için olumsuz sonuçlar doğurabileceği anlamına gelmektedir. Bu olumsuz ortamdan çıkış için bütün kaynaklarımızı etkin kullanmak zorundayız.

Bu bağlamda yaklaşık on yıldır dışsatımda ileri teknoloji içerikli ürünlerin oranının %3,5’i aşamaması dikkatlerimizi hem bir bütün olarak ulusal yenilik sistemimizin (UYS) yapısına, işleyişine ve bu sisteme kontrolsüzce pompalanan teşviklere ve hem de sistemin çıktılarına eleştirel bir gözle bakmamızı zorunlu kılmaktadır. Esas olarak kamu kaynakları kullanılarak, özel kesim üzerinden yürütülmeye çalışılan UYS’nin - takdir edilmesi gereken çok sınırlı sayıda tekil başarıları dışında - iyi yönetildiği, dış ticaretimizi etkileyecek boyutta yenilikçi ve/veya katma değeri yüksek ürünler ortaya koyduğu söylenemez. Bu sistemde savaş sanayisinin arka bahçesinde yer alan sınırlı sayıda donanım ve yazılım firmaları özel ilgi ve siparişlerle varlıklarını sürdürmektedirler.

SORU: Gelişmiş ve gelişmelerini B-T-Y eksenine oturtan ülkelerdeki hemen bütün araçlara (üniversiteler, teknoparklar, Ar-Ge merkezleri, TTO’lar, teşvikler vb.) kağıt üzerinde de olsa sahip görünüyorsak da neden beklenen çıktılara erişemiyoruz? Ülkemizin yeni yönetilemez yönetim yapısı içinde karar süreçlerinin “tek noktada” toplanıyor oluşu, UYS’ni tasarlamak ve yürütmekten sorumlu ana kamu kurumlarının kurumsal kapasitelerindeki kayıplar, eşgüdüm eksikliği ve hepsinden önemlisi ülkemizin B-T-Y siyasasının yokluğu tam da gerek duyulan zamanda UYS aracından etkin bir biçimde yararlanabilmemizin önündeki en önemli engeldir.


Yine de ileri teknoloji ürünlerinin ara girdilerinin geliştirilmesine ve yerlileştirilmesine öncelik verilecek biçimde teknopark firmalarına ve Ar-Ge merkezlerine yol gösterici (teknoloji yönetimi yetkinliklerini arttırıcı) desteklerin ve araçların geliştirilerek uygulanması dış ticaretimize olumlu katkılar yapabilecek sonuçlar yaratabilecektir. Ancak kıt kaynakların tahsisinde savaş sanayisine verilecek öncelikler bu yaklaşımın etkisini azaltacaktır.

Toplumsal refahı ve nitelikli beyin gücümüzü hırpalamak yerine ülkemizde işlendirilmesini öncelleyecek “insani” ulusal yenilik siyasasına ivedilikle gerek vardır. Yeniden oluşan yerel yönetimlerin heyecanını yerel kalkınmaya yönlendirilmek üzere yenilikçi yaklaşımları içeren yol gösterici modellerin (akıllı uzmanlaşma gibi) oluşturulması ve desteklenmesi yerel dinamikleri harekete geçirebilecektir.

Ancak “hukukun üstünlüğü ve liyakata dayalı bir yönetim sistemi ön koşulu” dışında yapısal reformlar adı altında esas olarak hak gasplarını içeren önlemlerin dayatılmaya çalışıldığı günümüzde, yukarıda işaret edilen önerilerin uygulanmasına yine de niyetlenilmesi durumunda gerekli yönetim kapasitesi ve yetkinlik düzeyi var mıdır denilirse yanıtı ‘oluşturulmak zorundadır’ olmalıdır.

Ryugu’yu izlemeye devam

9 Kasım 2018 tarihli “Küçük Prens’in asteroidine yolculuk” başlıklı yazımızda Japonların Hayabusa2 aracının Asteroid Ryugu’ya yapacağı heyecan dolu bilimsel çalışmalarından söz edilmişti. Asteroid’den 20 km uzakta konuşlanmış olan araç 5 Nisan’da yüzeye 500 metre kadar alçalıp önce 9,5 kg patlayıcı taşıyan bir aracı, arkasından da patlamayı kaydedip canlı yayınlamak üzere bir kamera bıraktı. Ryugu’nun olağanüstü düşük yer çekimi nedeniyle patlayıcının yüzeye varmasının 40 dakika almasından yararlanarak yüzey delicisi kendisini güvenli bir konuma taşıdı. Her şey başarıyla gerçekleşti. Şimdi patlama sonucu asteroid yüzeyinin altından ortaya çıkan Güneş Sistemi’nin oluşumuna ışık tutacak malzeme yüzeye yapılacak operasyonlarla toplanıp dünyaya gönderilecek!

Müfit Akyos / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 161. sayısında yayınlanmıştır.

Müfit Akyos